Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Gazetesi Ekonomi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, ekonomi programının gidişatına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının odak noktasında, piyasaların yakından takip ettiği enflasyon hedefi vardı. Bakan Şimşek, yıl sonu için öngörülen yüzde 25-29 bandını yakalamanın artık zor göründüğünü kabul ederken, bu sapmanın ardındaki nedenleri ekonomi politikalarındaki hatalar veya siyasi baskılarda aramak yerine, öngöremedikleri dışsal faktörlere bağladı. Şimşek’e göre, hedeften sapmanın temel failleri bu yıl yaşanan şiddetli kuraklık, zirai don olayları ve kontrol altına alınamayan kira fiyatları oldu.

Yeni emeklilik sistemi devreye giriyor: Maaşlardan her ay yüzde 3 kesinti yapılacak!
Yeni emeklilik sistemi devreye giriyor: Maaşlardan her ay yüzde 3 kesinti yapılacak!
İçeriği Görüntüle

Yıl sonu hedefi zora girdi: Fatura kuraklık ve kiralara kesildi

Bakan Şimşek, konuşmasında enflasyonla mücadeledeki kararlılık mesajını yinelerken, mevcut tabloyu gerçekçi bir dille ortaya koydu. Yıl başında belirlenen hedeflerin, yıl içinde ortaya çıkan beklenmedik gelişmeler nedeniyle baskı altına girdiğini ifade etti. "Kuraklık, tarımsal don gibi gelişmeler bizim öngörümüz dahilinde değildi. Tarımsal üretimin etkilenmesi, gıda fiyatları üzerinde baskı oluşturdu," diyen Şimşek, bir diğer önemli etken olarak da kira piyasasını gösterdi. "Kiralar bu dönemde hızla arttı. Ama bu böyle devam etmeyecek," ifadelerini kullanan Bakan, hizmet enflasyonunun yüksek seyretmesinde konut kiralarındaki artışın önemli bir rol oynadığını belirtti. Bu açıklamalar, hükümetin enflasyonla mücadelede karşılaştığı zorlukların sadece para politikası araçlarıyla değil, aynı zamanda yapısal ve dışsal şoklarla da ilgili olduğunu ortaya koydu.

Küresel fırtınaya karşı ‘dayanıklıyız’ mesajı

Konuşmasında küresel ekonomideki zorluklara geniş bir yer ayıran Bakan Şimşek, Türkiye'nin bu çalkantılı döneme karşı nispeten dayanıklı bir pozisyonda olduğunu savundu. Jeopolitik gerilimler, iklim değişikliği ve küresel ticarette artan korumacılık gibi risklere dikkat çeken Şimşek, Türkiye'nin bu tehditlere karşı önemli avantajlara sahip olduğunu vurguladı. Türkiye'nin ihracat yapısına dikkat çekerek, "İhracatımızın yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu, kural bazlı ticaret yaptığımız ülkelere gidiyor. Geriye kalan önemli bir kısmı da dost ve yakın coğrafyalara yapılıyor," dedi. Bu durumun Türkiye'yi korumacılık rüzgarlarından bir nebze olsun koruduğunu belirtti. Ayrıca, tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi ve bölgesel entegrasyon çabalarının Türkiye’nin lojistik bir merkez olarak önemini artırdığını ve bu durumun ülke için yeni fırsatlar barındırdığını dile getirdi.

Hizmet ihracatı ve yapısal dönüşüm kozu

Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinin geleceğine dair iyimserliğini özellikle hizmet ihracatındaki potansiyele dayandırdı. Turizm, inşaat, yazılım, oyun ve dizi sektörü gibi alanlarda Türkiye'nin küresel bir oyuncu haline geldiğini belirten Şimşek, "Hizmet ihracatındaki potansiyelimiz tahmin edilenin çok ötesinde. Bugün yaptığımız bütün reformlar, yatırımlar aslında bu bileşeni çok daha güçlü bir şekilde devreye almamızı sağlayacak," ifadeleriyle bu alandaki beklentisini ortaya koydu. Yürüttükleri programın nihai hedefinin "sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı" olduğunu yineleyen Bakan, bu hedefe ulaşmanın yolunun fiyat istikrarı, mali disiplin ve sürdürülebilir dış dengeden geçtiğinin altını çizdi. Yapısal dönüşümün kaynak gerektirdiğini ve Türkiye'nin düşük borçluluk oranının bu dönüşümü finanse etmek için önemli bir avantaj sunduğunu da sözlerine ekledi.

Genç nüfus ve düşük borçluluk vurgusu

Türkiye'nin demografik yapısının sunduğu fırsat penceresine de değinen Mehmet Şimşek, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinin aksine Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu hatırlattı. Bu durumun, önümüzdeki 20 yıl boyunca Türkiye için önemli bir büyüme potansiyeli yarattığını söyledi. Dünya nüfusunun yaşlanmasının "gümüş ekonomi" olarak adlandırılan yeni bir pazar yarattığını belirten Şimşek, Türkiye'nin sağlık turizmi ve yaşlı bakım hizmetleri gibi alanlarda bu pazardan önemli bir pay alabileceğini ifade etti. Düşük kamu borçluluğunun da verimliliği artıracak altyapı yatırımlarına imkan tanıdığını vurgulayarak, "Örneğin üretim üslerinin, organize sanayi bölgelerinin limanlara demir yoluyla bağlanması şu anda en büyük önceliğimiz. Kaynak olmazsa, çok borçluysanız bunu yapamazsınız," diyerek mali disiplinin önemine dikkat çekti.

Kaynak: HABER MERKEZİ