Aktif (etken, canlı), ambiyans (ortam, hava), beyanname (bildirge), dezenformasyon (bilgiyi, gerçeği çarpıtma), dizayn (çizim, tasarım), kampus (yerleşke), konsept (anlayış, kavram), koordinasyon (eşgüdüm), kriter (ölçüt), performans (başarım) pozisyon (konum, durum), tahakküm (baskı), tahammül (dayanma, katlanma), trend (gidiş, doğrultu, eğilim, akım), ritüel (büyü, tapınma, din), popülasyon (nüfus)… Örnekleri çoğaltmak olası.
Arada Türkçemizle ilgili yazılarımı paylaşıyorum köşemde. Gazetelerde, televizyon izlencelerinde, haber sunumlarında yazım, kullanım yanlışına rastladıkça yazma, paylaşma, dillendirme gereği duyuyorum.
Batı ve doğu kaynaklı sözcükleri kullanma yarışında olanları duydukça içim acıyor. Abartı değil inanın. Karşılığı bulunan, kullanılması kolay olan arı-duru sözcüklerimiz varken yabancısını, zorunu, ağdalısını dilimize yığmanın ne anlamı var diye söyleniyorum! Kulaklarını çınlatıyorum özentici, öykünmeci dostların sevimli sözcüklerimle!
Emin Özdemir’in adıyla, çağrışımıyla güzel “Erdemin Başı Dil” kitabı yakınlarımda durur. Ömer Asım Aksoy’un, Beşir Göğüş’ün, Sevgi Özel’in, Kemal Ateş’in, Bekir Yurdakul’un, Yusuf Çotuksöken’in, Ali Püsküllüoğlu’nun da…
Emin Özdemir’in şu sözleri yaban atılır mı hiç? “Türkçemiz insanoğlunun duyma, düşünme gücünün en iyi yansıtıcısı. Yeter ki onun inceliklerini, güzelliklerini, anlatım gücünü olanaklarını iyi tanıyalım.”
Attila Aşut Türkçeyi özenli kullanan basın-yazın ustalarındandır. Dergilerde, Birgün gazetesindeki köşesinde dil üzerine, özellikle Türkçeye değgin seçkin yazılarıyla karşılaşırız.
Aşut, gazete haberlerinde, yazılarda kullanılan Türkçe yanlışlarını anımsatır. Doğrularını yazar. Çünkü o “sözcüklerin yazının yapıtaşları” olduğuna inanır.
Özensizlikten, karmaşadan uzaklaşmanın yolu Türkçe sözcükleri konuşmalarımızda, söyleşilerimizde, yazılarımızda, şiirlerimizde doğru, düzgün biçimde kullanmaktan geçer.
Öykünmeden, özentiye kapılmadan birbirimizi doğru anlamak, sağlıklı iletişim kurmak, aydınlanma umudunu çoğaltmak için dilimizin olanaklarını hafife almayalım derim.
Gazete haberlerinde, yazın dergilerinde, köşe yazılarında, konuşmalarda, sanal ortamda dil bozukluklarına, kullanım yanlışlarına düşmeyelim derim.
Rıfat Ilgaz’ın şu dizelerini bir kez daha paylaşmadan bu yazıya nokta koyamam: “Bak, devrim ne güzel!/ Barış, ne güzel!/ Dayanışma, özgürlük…/ Hele bağımsızlık!/ En güzeli, sevgi!/ Sev Türkçeni, çocuğum,/ Dilini sevenleri sev!”

***

MEHMET GENÇ’TEN DEYİMLER KİTABI


Mehmet Genç bu kez şiirle değil, “Söylence ve Açıklamalarıyla Deyimler”le geldi kitaplığımıza kuruldu! (*) Aba altından sopa göstermekten başlayıp zülfü yâre dokunmaya değin yaklaşık 1000 deyimi örnekleyerek, dizeler paylaşarak, anlamlarını açıklayarak bir deyimler yolculuğuna çıkarıyor bizi.
“Yer ve kişi adları bazen deyimi oluşturan sözcüklerden daha önemli olabilir; ‘Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan da olmak’ deyimindeki Dimyat’ın Osmanlı’nın bir ili durumunda olan Mısır’ın kuzeyinde tek pirinç üretme merkezi olduğunu bilmeden yorumlamak olası değildir.”
Deyimleri açıklarken Erhan Tığlı, Eşref Karadağ, Durmuş Taşdemir, Etem Oruç, Ayhan Altay, Canan Karatoğma, Mehmet Rayman, Dinçer Sezgin, Hüseyin Yurttaş, Ahmet Günbaş, Arif Madanoğlu, Oğuz Tümbaş, Bahri Karaduman, Mehmet Büyükçelik gibi İzmir’de yaşayan şairlerden, yazarlardan da örnekler veriyor.
Öğrencilerin, eğitimcilerin, araştırmacıların, konuya ilgi duyanların ilgisine, beğenisine, dikkatine…
(*) Söylence ve Açıklamalarıyla Deyimler, Mehmet Genç, Ozan Yayıncılık, 304 sayfa