Sınıfsal kökeni ne olursa olsun bir köylü önderi; ama aynı zamanda inanç önderi olarak da anılır Börklüce Mustafa.
Mülke olumsuz bakar.
İnsanın gerektiğince tüketmesini önerir.
Adaletli olmanın gereğine inanır.
İnsanların sömürüldüğü süreçte ortaya çıkan başkaldırının, ortak üretim ve tüketim temelinde, kardeşliği esas alan biçimde ortaya çıkması da şaşırtmaz insanı.
Börklüce, başkaldırısıyla bir halk önderi, yazdığı Tasvirü'l-Kulub (Kalplerin Tasviri) adlı kitabıyla da tasavvufçu olarak ün kazanır.
Tasvirü'l Kulub, sıradan bir tasavvuf yapıtı olarak değil, o zamanki toplumun yaşamsal, inançsal çıkış arayışına ışık olmaya çalışan bir kaynaktır.
Nâzım Hikmet, Şeyh Bedrettin Destanı’nda Börüklüce’yi şu dizelerle de anar:
“Dostlar / biliyorum! / Dostlar / biliyorum nerde ne haldedir O! / Biliyorum / gitti gelmez bir daha! / Biliyorum / bir deve hörgücünde/ kanayan bir çarmıha / çırılçıplak bedeni / mıhlıdır kollarından. / Dostlar / bırakın beni. / bırakın beni. / Dostlar / bir varayım göreyim / göreyim / Bedreddin kullarından / Börklüce Mustafayı / Mustafayı.”
Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in anılarını, felsefelerini yaşatmayı, kamuoyuna duyurmayı amaçlayan, on yıldan bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen Mehmet Atal’ın başkanı olduğu “Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa Kültür Sanat ve Dayanışma Derneği”nin çağrısıyla 30-31 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde Börklüce Şiir Günleri’nin konuklarıydık: Gülten Yalmanbaş, Ragıp Özcan, Sedat Gülmez, Şerif Tezgörenler, Vasıf Turhan Kayacık’la.
Bu yılın onur konuğu ise şair Asım Öztürk’tü.
Şiire değgin konuşmaları, şiirleri ilgiyle izlendi Öztürk’ün, alkışlandı.
Etkinlikte şair dostlarımız Ahmet Özer, Hüseyin Peker, Halit Özboyacı, Tuncer Gönen de paylaştılar alkışlarını bizimle.
Derneğin yönetiminde görev alanların, sunumu gerçekleştiren Fatoş Özer’in çabalarını, Sevgi Korosu’nun şarkılarını anmamak olası değil.
Yarımada’da yaşayan şairler Hale Açıkalın Kocadere, Halil Ruhi Yücel, Semiha Tanç, Sonia erem, Zerrin Özirs Öztan, Erdoğan Karabıyık, Harika Külçür de etkinliğin bir başka tadıydı.
Nergis Kahve’de gündüz saatleri olmasına karşın etkinliğin ilgiyle, alkışla, izlenmesine de sevindik elbette.
İyi şiir alkıştan, ilgiden eksik olmasın.
Şİİrİn ve dostluğun buluşma yeri: Şiirköy…
Şair, imgelem ustasıdır, utopia oluşturur, hayal geliştirir.
Ressam, şiir yorumcusu Cevdet Yüceer’in hayali de dostlarıyla bir araya gelip sevdiği Karaburun’da bir buluşma yeri oluşturmakmış.
Onu da gerçekleştirmiş.
Karaburun’a gelip de merak ettiğim, sanatçı dost Cevdet Yüceer’in çağrısıyla da gönendiğim Şiirköy’e gitmemek olası değildi elbet.
Eşim Sevgi’yle, şair Sedat Gülmez’le, Gülten Yalmanbaş’la Yüceer’in arabasının peşine düşüp vardık Şiirköy’e.
Yüceer’in Şiirköy’e değgin sözleri ilginç: “Biz zeytin ağaçlarının altında dostlarımızla çok mutluyuz. Şiir Köy, şiirin ve dostluğun yaşandığı bir yer. Ticari bir işletme değil. Kendi içinde bağımsız bir yer. Burayı kendi yaşadıkları yer gibi benimseyen sanatçı arkadaşlarımıza kapımız her zaman açık.”
Şiirköy’ün 26 zeytin ağacı var. Her bir ağaca Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Bedri Rahmi, Orhan Veli, Oktay Rıfat, Gülten Akın, Melih Cevdet Anday gibi şiirimizin anıt adları verilmiş.
Dingin, doğayla içiçe bir sessizlikle; ama şiirle, ezgiyle, dostlukla buluşan Şiirköy’ün Nâzım Hikmet Kitaplığı da köye gelen şairlerin, yazarların kitaplarıyla varsıllaşmış.
Şiir sokakları, şiir alanları, şiir salonları, şiir köyleri çoğalsın diyelim mi dostlar?