İzmir Gazeteciler Cemiyeti, 28 Temmuz 1946'da Türk Basın Birliği’nin kapatılmasının ardından başlayan arayışların bir sonucu olarak kuruldu.
O dönemde basın üzerindeki sansürün dayanılmaz boyutlara varması, süresiz olarak gazetelerin kapatılması yıllar boyunca kazanılmış hakları bir çırpıda silip süpürüyordu.
Öyle ki kuruluş günümüz olan 28 Temmuz 1946 günü bile bazı gazeteler kapatma cezası aldığı için cemiyetimizin kuruluş haberi yayınlanamadı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, tıpkı aynı yıl kurulan Ankara ve İstanbul Gazeteciler Cemiyetleri'nde olduğu gibi, demokrasinin çok seslilik kuralını işletebilmek, halkın doğru, tarafsız, gerçek haber alabilmesini sağlayabilmek üzere mesleki bir dayanışma çatısı olarak hayata geçti.
73. yaşını kucaklayan İzmir Gazeteciler Cemiyeti; iki ormanı, sosyal tesisleri, Basın Merkezi, Basın Müzesi, İdari Binası, Basın Akademisi ve bugün 7. yaşına giren Gazetecilerin Gazetesi 9 Eylül ile giderek güçlenen bir kurumsal yapıyla önemli, örnek çalışmalara imza attı. Atmaya devam ediyor.
İGC’nin 66. kuruluş yıldönümünde Türk basınına kazandırdığı Gazetecilerin Gazetesi 9 Eylül de, 28 Temmuz’da 7. yıldönümünü kutladı. İzmir yerel basınına yeni bir soluk getiren 9 Eylül Gazetesi, güçlü kadrosu ve gündem belirleyen haberleriyle, gerçek gazetecilik şiarıyla, dijital medyadaki yerini de güçlendirerek emin adımlarla yoluna devam ediyor.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, geçtiğimiz aylarda AB hibe destekli ‘Basın Özgürlüğü İçin Örgütlü Gazeteciler ve Güçlü Dayanışma Projesi’ kapsamında İGC Basın Akademisi’ nin kurulmasıyla 73. yaşına cemiyetimize yeni bir kurumu kazandırmanın onuruyla daha güçlü giriyor.
Yine bir başka önemli çalışmayla, ‘İzmir Basınından Portreler-Hatırat-ı Matbuat’ belgeselleri ile 100’ü aşkın gazetecinin kişisel tarihlerinden yola çıkarak İzmir basın tarihine ışık tutuyor.
İzmir’de özellikle yerel basınla yapılan işbirliği ve dayanışmayla ülkeye örnek oluyor.
73 yılda İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne 15 değerli isim başkanlık yaptı.
Haydar Rüştü Öktem, Şevket Bilgin, Burhan Belge, Mithat Perin, Nihat Kürşad, İlhan Esen, Orhan Rahmi Gökçe, Cezmi Zallak, Jerfi Yener, Sabri Süphandağlı, Süha Tekil, Güngör Mengi, İsmail Sivri, Erol Akıncılar ve Atilla Sertel kurumumuzun 73 yıl içinde önemli ve saygın bir konuma gelmesi için mücadele etti.
Bugün İzmir Gazeteciler Cemiyeti dendiğinde cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı, basın özgürlüğünden yana olan, sosyal dayanışma açısından güçlü, İzmir'in silüetinde simge olmuş, örnek alınan bir kurum akla geliyorsa bu bugüne kadar başkanlık yapmış ve yönetim kurullarında yer almış çok değerli meslek büyüklerimizin çalışma azmi sayesindedir. Hepsine minnet borçluyuz.
Gündemimiz değişmiyor: Basın ve ifade özgürlüğü
Aradan geçen 73 yıllık süre içinde Türk basını zor dönemler geçirdi zor sınavlar verdi. Bu zorluklarla mücadeleyi hala sürdürüyor.
Biz de, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz günden bu yana basın ve ifade özgürlüğünü birinci gündem maddemiz yaptık. Sansüre, yasaklara karşı olduk. Her türlü şiddete maruz kalan, saldırıya uğrayan basın emekçilerinin yanında yer alarak onlara güç vermek için mücadele ettik.
Kamuoyu oluşmasını hedeflediğimiz basın açıklamalarımızda sansür ve baskılar gündemimize en çok giren başlıklar oldu.
Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında her geçen gün daha da gerilere doğru giden Türkiye'nin, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması için demokrasinin gereği için mücadele vermeyi sürdürüyoruz.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti 73 yıl önce gazetelerin kapatılması, sansüre uğraması üzerine kuruldu. Aradan geçen yıllar yaşadıklarımızda bir değişiklik yaratmadı.
Bugün de gazeteler kapatılıyor, kapanmak zorunda bırakılıyor. İnternet sitelerine sansür uygulanıyor, mizah dergilerinin yayınlanması engellenebiliyor. Gazeteciler şiddete maruz kalırken, saldırganlar serbest bırakılarak cesaretlendiriliyor, şiddet meşrulaştırılıyor.
Bu kadar sorunun yanında sektördeki küçülme beraberinde işsizliği de getiriyor. İşsiz gazeteci sayısı o kadar çok ki... Düşük ücretler medyanın neredeyse kaderi haline geldi. Kontrolsüzce açılan iletişim fakültelerinden her yıl binlerce genç mezun oluyor. Ancak küçülen meslek alanımız nedeniyle iş bulamıyorlar. Gazeteciliğe yıllarını vermiş bir çok arkadaşımız kendilerine çalışacak bir alan bulamıyor.
Bugünlerin geçeceğini biliyoruz, inanıyoruz. Umutluyuz.
Demokrasi ve basın özgürlüğü etle tırnak gibidir
Tek sesli bir medya düzeninin demokrasilerde yeri olmadığını her fırsatta dile getirdik. Farklı sesler her zaman önemlidir. Çok seslilik demokrasinin gereğidir. Bu nedenle medya hedef olmaktan çıkmalıdır. Özgürce yayın yapılması sağlanmalıdır. Bizden - onlardan ayrımı ortadan kalkmalıdır. Ayrımcılık ve şiddet söylemlerinden vazgeçilmelidir.
İçinde bulunduğumuz zorlu günlerde halkın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı, düşünceyi, ifade özgürlüğünü yok edici, halkın haber alma, bilgilenme hakkını ortadan kaldıracak önlemlere başvurulmaması en büyük dileğimizdir.
Bu dileklerin gerçekleşmesi umuduyla…
Nice yıllarda buluşmak dileği ile.