Gezegenimizde, doğal kaynaklar her geçen gün hızla tükenmektedir. Artan nüfus ve buna bağlı olarak artan enerji ihtiyacı ve su tüketimi, karbon emisyonlarının artması, yanlış ve bilinçsiz kullanımlar, doğal kaynaklarımızın tüketilmesinde en önemli rolü oynamaktadır.

İnsan varlığının ve çevrenin korunabilmesi amacıyla doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, günümüzün en önemli konularından biri haline gelmiştir. Bu amaçla özellikle gelişmiş toplumlarda, doğal çevrenin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması, enerji verimliliği için bir çok çalışma ve araştırma yürütülmektedir. Toplumsal boyutta her ne kadar çalışmalar yürütülse bile, herbirimizin birey olarak yapabileceği de bir çok katkı bulunmaktadır. İşe okulumuzdan, iş yerimizden, evimizden en önemlisi ailemizden bu çalışmalara katkı sağlayarak bir an önce başlayabiliriz. Özellikle de geleceğimiz olan çocukları yetiştiren biz kadınlar!!! Cehaletin tek korkusu olan kadınlar! Kadın annedir; Kadın öğrenirse, çocuklarına da öğretir!

Çocuklar annelerini pek çok konuda olduğu gibi, çevre bilinci konusunda da model alır ve onun davranışlarını gözlemleyerek, doğayı sevmeyi ve onu korumayı öğrenirler. Reklamda olduğu gibi; "Şimdi annem olsa ne yapardı?" diyor ve çiçeği sulayıp onu solmaktan kurtarıyor çocuk! Yani "Babam olsaydı ne yapardı?" demiyor! Eğer annesi çiçeği sulamayıp kurutsa, ağacı dikmeyip kesse; kızartma yağlarını ayrı toplamayıp lavaboya dökse ondan bunu gören çocukları da aynı şeyi yapacak! Halbuki kağıdı, kartonu, atık pilleri, kızartma yağlarını ayrıştırıp geri kazanıma gönderen annenin evladı da çok büyük olasılıkla ondan gördüğü bu öğretiyi geliştirerek devam ettirecektir!Annesi doğayla ilgilendiğinde ve ona gereken özeni gösterdiğinde, çocuklar da doğayı sevip korumaya başlayarak, sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Anne çocuk için en birinci öğretmeni, rol modelidir! Psikologlar; "Bebeklik döneminde annenin baktığı çocuk bütün gününü anne ile geçiriyorsa ses tonundan, mimiklere, hareketlere dek anneyi taklit eder" diyerek bu tezi desteklemektedir!

Doğa sevgisi ve çevre bilincinin, çocuklara sadece anlatarak veya kitaplardan okutarak, ezberleterek, sınava tabi tutarak kazandırılmasının imkanı yoktur. Çocukların eğitimi ailede başlar, okulda devam eder! Çocuk ailenin yansımasıdır! Eğer bizler gereksiz yanan ampulleri söndürmüyorsak, işimiz bittikten sonra muslukları kapatmıyorsak, kağıtları çöpe atıp geri kazanmıyorsak, doğanın korunmasını ve sürdürülebilirliğini sağlamayı çocuğumuzdan nasıl bekleyebiliriz ki?

Unutmamamız gerekir ki; bugünün çocukları yarının mühendisi, öğretmeni, mimarı, aşçısı, işçisi ve doktoru olacaktır. Onları doğa ve çevre konusunda ne kadar bilinçli yetiştirirsek, doğanın parçası olan biz insanlar kendi kendimize zarar vermeden geleceğimizi kurtarmayı sağlamış oluruz.

Toprakla buluşmayan eller, çiçeği koklamayan kişiler, doğanın ne anlam ifade ettiğini bilemezler. Bu sebeple aile olarak çocuğumuza kazandıracağımız çevre bilinciyle, doğayla buluşup bu kıymetli hazinenin farkına vararak yaşamasını sağlamalıyız.

Burada biz kadınlara büyük bir görev düşüyor. Çırak ustasının yolunda yürür, öğrenci öğretmeninin, memur amirinin, çocuk ise annesinin himayesi altında kanatlanır.

Hayatımızın hiçbir anında aklımızdan çıkarmamalıyız ki "Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitirsiniz, bir kadını eğitirseniz bir kuşağı eğitirsiniz." (Brigham Young)

Çevre sorunlarından en çok etkilenenler arasında bulunan kadınlar; yaşam standartlarını düşürmeden tüketim alışkanlıkları ve davranışlarını çevre lehine değiştirerek, doğayı kirletmeyen ve yenilenebilen ürünler seçerek, enerji kaynaklarını bilinçli kullanarak, evsel atıkları azaltarak ve verimli hale getirerek, çocuklarını çevre konusunda bilinçlendirerek çevre korunmasına katkıda bulunabilirler.

"Kadınlarımız hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli ve daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar." M. Kemal ATATÜRK!

Bu vesileyle Dünya Emekçi Kadınları bir kez daha saygıyla anıyorum!