Bugün Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarından Hasan Tahsin'i ilk kurşunu atışının ve ardından şehit edilişinin 98'inci yılında büyük bir onurla anıyoruz.
15 Mayıs 1919. İtilaf Devletleri’nin onayıyla Yunan ordusu İzmir'i işgâl ediyor.
15 Mayıs 1919'da onun attığı ilk kurşun vatanın neredeyse tamamının işgâlden kurtulması için ilk kıvılcımı ateşledi. O ilk kıvılcımdan 4 gün sonra Samsun'dan başlayan kurtuluş mücadelesi 9 Eylül 1922'de yine bu kentte sona erdi. Hükûmet Konağına yeniden Türk Bayrağı çekildi. Geldikleri gibi gittiler.
15 Mayıs 1919. Sabah 07.30 suları. Sabah saat 09.00'a doğru, Pasaport Limanına Yunan gemileri çıkarma yapmaya başlamıştı. İzmirli Rumlar, ellerinde Yunan bayraklarıyla orduyu karşılıyor, gemilerden inen askerler işgal edecekleri mahallelere dağılmak üzere hazırlanıyorlardı. Yunan askerlerinin yürüyüşe geçtiği sırada, Hukuk-u Beşer Gazetesi Başyazarı Hasan Tahsin bir anda kalabalığın arasından sıyrılarak ön tarafa geçti... Ruhu bağımsızlık ateşiyle yanıyordu. Gördüklerini daha fazla kaldıramadı. Ve o tarihi kurşunu sıktı.
Hasan Tahsin, gerçek adı Osman Nevres, ülkemizin düşman işgali sırasında yaptığı konuşmalar, yazılar ve hazırladığı bildirilerle direnen, halkı aydınlatan bununla yetinmeyerek düşmana ilk kurşunu sıkan ve orada şehit edilen kahraman. Bir gazeteci.
Hasan Tahsin orada şehit edilse de, o kurşunun yaktığı ateş ile Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandı.
İzmir’in işgâli ve ilk kurşunla Anadolu'nun dört bir yanından tepkiler yükselmiş, Türk halkında direnme, işgâllere karşı koyma bilinci uyanmıştı.
İlk kurşun Milli Mücadelenin simgesidir. İzmir de aydınlığın.
Hasan Tahsin ve Ulusal Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Ancak...
Aradan neredeyse bir asır geçse de bu coğrafyada gazetecilik yapmak hala çok zor. Giderek daha da zorlaşıyor. Ülkemiz adeta bir gazeteci hapishanesine dönüştürüldü. 159 gazeteci parmaklıklar ardında. Yazmaları, konuşmaları engelleniyor. Gazetecilik yapmak suç olarak görülüyor. Halka gerçekleri söylemek, doğru haberleri aktarmak çok zor bir hal aldı.
Türkiye’de ve dünyada basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını savunan gazeteciler, çeşitli saldırılara maruz kalmaya devam ediyor.
Bizleri işgâlden kurtaran Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ağza alınmayacak hakaretler ediliyor ve bunlar yayınlanıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Atatürk'e ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarına hakaret edenleri kınıyoruz.
Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Bize düşen bu zorlukları yenebilmek için ayrılmadan, ayrışmadan birlik içinde olmaktır.
Tarih bizlere birlik içinde nasıl ulus olabileceğimizi göstermiştir. Bugün de bütün zorlukları birlikte aşacağız.
Bizler, Hasan Tahsin ve Cumhuriyet ruhunu ilk günkü inançla yaşatmayı sürdürecek ve mücadeleye devam edeceğiz.