Yıl 1946. Amerikan zırhlısı Missouri İstanbul'da. İki yıl evvel ölen Büyükelçi Münir Ertegün'ün cenazesini İstanbul'a getiriyor. Asıl amaç Sovyet Rusya'nın yayılmacı emellerine gözdağı vermek.
Türkiye'nin, eski dostları Almanya ve Sovyet Rusya'dan uzaklaştığı, Amerika eksenine girdiği yıllar.
Missouri olağanüstü sevgi gösterileriyle karşılanıyor. Tekel, Missouri sigaraları çıkarıyor, Missouri pulları basılıyor. Beyoğlu genel evlerine beyaz badana yapılıyor.
Bir de ne yapılıyor biliyor musunuz? Dolmabahçe Sarayı'nın yanındaki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii'nin minareleri arasına "Welcome" mafyası asılıyor.
Muhteşem (!) Türk-Amerikan ilişkileri böyle başlıyor, Marshall Yardımı, Truman Doktrini, İkili anlaşmalar, Amerikan üslerinin açılmasıyla devam ediyor.
1969'da bu kez 6. Filo Türkiye'yi ziyaret ediyor. Ancak bu gemiciler Missouri'dekiler kadar şanslı değil. Önce İzmir'de protesto ediliyorlar. 1946'da İstanbul'da Amerikalı askerleri çiçeklerle karşılayan genelev çalışanlarının aksine, İzmir genelevi çalışanları, kapılarını bu askerlere kapatıyorlar.
İstanbul'da da sert protestolarla karşılaşıyor Amerikalı askerler. Deniz Gezmiş önderliğinde devrimci gençler, bir grup Amerikalı askeri Dolmabahçe'de denize döküyor.
Ancak 6. Filo ziyaretinde de, Missouri'ye benzer bir olay yaşanıyor. Bir grup Amerikancı yobaz, Dolmabahçe'de filoya ait bir gemiyi 'Kıble' yaparak namaza duruyor.
Türk-Amerikan ilişkileri o yıllardan sonra asla rayına oturmuyor. Başkan Johnson'un küstah mektubu, İnonu'nun cevabı, Kıbrıs Harekatı sonrası Kongre'nin uyguladığı silah ambargosu, Afyon ekimiyle ilgili Ecevit'in çıkışı, 1 Mart Tezkeresi'nin reddi, askerlerimizin başına çuval geçirilmesi, FETÖ lideri hainin Amerika'da koruma altına alınması ve nihayet Amerika'nın Suriye'de terör örgütlerine silah yardımı, bu ilişkilerin kilometre taşlarını oluşturuyor.
Ancak gelinen son nokta diğerlerinden çok farklı. Bu kez uygulanan ambargo Türk halkına yönelik. Konuyu basit bir vize yasağı diyerek geçiştirmek mümkün değil. Yasak, ticaretten turizme, sağlıktan eğitime, kültürden sanata ve spora karşı çok geniş bir alanı kapsıyor.
NATO müttefiki bir ülkenin Libya, Suriye, Somali, İran ve Kuzey Kore ile aynı kefeye konulması da işin cabası.
Elbette konsolosluk çalışanlarının bilgi verilmeden,delilleri ortaya konulmadan, tutuksuz yargılanmaları yoluna gidilmeden, avukatlarıyla görüşmelerinin engellenerek tutuklanmalarının hukuk devletlerinde izahı yok. Ancak vize yasağı kararının Türkiye'nin Suriye'de İran ve Rusya ile giriştiği ortak harekattan hemen sonra ve Rusya'dan alınacak S-400 füzelerinin gündemde olduğu şu günlerde alınması oldukça manidar.
Şimdi uzun soluklu, çok yönlü, dengeli ve akılcı bir politika uygulama zamanı. Ancak bu iktidarda bu feraset var mı?
Yalaka gazete 20 gün önce vıcık-vıcık yağ kokan başlığında "Hiç olmadığı kadar yakınız" manşetini atmıştı.
Ama bunlar utanmaz, tükürdüklerini yalamakta pek mahirdirler.