Küresel ekonomideki fırtınalar dinmek bilmiyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği ek vergilerle başlayan korumacılık rüzgarları, zincirleme bir etkiyle şimdi de hurda metal piyasasını vuruyor. Avrupa Birliği'nin (AB) önde gelen metal üreticileri, bu vergilerin ABD iç pazarında hurda metal talebini artırması üzerine, kendi hammaddelerinin yurt dışına çıkmasını engellemek için Brüksel'e yoğun baskı uygulamaya başladı. Bu gelişme, dünyada hurdaya dayalı çelik üretiminde lider konumda olan Türkiye gibi ülkeler için büyük bir krize işaret ediyor.
AB'li sanayiciler, özellikle artan hurda ihracatının, kendi yerli üretimlerini tehdit ettiğini ve karbon emisyonlarını azaltma hedeflerini riske attığını savunuyor. Avrupa Çelik Birliği (Eurofer) ve Europe Aluminium gibi sektör temsilcileri, hurdanın serbestçe ihraç edilmesine karşı çıkarak, "olağanüstü zamanlar, olağanüstü önlemleri gerektiriyor" mesajını veriyor . Bu durum, küresel ticaret savaşlarının artık sadece bitmiş ürünler üzerinden değil, aynı zamanda hammaddeler ve ara mallar üzerinden de yürütüldüğünü açıkça gösteriyor.
AB'nin gündemindeki kritik karar: Kısıtlamalar yolda mı?
Avrupa Birliği'nin gündeminde, hurda ihracatına yönelik yeni düzenlemeler bulunuyor. Özellikle hurda ihracatına vergi veya kota uygulaması getirilmesi yönündeki talepler, Brüksel'in masasında duruyor . Bu tür bir önlemin, hem AB içinde hammadde teminini güvence altına almayı hem de karbon emisyonlarını azaltma gibi çevresel hedeflere ulaşmayı kolaylaştıracağı düşünülüyor . AB içinde hurdanın, çelik üretiminde karbon emisyonlarını azaltmadaki rolü öne çıkarılıyor ve bu nedenle yerli üreticiler, hurda sıkıntısı yaşanmasından endişe duyuyor .
Bu endişelerin temelinde, ABD'nin korumacı politikaları yatıyor. Trump'ın ithal çelik ve alüminyuma getirdiği yüzde 50'lik ek vergiler, ABD iç pazarında hurdaya olan talebi patlattı . Bunun en somut örneği, AB'nin ABD'ye yaptığı hurda alüminyum ihracatının 2025'in ilk çeyreğinde tam üç katına çıkarak 6 bin tona ulaşması oldu . Bu ani talep artışı, Avrupa içindeki üreticileri hammadde temini konusunda alarma geçirdi ve ihracatın kısıtlanması yönünde güçlü bir baskı oluşmasına neden oldu .
Avrupa Komisyonu, mevcut piyasa dengesizliklerini değerlendirerek çelik, alüminyum ve bakır için ihracat sınırlamalarına gidilip gidilmeyeceğine dair nihai kararını 2025'in üçüncü çeyreğinde verecek . Eğer bu kısıtlamalar hayata geçirilirse, özellikle Türkiye, Hindistan, Mısır ve Pakistan gibi büyük hurda ithalatçısı ülkeler doğrudan etkilenecek .
Türkiye için alarm zilleri çalıyor: Bağımlılık krizi
Avrupa Birliği'nin hurda metal piyasasındaki bu hamlesi, özellikle Türkiye için büyük bir risk faktörü oluşturuyor. Çünkü Türkiye, hurda ihtiyacının yaklaşık yüzde 70'ini ithalatla karşılıyor . Bu ithalatın başlıca kaynaklarının başında ise AB ülkeleri geliyor . 2023 yılında AB'den ihraç edilen 19 milyon ton demir hurdasının önemli bir bölümü Türkiye'ye gönderilmişti . Bu oran, Türk çelik sektörünün Avrupa'ya olan hammadde bağımlılığının ne denli yüksek olduğunu gözler önüne seriyor.
Eğer AB, hurda ihracatına yönelik bir kota ya da vergi getirirse, bunun Türk çelik sektörüne yansımaları oldukça ağır olabilir. Analistlere göre, yaşanacak olası sonuçlar şunlar:
-
Maliyet artışı: Hurda tedarikinde yaşanacak zorluklar ve artacak fiyatlar, çelik üretim maliyetlerini doğrudan artıracak . Bu durum, nihai ürün olan çeliğin fiyatına yansıyarak, inşaat, otomotiv ve beyaz eşya gibi çeliğin yoğun olarak kullanıldığı sektörleri de olumsuz etkileyecek.
-
İç piyasada hurda temininde zorluk: Yurtdışından hurda alımının kısıtlanması, iç piyasada hurda bulmayı zorlaştıracak ve bu da çelik üretimini yavaşlatabilecek bir faktör .
-
İhracatçının rekabet gücü kaybı: Artan maliyetler, Türk çelik ihracatçılarının uluslararası piyasalarda rekabet etme gücünü zayıflatacak . Dünya çelik pazarında zaten çetin bir rekabet varken, maliyet avantajının kaybedilmesi, pazar payı kayıplarına yol açabilir.
Türkiye, hurdaya dayalı çelik üretiminde dünyada lider ülkelerden biri konumunda olduğu için , bu kısıtlamalar doğrudan ülkenin ekonomik performansını etkileyecek.
Olağanüstü önlemler için son çağrı
Küresel ticaret savaşlarının zincirleme etkisi, Türkiye gibi üretimde dış kaynağa bağımlı ülkeler açısından yeni riskler doğuruyor . Hurda tedarikinde yaşanacak herhangi bir kesinti, yalnızca sanayi üretimini değil, aynı zamanda yeşil dönüşüm hedeflerini de sekteye uğratabilir . Çünkü hurdanın geri dönüştürülerek kullanılması, çelik üretimindeki karbon emisyonlarını azaltmanın en önemli yollarından biridir.
Avrupa Komisyonu'nun 2025'in üçüncü çeyreğinde vereceği karar, sadece Avrupa metal sektörünün değil, aynı zamanda Türkiye ve diğer büyük ithalatçı ülkelerin geleceğini de doğrudan etkileyecek . Europe Aluminium Başkanı Paul Voss'un "Trump'la bir ticaret anlaşması bekleyemeyiz. Olağanüstü zamanlar, olağanüstü önlemleri gerektiriyor" şeklindeki sözleri, durumun aciliyetini ve uluslararası iş birliğinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye'nin, olası bir hurda krizine karşı alternatif tedarik kaynakları bulması ve yerli hurda geri dönüşüm kapasitesini artırması, bu süreçten en az zararla çıkabilmesi için hayati önem taşıyor.