ATM'lerde yeni dönem! Limitler değişti...
ATM'lerde yeni dönem! Limitler değişti...
İçeriği Görüntüle

Ekonomik çalkantıların ve hayat pahalılığının gölgesinde, Türkiye'de bireylerin birikim yapma potansiyeli ve eğilimleri, ING Türkiye'nin 2025 yılı ilk çeyreğini kapsayan "Tasarruf Eğilimleri Araştırması" ile masaya yatırıldı. Araştırmanın sonuçları, zorlu koşullara rağmen Türk toplumunun tasarruf yapma direncini koruduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, Türkiye genelinde tasarruf sahibi olan bireylerin oranı, son iki çeyrekte olduğu gibi istikrarlı bir seyir izleyerek yüzde 54 olarak ölçüldü. Bu, ülkedeki her iki yetişkinden birinin, gelirinin bir kısmını geleceği için ayırabildiği anlamına geliyor.

Tasarruf sahibi kitleler yaş gruplarına göre incelendiğinde ise ilginç bir dinamik ortaya çıkıyor. Hayatlarını kurma ve geleceklerini güvence altına alma motivasyonunun en yüksek olduğu 25-44 yaş grubunda, tasarruf sahipliği oranı son üç çeyrektir istikrarlı bir artış eğilimi gösteriyor. Bu, orta yaş grubunun, ekonomik zorluklara karşı bir savunma mekanizması olarak birikim yapmaya daha fazla önem verdiğini gösteriyor. Ancak, madalyonun diğer yüzünde, ülkenin en dinamik kesimi olan 18-24 yaş grubundaki gençlerin tasarruf oranlarında bir gerileme yaşanması, endişe verici bir sinyal olarak öne çıkıyor. Gençlerin, hem artan harcamalar hem de iş hayatına yeni atılmaları nedeniyle birikim yapmakta zorlandığı anlaşılıyor.

Peki, tasarrufu olmayan yüzde 46'lık kesim umudunu tamamen yitirmiş durumda mı? Araştırma bu soruya da olumlu bir yanıt veriyor. Bu kesimin içinde, yakın bir gelecekte tasarruf etmeyi planladığını belirtenlerin oranı, önceki çeyrekte yaşanan düşüşü telafi ederek yeniden yüzde 29'a ulaştı. Bu da, toplumun önemli bir kısmının, şartlar olgunlaştığında birikim yapma niyetini koruduğunu gösteriyor.

Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri de, tasarruf sahiplerinin bu eylemi ne kadar düzenli yaptığına dair. Birikim yapabilen bireyler arasında, bunu "düzenli" olarak her ay veya belirli periyotlarla yapabildiğini belirtenlerin oranı, önceki döneme göre 7 puanlık rekor bir artışla yüzde 86 gibi çok yüksek bir seviyeye ulaştı. Bu, tasarruf alışkanlığının, anlık bir davranış olmaktan çok, planlı ve bilinçli bir eyleme dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Birikimler neden yapılıyor? 'geleceğe yatırım' ve 'kötü gün' endişesi

Peki, Türk insanını, tüm ekonomik zorluklara rağmen birikim yapmaya iten temel motivasyon kaynakları neler? Araştırma sonuçları, toplumun, günü kurtarmaktan çok, geleceğini güvence altına alma endişesiyle hareket ettiğini gösteriyor. Tasarruf yapma gerekçeleri arasında, yüzde 43 gibi ezici bir oranla "geleceğe yatırım" cevabı ilk sırada yer alıyor. Bu, insanların çocuklarının eğitimi, emeklilikleri veya bir ev ya da araba sahibi olmak gibi uzun vadeli hedefler için para biriktirdiğini gösteriyor. İkinci sırada ise, hayatın getirebileceği beklenmedik durumlara (hastalık, işsizlik vb.) karşı bir güvence oluşturma amacı öne çıkıyor. Bu iki temel motivasyon, Türk halkının hem hayallerini gerçekleştirmek hem de korkularından korunmak için tasarrufu bir araç olarak gördüğünü kanıtlıyor.

Araştırma, aile içi tasarruf dinamiklerine de ışık tutuyor. Aynı hanede, kendisi dışında başka bir bireyin de tasarruf yaptığını belirtenlerin oranı, 2 puanlık bir artışla yüzde 21'e çıkmış durumda. Bu oranın kadınlarda yüzde 25, erkeklerde ise yüzde 17 olarak kaydedilmesi, kadınların, hane içi finansal planlamada ve birikim yapmada daha öncü ve bilinçli bir rol oynadığını gösteren önemli bir sosyolojik veri olarak dikkat çekiyor.

Finansal sisteme güvensizliğin fotoğrafı: 'yastık altı' krallığı sürüyor

Araştırmanın belki de en çarpıcı, en çok tartışılması gereken ve Türkiye'nin ekonomik ruh halini en net şekilde özetleyen bulgusu, tasarrufların nerede değerlendirildiği sorusuna verilen yanıtlarda yatıyor. Dijital bankacılığın bu denli yaygınlaştığı, yatırım araçlarının çeşitlendiği ve finansal okuryazarlığın arttığı iddia edilen bir dönemde, tasarruf sahiplerinin ilk tercihi, değişmeyen bir gelenekle yine "yastık altı" oldu.

Birikimi olan bireylerin yüzde 31'i, yani neredeyse üçte biri, paralarını bankacılık sistemi dışında, evlerinde nakit (Türk Lirası veya döviz) ya da fiziki altın olarak sakladığını belirtiyor. Bu oran, yastık altı birikiminin, diğer tüm modern yatırım araçlarını açık ara geride bırakarak, krallığını ilan ettiğini gösteriyor. Özellikle 55 yaş üzeri grupta bu oranın en yüksek seviyeye ulaşması, geleneksel alışkanlıkların ve sisteme karşı duyulan tarihsel güvensizliğin ne kadar köklü olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak bu tercihin arkasında yatan tek neden alışkanlık değil. Yüksek enflasyon ortamında, Türk Lirası'nın mevduat faizlerinin, enflasyon karşısında reel olarak getiri sağlayamaması veya negatif getiri sunması, vatandaşları, paralarının değerini korumak için enflasyona karşı daha dirençli gördükleri döviz ve altına yöneltiyor. Bu varlıkları da, banka hesaplarında tutmak yerine, fiziki olarak evlerinde saklamayı tercih etmeleri, finansal sisteme yönelik derin bir "güven" erozyonunun yaşandığının en somut kanıtı. Bu durum, hem bu büyük fonların ekonomiye kazandırılamaması hem de kayıt dışılığı artırması nedeniyle, ülke ekonomisi için ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Yastık altını ne takip ediyor? Mevduat, altın ve borsa yarışı

"Yastık altı" birikimlerinin ezici liderliğine rağmen, finansal sistemi tercih eden önemli bir kitlenin varlığı da göz ardı edilemez. Bu grupta ise, farklı risk iştahlarına hitap eden çeşitli yatırım araçları arasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor.

Yastık altını, yüzde 19'luk oranlarla iki popüler araç takip ediyor: "TL vadeli mevduat" ve "altın, değerli taş ve metal hesapları". Bu, birikimini bankada değerlendirmek isteyenlerin, ya geleneksel ve risksiz olarak gördükleri vadeli mevduata yöneldiğini ya da yine güvenli liman olarak kabul edilen altını, bu kez banka hesapları üzerinden almayı tercih ettiğini gösteriyor.

Son yıllarda artan ilgiyle birlikte, hisse senetleri de önemli bir yatırım aracı olarak öne çıkıyor. Tasarruf sahiplerinin yüzde 18'i, birikimlerini borsada, hisse senetlerinde değerlendirdiğini belirtiyor. Bu, risk iştahı daha yüksek ve finansal piyasaları daha yakından takip eden bir kitlenin varlığına işaret ediyor.

Uzun vadeli birikimin en önemli araçlarından biri olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), yüzde 11'lik bir oranla kendine yer bulurken; son dönemin en popüler ama en volatil yatırım aracı olan kripto paralar ise, yüzde 5'lik bir kesim tarafından tercih ediliyor. Bu tablo, Türk tasarruf sahibinin profilinin, son derece geleneksel yöntemlerden, en modern ve en riskli dijital varlıklara kadar geniş bir yelpazeye yayıldığını gösteriyor.

Değişen beklentiler ve finansal okuryazarlıkta cinsiyet farkı

Araştırma, sadece tasarruf tercihlerini değil, aynı zamanda yatırımcıların beklentilerini ve finansal bilgi düzeylerini de ortaya koyuyor. Dikkat çeken bir bulgu, tasarruf sahiplerinin getiri beklentilerinin, orta vadeden uzun vadeye doğru kayması. Uzun vadeli (bir yıldan fazla) bir getiri beklentisi içinde olanların oranı, 4 puanlık bir artışla yüzde 46'ya yükselirken, orta vade (3-12 ay) getiri bekleyenlerin oranı ise yüzde 35'e gerilemiş. Bu, yatırımcıların artık daha sabırlı ve daha uzun vadeli bir perspektifle hareket etmeye başladığını gösteriyor.

Finansal durumlarından memnuniyet oranı yüzde 42 ile önceki çeyrekle benzer seviyede kalırken, katılımcıların yüzde 69'u, "Finansal dengeyi korumak adına harcamalarımı kontrol ediyorum" diyerek, bütçe yönetimi konusunda bilinçli davrandığını belirtiyor.

Finansal okuryazarlık konusunda ise kat edilmesi gereken daha çok yol olduğu anlaşılıyor. Genel katılımcı kitlesinde, yatırım ürünleri hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 52. Ancak bu konuda, kadınlar ve erkekler arasında ciddi bir fark gözlemleniyor. Erkeklerde bu oran yüzde 60'a ulaşırken, kadınlarda ise 17 puan daha düşük kalarak yüzde 43'te kalıyor. Bu cinsiyet farkı, kadınların finansal piyasalara katılımını ve kendi ekonomik geleceklerini yönetmelerini teşvik edecek özel eğitim ve bilinçlendirme programlarına olan ihtiyacı ortaya koyuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ