Dostum Recai hiç üşenmeden ta Urla’ya kadar gelerek kitabını getirdi. Oturduk söyleştik. Yeni kitabı Rasime-Recai Şeyhoğlu Kütüphaneler Zinciri ve Aydınlanma Evleri 2002’den bu yana 55 kütüphane ve 14 aydınlanma evine imza atmış, kolay değil. Ana oğul hayatlarını kütüphanelere adamış, “Köylerden yeni Cahit Arf’lar, yeni Orhan Kemal’ler, yeni Fazıl Say’lar, yeni Burçin Büke’ler yetişsin istiyoruz.” (Rasime Şeyhoğlu-2005 Yılın Kütüphanecisi)

Bir kütüphanenin kuruluşu kolay bir iş değildir. Zaman ister, belli bir birikimle, elenme ile ve özel dikkatle oluşur. Bazı kütüphaneler, sahibine gönderilen, armağan edilen bir kitaptan doğarlar. O sihirli ilk kitap, daha sonra bir kütüphaneye evrilir. Çok zaman bu basit bir hevesle kalır. Kimileri bundan vazgeçer ama birçoğu bu tutkularını sürdürürler. Okur, kitap biriktirmeye beğendiği kitaplarla başlar, edebiyatın herhangi bir türüne bağlanır, o türden kitapları biriktirir. Daha geniş açılı okur, tür listesini daha zengin tutar Recai Şeyhoğlu, eğitimci. 41 kitabı yayımlandı. “Kitap tutkunu öğretmen” diye de tanınır. Kitap dostları da çok yakından bilir ismini. Varını yoğunu kitaplara yatırandır... Bundan 23 yıl önce annesi Rasime Şeyhoğlu’nun adını yaşatmak amacıyla Bergama’nın Hacıhamzalar Köyü’nde bir kütüphane kurar Recai Öğretmen: ”Rasime-Recai Şeyhoğlu Kütüphanesi”. 3600 kitapla açılır kütüphane. Ardından peş peşe Bergama köylerinde 9 kütüphane daha açar. Elbette basında yer alır bu onurlu girişim. Sekiz yıl önce aramızdan ayrılan “ülkemizin en çok okunan gülmece, genç ve çocuk kitapları yazarı” Muzaffer İzgü de “Rasime Şeyhoğlu, Kütüphaneciler İmparatoriçesidir” demiştir. 19 Ekim 2002’den 4 Ağustos 2025’e kadar açılan 65 kütüphane, 14 Aydınlanma Evi, “Rasime-Recai Şeyhoğlu” ismini yaşatacaktır. Belçika-Charleroi’de bile kütüphane açılmıştır. “Köylerde Rönesans” ideali, karşılık bulmuştur Şeyhoğlu’ların. Türkiye, insan, doğa ve kitap sevgisini; aydın bilinci ve sorumluğuyla birleştiren Recai Şeyhoğlu, geçtiğimiz günlerde 90.yaşını kutlayan “bir ömür gazeteci” ağabeyim Öcal Uluç’un da dediği gibi, ”şükranları hak etmiştir”. Çabalarıyla “Önemli değil Değerli kalmayı başarılı olmayı” başarabilmiştir! Bilge Karasu’yu -ben de- anıyorum; "Ne kedisiz, ne kitapsız” yaşanma. Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.