Ankara gazetecisidir. 60 yılını vermiştir gazeteciliğe.

Özellikle, rahmetli Abdülkadir Yücelman’ın Spor Müdürü olduğu dönemde Cumhuriyet’teki köşesinde, atletizm ve basketbol üzerine yazdığı muhteşem yazılarının tiryakisiydim.

Bu iki spor dalına katkıları unutulmazdır.

Mülkiyeli’ydi (Siyasal Bilgiler Fakültesi).

“Acaba bugün ne yazmış?” diye merak ederdim.

Ayrıca, anımsadığım TRT’nin siyah-beyaz günlerinde “Sil Baştan” isimli yarışma programını da sunardı. Kaçırmazdım.

Yine özel kanallarda “Kale Arkası”, “90 Dakika” gibi futbol programlarında yer almıştır.

Televizyon yayınları üzerine kritikler de yapardı köşesinde.

Magazin aleminden de ayrı düşmezdi, sıkça magazin de yazardı.

Entelektüel birikime sahipti. Keskin kalemi, kendine özgü bir yazı üslubu vardı.

Lafını asla esirgemezdi. Müthiş polemik ustasıydı.

Kahkahası meşhurdu, Galatasaray fanatiğiydi, köpeğinin ismi; “CimBom’’du. Sarı-kırmızı kaşkolu boynundan çıkarmazdı. “Futbol yorumcularının tuttukları takımı açıklaması onunla başlandı” denir hep!

1990’da Sabah’a geçmişti. Son dönemde köşesinde, zaman zaman peşini hiç bırakmayan -benim de eleştirdiğim benimsemediğim- tartışmalı yazılara imza atmıştı. Buna örnek, Defne Joy Foster’in ölümünden sonra yazdığı “Bu nasıl mahalle baskısıdır?” başlıklı yazısıydı.

Büyük tepki çekmişti, açılan davada da tazminat ödemeye mahkum edilmişti.

Yine anımsadığım; bir yazısı nedeniyle 1994’te mafya topuğundan vurmuştu Uluç’u.

 Aylardır da tedavi görüyordu…

xxxx

“Tartışmalı yazılar yazmayı, aykırı görüşleri savunmayı severdi.

Çok kültürlüydü.

O, Doğan Hızlan ve ben, MEB’in (Milli Eğitim Bakanlığı) beyaz klasiklerini okuyarak büyümüştük!

Sahip ve yön değiştiren Sabah’ta yazmayı sürdürmesi, ona çok prestij kaybettirmişti.

Çok iyi dostumdu…”

Cumhuriyet Yazarı ve Tele1’deki “18 Dakika” programının yorumcusu Prof. Dr Emre Kongar böyle paylaştı duygularını Uluç’un vefatının ardından.

İzzet Çapa da şöyle; “Babıali’de bir sayfa daha kapandı.

Hıncal Uluç, hayata gözlerini yumdu. 

Bir zamanlar saatler süren sohbetlerimiz vardı ama öyle yerlerde öyle şeyler yazdı ki konuşacak pek bir şeyimiz kalmadı.

Maalesef kötü yaşlandı. Allah rahmet eylesin.”

Ne diyelim? İki yerinde tespit…

xxxx

Medyanın -gerçekten- en renkli isimleri arasında; baştaydı.

Yaşamı yaşamayı, eğlenceyi, öykü anlatmayı (özellikle doğum yeri olan Kilis’ten) çok severdi.

İçine düştüğü tartışmalarda hep kendinden söz ettirirdi Hıncal Uluç.

İyisiyle kötüsüyle Türk basınının kaybı olarak kayda geçmiştir.

Bir devir de böyle sona ermiştir.