''Çoğumuz yetişkin yanlışlarızdır aslında

Katı, güvensiz , kibirli .

Çocuklar yaşar yanı başımızda

Geleceğin gözüpek öncüleri.

Masum bir meraktır taşar içlerinden

Yanıtsız çoğu kez ve hazır bağışlamaya

Soralım kendi kendimize bazen

Layık mıyız çocuklarımıza ?''

Çağımızın ünlü ozanı Ataol Behramoğlu bir şiirinde böyle sorgulamış çocuklara layık olup olmadığımızı.

Çocuklar; geleceğimiz, zenginliğimiz, yarınlarımız, güvencemiz, umudumuz.

Nasıl layık olacağız ? Bakın son 15 günde olanlara; Yeni doğan bebeleri katleden çeteler cirit atıyor. Canilerin minnacık bedenlere neler yaşattığını dehşet içinde izliyoruz. Dünyanın neresinde görülebilir böyle vahşet sahneleri.Ve ihmal , sorumsuzluk sonucu diri diri yanan en büyüğü 5 yaşında beş masum çocuk...

Adları da kendileri gibi güzel; Hayal dolu, umut dolu, her biri masumiyet simgesi; Peri, Masal, Nefes, Işık, Bulut ve Aslan...

Kim soruımlu? Hiç kimse sorumluluğu üzerine almak istemiyor.AKP'nin bu tür olaylarda başvurduğu yöntem hep aynı. Aileleri suçlamakta parti yetkilileri. Partinin önde gelen ismi eleştirileri yanıtlarken 'Dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz her şeyi paraya bağlıyorsunuz. Herşey para değil' buyurmuş. Bu hanımefendi çocukları koruma yükümlülüğünün devlette olduğunu görmezden gelmekte. Yoksulluk bir yaşam hakkı ihlali değil mi? Artık AKP'nin derin yoksullukla yüzleşme zamanı çoktan geldi...Özürleri kabahatlerinden büyük; ''Aile bakanlığı görevlileri 18 kez eve gitmişler.'' İyi de ne yapmışlar? O çocukları o evde nasıl bırakmışlar? Koruma altına almaları hiç mi akıllarına gelmemiş? Ailenin çocukları vermek istememesi yeterli bir gerekçe midir? Çocukların yaşadığı barakadaki riskler ortada değil mi? Baba cezaevinde, peki anneye düzgün bir iş bulunamaz mıydı? Çocuklara kreş desteği de mi verilemezdi?

Yetkililer sus-pus. Konuşan hanımefendi şaka gibi ; '' CHP Kadın kolları ne yapmış ? '' diye soruyor.

Biz de kendilerine soralım çocukları korumak için devlet olarak ne yaptınız?

90'lı yılların ünlü bir Reha Muhtar repliği vardı; Haber bülteninin başında ''Nerde bu devlet, nerde bu millet ? '' diye sorulurdu.

Bakın bugün neredeyiz; Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın verilerine göre 0-17 yaş grubunda 7 Milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşamakta .Bunların 2 milyonu ise derin yoksullukta yaşam savaşı vermekte. Çocuk yoksullukları yalnızca maddi yoksullukla sınırlı değil. Yoksul çocuklar temel sağlık, eğitim, güvenlik hizmetlerine de erişememekte.

Bütçede her çocuk için ayrılan para ne kadar biliyor musunuz? Günde yalnızca 5 lira.

Bir iktidar ki, sermaye sınıfının borçlarını silerken çocukları açlığa, yoksulluğa ve ölüme mahkum etmekte.

Aziz Nesin günümüzde yaşasaydı ''Şimdiki Ç:ocuklar Harika '' kitabının adını bu kez ''Şimdiki Çocuklar kimsesiz, yoksul, perişan olarak koyardı herhalde...