Memnune Serap VAROL/İzmir'de yaşayan D.K.İ., 2020 yılında özel bir kolejde İngilizce öğretmeni olarak işe başladı. D.K.İ. ‘nin iddiasına göre, 2021 yılında sözleşmesi yenilenen öğretmen hamile kaldığı için işten çıkarılmak istendi. İngilizce öğretmeni kurum yetkililerine işe ihtiyacı olduğunu söylemesine karşın 12 Ağustos 2021'de gönderilen bir e-posta ile 'sözleşmesi yenilenmemiş' gibi gösterilip, işten çıkarıldı. D.K.İ. hukuk mücadelesi başlatarak, iş akdinin feshinin 'eşitlik ilkesine’ aykırı olduğu gerekçesiyle dava açtı.

Av.secil Tercan

Avukat Seçil Tercan

KOLEJ KARARA İTİRAZ ETTİ

D.K.İ. Avukatı Seçil Tercan, dava sürecini şöyle anlattı:

“Müvekkilim hamilelik durumunu işverene bildirdikten sonra kendisine bu şartlarda çalışamayacağı, eğitim döneminin ortasında bir öğretmenin ayrılmasının veliler açısından sorun yaratacağı gerekçesiyle iş sözleşmesinin sonlandırıldığı bildirilmiş. Biz İş Mahkemesi’ne başvurumuzu yaptıktan sonra Kurum, sözleşmeye kendi koyduğu olduğu cezai şartı ödemeyeceğini bildirmesine karşın bu konuda anlaşıp, cezai tazminatın yarısını ödemeyi teklif ettiler. Kabul edilebilir bir şey değildi. Anayasal ve kadınlık hakkı sanki bir suçmuş gibi davranıldı. Oysa ki müvekkilim tüm iyi niyetiyle, hamilelik haberini alır almaz okul yönetimine bildirip, kimsenin mağdur olmasını istemedi. Kanunumuzda ayrımcılık tazminatının açık örneği var. Fakat bu tazminat sadece ‘dini ve ırksal’ konularda uygulandı. Biz ‘ayrımcılık tazminatının’ bu davada da uygulanmasın talep ettik ve Karşıyaka 3. İş Mahkemesi bu talebimizi kabul etti ‘’ dedi.

Tercan, açılan davada mahkemenin müvekkilinin lehine karar verdiğini ve işverenin bu tutumunu anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bularak, müvekkiline tüm işçilik alacaklarının yanı sıra "ayrımcılık tazminatı" ödenmesine hükmettiğini ifade etti.

Karşıyaka 3'üncü İş Mahkemesi, D.K.İ'nin iş akdinin haksız şekilde feshedildiğine karar verdi. Mahkeme; D.K.İ.'ye 'ayrımcılık tazminatı' ödenmesine karar verdi. Ancak Kolej müvekkillerinin itirazları sonrası dosya istinafa taşındı. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeden sona erdiğini ispat etme yükümlülüğünün işverene ait olduğunu belirtti. Mahkeme dosyada yer alan delilleri inceleyerek, iş sözleşmesinin feshedileceğine dair önceden yazılı bir bildirim yapılmadığını ve buna ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını tespit etti. İncelenen e-postalar, tarih kayıtları, önceki dönem belgeleri ve davacının sağlık raporlarını dikkate alan mahkeme, istinaf itirazlarını reddederek ilk derece mahkemesinin kararını onadı.

Avukat Tercan, 3. İş Mahkemesi’nin kararının önemi kadar, istinafın da kararı onaylamasının tüm kadın çalışanlar için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Çünkü bu artık emsal bir karar. Bu biz kadınlar için çok büyük bir kazanım. Kadının en doğal hakkı olan hamilelik nedeniyle işine son verilmesi, kadınlık haklarına el koyulmaya çalışılması kabul edilemez. Çalışma hakkı bu tür uygulamalarla engellenemez" dedi.

Didar Gül Mor Dayanışma (1)

Mor Dayanışma Merkez Koordinasyon Üyesi Didar Gül

BİRBİRİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE KAZANIYORUZ

Mor Dayanışma Merkez Koordinasyon Üyesi Didar Gül, ‘’Bu karar çok önemli bir kazanım. Özellikle iktidarın ekonomi politikaları kadınları eve kapatarak esnek ve güvencesiz çalışmaya zorluyor. Kadınların çalışma hayatına girişi ise bin bir zorlukla meydana geliyor. Bir iş görüşmesinde kadının evli olup olmadığından, çocuk isteyip istemediğine kadar bir dizi soru adeta sorgu biçiminde karşımıza çıkıyor. En nihayetinde bir işte çalışmayı başardığımız zaman ise ya bir kriz anında ilk gözden çıkarılan oluyoruz ya da bu örnekte de olduğu gibi haksız yere işten çıkarılıyoruz’’ diye konuştu.

Tüm bunların erkek egemen bu düzenle ve düzeni bugün temsil edenlerle doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyen Gül, ‘’ Kadınlar artık bunun farkında olduğu için susup kabul etmiyor. Bunun karşısında olduğu için kendinde mücadele gücü buluyor. Ve bu güçle kazanıyor. Biz kadın örgütlerinin katledilen, şiddete uğrayan ya da bu gibi ‘kadın olmak’ sebebiyle haksızlığa uğranan davaların takipçiyiz. Birbirimizden aldığımız güçle kazanıyoruz. Bizi evlere, belirli sınırlara, makbul kadın olmaya zorlayan bu düzen karşısında çok güçlüyüz. Bu gücün farkına vardığımızda hesap soruyoruz. O yüzden bu davayı önemli bir kazanım olarak görmek gerekiyor. İşte, evde, sokakta bu ayrımcı cinsiyetçi gidişe birlikte cevap vermeye devam edeceğiz’’ dedi.

Korunamayan kadınlar, gelmeyen adalet! Korunamayan kadınlar, gelmeyen adalet!

Muhabir: Memnune Serap Varol