Yürek dolusu Mustafa Kemal,

Kalpakları tozlu paşaların çığlıklı gözlerinden

bir tutam kuvayi milliye mavisi (Attila İLHAN)

Emperyalizmin ülkemizi yok etme politikasının diz çöktüğü, aydınlık ve her zaman güzel “Türkiye’nin Doğduğu Gün”dür 9 EYLÜL1922. Kaderimizdir, geleceğimizdir.

O gün, 99 yıl önce işgalcilerin planları suya düşerken, Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasıyla öngörüsü gerçekleşmişti. Neydi o öngörü?;

“3 yıl sonra Yunan ordusu denize dökülecektir. Bana güvenin. Ancak unutmayalım, bu savaş yalnız bizim savaşımız olmayacak, bütün mazlum ulusların emperyalizme karşı savaşı olduğu için uzun sürecek!”

Savaş stratejistlerine göre, İzmir’in 19 Mayıs 1919’daki işgali, dünyanın haklı gördüğü tek kurtuluş savaşı, İstiklal Savaşı’nın da odak noktasıydı.

Ergün Aybars Hoca “Kurtuluş” dergisinde, özel bir toplantıda Atatürk’ün şu ifadelerini paylaşır bizimle; “İtilaf devletlerinin bize karşı savaşa girişecek durumları yok, onlar da en az bizim kadar kötüler. Bu nedenle Yunan ordusunu kullanıyorlar. Bizimle savaşacak olan Yunan ordusudur.

Atatürk savaşın asıl hedefine, Yunan ordusunun karaya çıktığı ve işgal ettiği İzmir’den denize dökülmesi suretiyle ulaşılacağını çok kesin kararlılıkla açıklamıştır. Mazhar Müfit Bey’e şu sözleriyle not aldırmıştır; “Zaferden sonra devletin şekli ‘Cumhuriyet’ olacak, harfler değişecek, şapka giyilecek, tesettür kalkacak, vb…”

***

9 EYLÜL günü, süvariler piyadeler birbirleriyle kıyasıya yarışıyordu. İzmir’e ilk giren Ay-Yıldızlı’yı Hükümet Konağı’na çeken, Kadifekale burçlarına dikebilmek için!

Başardı Kemalin Askerleri. Başardı Kuvvacı yürekler! Emperyalistler alt üst oldu. Megali İdea (Büyük Yunanistan Hayali) yıkıldı!

İzmir, o gün bağımsızlığımızın simgesi oldu!

Emperyalizmi, mutlak monarşiyi yenen Mustafa Kemal Paşa da bağımsızlık savaşçılarının ölümsüz önderi!

***

Bugün 9 EYLÜL… 8500 yıllık kadim kent Güzel İzmir’imizin 99 yıl önce 1240 gün süren işgal karanlığından kurtarıldığı…

Yeniden vatan yapıldığı gün…

Büyük Taarruz’un kesin zaferle sonuçlandığı gün!

Düşmana ilk kurşun İzmir’de atılmıştı. Son kurşunların da atıldığı, son sözün de söylendiği gün.

İzmir’de herkesin Mustafa Kemal Paşa’nın kartpostalını göğsüne asıp dolaştığı gün.

Buhara Cumhuriyeti’nden gönderilen, İzmir’e ilk girecek süvariye, Atatürk’e ve İsmet Paşa'ya üzeri değerli taşlarla süslü kılıçların verileceği gün!

Yorgun atlılarımızın, piyadelerimizin kılıçlarının sabah güneşiyle pırıl pırıl parladığı,

Dağlarında kırlarında top top özgürlük çiçeklerinin açtığı, kılıç artıklarının, yerli iş birlikçilerin yel gibi kaçtığı gündür 9 EYLÜL 1922.

Ertesi gün İstanbul’da yayımlanan Akşam gazetesinin “Elhamdülillah İzmir’e kavuştuk” manşetiyle çıktığı, müvezzilerin (gazete dağıtıcıları) “Ordumuz İzmir’e girdi” diye bağırdığı, gazeteyi alanların yüzüne gözüne sürdüğü tarihtir 9 EYLÜL 1922.

Büyük Atatürk’ün, “Büyük ve asil Türk Milleti! Anadolu’nun kurtuluş zaferini tebrik ederken, sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selamını da takdim ediyorum” dediği günün de arifesidir!

TBMM ordularının, “Geldikleri gibi giderler” sözünü de gerçekleştirdiği tarihtir!

Yine Atatürk’ün tevazu örneği “Başarı benim değil; sizin, milletindir” sözünün de!

Tarihçi-Yazar dostumuz Sinan Meydan’ın ifadesiyle; “9 EYLÜL, sadece İzmir’in kurtuluşu değil, ülkemizin ve mazlum milletlerin kurtuluşuna giden yolun başlangıcıdır!”

Bir enkazdan yepyeni bir çağdaş devlet kurulmasının miladıdır 9 EYLÜL!..

9 EYLÜL kuruluştur, 9 EYLÜL kurtuluştur!

***

“Bu eser, milletimin hürriyet ve istiklal fikrinin ölmez abidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evladı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan ilelebet mesut ve bahtiyarım” demiştir Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Biz de, bizler de mesut bahtiyarız Paşam. Zaferi getiren, kuruluşa, kurtuluşa can katan, bir destan yazan sana, kahraman askerlerine, yılmaz yol arkadaşlarına minnetle, rahmetle ve tükenmez saygımızla.

Bütün Türkiye’ye kutlu olsun!

Her yıl olduğu gibi bugün de bayrağımı astığım balkonumdan Haluk Işık hocamın “Söz Yetmez”ini gırtlağım dolu dolu okuyacağım;

“Sen ‘9 EYLÜL’ dersin iki kelime

Ben değişen yazgı anlarım

Özgürlük anlarım, bağımsızlık

Sen ‘İZMİR’ dersin iki heceyle

Ben sevinçten ağlarım

Tarihin başı mı dönmüş şimşek hızı geldiklerinde?

Önce deniz mi görmüş kavruk yüzlü neferleri?

Bugün ‘9 EYLÜL’

Tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları

Sen ‘9 EYLÜL’ dersin iki kelime

Ben onurlu bir halk anlarım

Rüzgarın çevirdiği sayfa anlarım

Sen ‘İZMİR’ dersin iki hece

Ben saygıyla ayağa kalkarım…”