Kentleşme hızla artarken buna ters orantılı olarak insanların kendisinden başka canlılara tahammülü de nedense azalıyor. Aslında bizim ülkede çoğu insanın kendi düşüncesinde olmayan insana bile tahammülü yok ya, neyse.
Sitelerin açık alanlarında sokak hayvanlarının barınmasıyla ilgili yaşanan sıkıntıları sık sık bu sayfadan takip ediyorsunuz. Mavişehir Park Yaşam'da "peyzaja uymadığı için çuvalla meçhule atılan kediler", Narlıdere Arıkent sitesindeki sokak köpeklerinin zehirlenmesi, kimi sitelerde bazı vatandaşların belediyeye özetle "toplayın şu sokak hayvanlarını" içerikli dilekçeler yazması, sitede hayvan besleyen insanların hayvan sevmeyenlerce tehdit edilmesi... Örnekler saymakla bitmiyor. Sadece İzmir'de değil tüm Türkiye'de yaşanıyor bu durum.
Peki soruyorum; Hayvanlar nereye gitsin?

* * *


Yaşadığımız kentleri bir avuç toprak, bir tek ağaç bırakmamaya yemin etmişçesine betonlaştıran biziz, hayvanları evcilleştiren biziz, onlara avlanacak doğa bırakmayan biziz, satın alıp sokağa atan biziz, kısırlaştırmayan ve nüfuslarının kontrolsüz çoğalmasına neden olan biziz...
Sitelerimizin açık alanlarında, apartmanlarımızın bahçesinde istemeyen de biziz.
Hatta bir adım öteye gidelim. Bir arkadaşımın yaşadığı apartmanda, yönetim, evinde köpek besleyen apartman sakinine "ya köpeğini atarsın, ya da köpeğinle birlikte taşınırsın" diyecek kadar ileri gitmiş. Yani sadece sokak hayvanlarını çevremizde istememekle kalmıyoruz, kendi evinde hayvan besleyen insanlara bile bulaşıyoruz! Pes doğrusu.

* * *


Son bir örnek de Facebook'tan gelsin. Facebook'ta Ayten Nur Papila isimli veterinerlik öğrencisi kullanıcı yaşadığı apartmanın girişine asılan duyuruyu ve kendisinin aynı yere yapıştırdığı cevabı fotoğraflarla paylaşmış. Apartman girişine yönetim tarafından; "Apartman kapısının kapatılmasına ve kedilerin içeri girmemesine dikkat edilmesi rica olunur. Kediler binayı pisletmektedir" şeklinde uyarı yazısı asılmış. Apartman sakini Papila'nın cevabı hayli uzunca ama ben sizlere kısaca özetleyeyim:
"Köpekler evi ve sürüyü korusun diye 15 bin yıl, kediler ise haşerat ve fareleri yakalasın diye 5 bin yıl önce insan tarafından evcilleştirilmiştir. Bu nedenle bu iki hayvan türünün artık kendi yemeğini bulması ve zor hava şartlarından korunması mümkün değildir. Bu, artık insanlığın görevidir. Bir kedi veya köpeğin binlerce yıl sonra tekrar ormana dönüp vahşi doğa koşullarında yaşamayı başarması beklenemez. Zaten insanoğlu ne orman, ne de avlanacak hayvan bırakmıştır. Kediler yeterince (günde 75 gr mama) beslenemezlerse ve vücutlarını sıcak tutamazlarsa ölürler. İnsanoğlunun sebep olduklarını düzeltmek her insanın borcudur. Lütfen biraz daha hassas olalım.”