Rojda DOLGUN/ Türkiye’de iş bulma süreci, ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte sessiz bir harcama kalemine dönüştü. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan genç iş arayanlar, iş aradıkları süre boyunca yaptıkları onlarca görüşme için ulaşım, kişisel bakım, sertifika programları ve dijital platform üyeliklerine ciddi bütçeler ayırmak zorunda kalıyor. İşsizlik süreci artık yalnızca moral kaybıyla değil, doğrudan cebe yansıyan ağır bir yükle ölçülüyor. Yapılan hesaplamalara göre bir adayın ortalama üç aylık iş arama sürecinin toplam maliyeti 20 bin liradan başlayıp 100 bin liraya kadar çıkabiliyor. Bu rakam, işsiz kalan kişinin borçlanmasına yol açıyor.

İşsizlikle boğuşan insanların hep daha fazla para harcamak zorunda bırakıldığını belirten Eğitim İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale “İşsizlik öyle bir hale geldi ki artık doktorasını yapan da işsiz. Doğal olarak insanlar bir üst basamağa çıkmak için paralarını fazla harcıyorlar. İşsizliğin verdiği acı herkes tarafından hissediliyor. Eskiden lisansla iş bulunuyordu. Ama artık ne lisans ne yüksek lisans yetmiyor. Doktorada bile artık unvan alınamıyor. Doçent olup üniversitelerde memur olarak çalışan insanlar var” dedi.

ALINAN EĞİTİMLER İŞ KAPISINI AÇMIYOR

Alınan eğitimlerin işsizliği çözmediğinden bahseden Kale “İşsizlik, eğitimdeki plansızlığın sebebi. Siyasi işlerin sorumluluğunda gerçekleştirilen her ile bir üniversite mantığı yanlış planlanma ile eğitimdeki plansızlığın sonucunu yaşıyoruz. Okuyan insanların bir iş kaygısı olmadan okuyacağı bölüm kalmadı. Örneğin artık bilgisayar mühendisi de korkuyor. Bugün üniversitelerin konumu, sadece işsiz yetiştiren bir duruma geldi. Daha iş bulmadan bu kadar para harcamak zorunda kalmak, insanlarda gelecek kaygısı yaratıyor. Özellikle genç iş arayanlar bütün hayatını stresle yönetmek zorunda kalıyor. Gençler her kapıyı zorlasa da yatırım yapamıyorlar. Eğitimin iş bulmaya kapı açmaması berberinde çalışamamayı ve gelecek kuramamayı getiriyor. Ben gezdiğim üniversitelerde, insanların hiçbirinin yüzünün gülmediğine tanık oluyorum. Eğitimli gençler garsonluk yapıyor. Daha geçen gün matematik öğretmeni olan bir teğmenle tanıştım. İnanılmaz kötü bir durumdayız” dedi.

Elbey Kale-3

İŞSİZLİK İNTİHARA SÜRÜKLÜYOR

Genç iş arayanların ekonomik ve psikolojik olarak çok zorlandığının altını çizen Kale, şu ifadeleri kullandı:
“Geldiğimiz aşamada genç iş arayanların karşılaştığı en kötü durum gelecek kaygısı. İşsizlik, gelecek kaygısı ile birleşince stresin artmasına neden oluyor. Sağlıklı bir iş ortamı sağlanamayınca mesele, ailelere yansıyor. Hatta insanları intihara sürüklüyor. Türkiye'de asgari ücretli çalışanların oranının yüksek olmasının sonucunu her gün yaşıyoruz. Aslında bu iktidarın, işsizliği çözmeye niyeti yok. Yüksek lisans ve doktora eğitimi, şu anda iş arama süreçlerinden kaçmak için başvurulan bir yöntem haline geldi. Daha iyi bir iş bulmak umuduyla başvurulan bir yöntem oldu. Ama maalesef insanların çoğu eğitimini aldığı mesleği de yapamayacak.
Birçok mesleğin ataması yok. İş aramanın ekonomik zorluğunun yanı sıra psikolojik zorlukları da var. Gelecek kaygısı, bir hayat kurma çabası hepsi üst üste yığılıyor. Öncelikle ekonomiyi düzeltmemiz lazım. Bütün mesele ekonomiden geçiyor. Ekonomi ülkedeki bütün sorunların anası . Ekonomiyi düzeltirsek, gençlerin çalışacağı alanlar çoğalacağı için kaygı duymalarına gerek kalmayacak. Bu fabrika olmazsa, bu iş yeri olmazsa bir diğerinde mutlaka iş bulacaklar. Ama önce ekonomiyi düzeltip üretmemiz lazım. Bu işin üretimden başka çaresi yok.”

GÖRÜŞMEYE GİDENLERİN GÖRÜNMEZ YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR

Bir iş arama sürecinin en temel gideri olan ulaşım, özellikle büyük bir masraf kalemi haline geldi. Tek bir görüşmeye gidiş-geliş masrafı 150-300 lira arasında değişirken, ay boyunca 8-10 görüşmeye katılanlar için bu toplam rakam birkaç bin lirayı buluyor. Buna bir de profesyonel görünüm için yapılan kıyafet, kuaför, kişisel bakım harcamaları eklenince, iş bulamadan yapılan masraf hızla artıyor.

SERTİFİKA FURYASI GENÇLERİ BORÇLANDIRIYOR

İş arayanların bir diğer büyük gider kalemi ise mesleki dönüşüm ve sertifika programları. Pek çok sektörde işe kabul edilmenin ön şartı haline gelen eğitim programlarının fiyatları 5 bin liradan başlayıp 40 bin liraya kadar çıkıyor. Özellikle yazılım, veri analizi, dijital pazarlama gibi alanlara yönelen gençler için bu kurslar çoğu zaman zorunlu hale geliyor.
İşsizlik döneminde sertifika ve eğitim harcamaları, toplam maliyetin en yüksek kalemi olarak öne çıkıyor. Bazı adaylar, uygun bütçeli kurs bulamadığı için kredi çekmek zorunda kalıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden tartışılan harcamalarla ilgili net yanıt: Keyfi değil stratejik
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden tartışılan harcamalarla ilgili net yanıt: Keyfi değil stratejik
İçeriği Görüntüle

2-379

EMEĞİMİZ EN BÜYÜK KANIT

İş ilanlarının çoğu artık çevrimiçi platformlarda yer aldığı için pek çok aday, daha görünür olmak adına ücretli üyeliklere başvuruyor. Kariyer sitelerinin aylık paketleri, iş arama sürecini daha da maliyetli bir hale getiriyor. Bazı platformlar ise CV analizinden otomatik başvuru sistemlerine kadar ekstra ücretli hizmetler sunuyor.
İş arayan İlkay Serdar yaşadığı sürece şu şekilde değindi:
“Artık iş aramak bile dijital bir pazar. Adaylar platformda fark edilmek için para harcıyor. İş aramak neredeyse işin kendisinden daha pahalı oldu. Yol parası, internet, kırtasiye, hatta görüşmelere giderken düzgün giyinme masrafı bile borca yazıldı. İş bulmadan görüşme ve cv için para harcamak zorunda kalmak beni borçlandırdı. Bu düzende işçi, daha işe başlamadan sisteme borçlandırılıyor. İş aramak bile kapitalizmin kurulmuş bir tuzağı gibi; cebindeki son parayı da sömürü çarkına atıyorsun.

Eğitim dediğimiz kavram bile parayla satılan bir meta. Hangi meslek seçilirse seçilsin önce cüzdanını boşaltmak zorunda kalan bir halk var. Bu düzen, bilgiyi bile zenginlerin tekelinde tutuyor. İş arama süreci bence insanı insanlığından soyan bir süreç. Her görüşmede kendini kanıtlanmanı istiyorlar; sanki emeğimiz zaten en büyük kanıt değilmiş gibi. Moral kıran, değersizleştiren bir maraton olduğunu düşünüyorum. Daha iş bulmadan sermayeye çalıştırılıyoruz. Görüşmeye giderken harcadığın her kuruş, bu düzenin nasıl parayı kutsallaştırdığının tokat gibi hatırlatması. İşçi daha başlamadan batırılıyor. Çoğunluk için gelecek planı falan kalmadı. Kapitalizm, yoksulun geleceğini de gasp ediyor. Şimdi sadece hayatta kalma planı yapıyorum; hayal kurmak bile ayrıcalık olmuş.”

Türkiye’de artan genç işsizliği ve uzun süreli işsizlik, bu görünmez maliyetleri daha da kritik hale getiriyor. İş arayan her birey, istihdama adım atmadan önce ağır bir ekonomik sınavdan geçiyor.


Muhabir: Rojda Dolgun