Emrah BAKIR/Son yıllarda dijital bağımlılık konusu, özellikle gençler arasında giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Gençlerin dijital dünyada geçirdikleri sürenin artması, fiziksel sağlık açısından da endişe verici sonuçlara yol açıyor. Ekran karşısında uzun vakit geçirmek obezite riskini artırabiliyor. Hareketsiz bir yaşam tarzı ise kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabiliyor. Dijital bağımlılığın gençler arasında yarattığı sorunları ve çözüm önerilerini, konusunda uzman kişiler başta olmak üzere, dijital olarak bağımlı olan çocukların ebeveynleri, aile üyeleri ve gençlerle konuştuk.
Prof. Dr. Ali Murat Kırık
FARKLI BAKIŞ AÇILARI
Prof. Dr. Ali Murat Kırık, günümüzde giderek daha fazla endişe yaratan dijital bağımlılığın, farklı teorik çerçevelerden ele alınarak daha iyi anlaşılabileceğini belirterek şu bilgileri verdi; “Psikolojik yaklaşımlar, davranışsal ve bilişsel perspektifler sunarak dijital araçlara aşırı bağlılığın, kontrolsüz bir bağımlılık biçimi olarak değerlendirilmesine odaklanır. Sosyolojik açıdan bakıldığında, teknoloji bağımlılığı ve kapitalizm etkisi altında, dijital platformların toplumsal ve bireysel yaşama entegrasyonu incelenir. Eleştirel yaklaşımlar ise dijital kapitalizm ve gözetim mekanizmalarının, kullanıcıların bağımlılığını ve kontrolünü artırdığına vurgu yapar. Dijital kapitalizm kavramı, dijital platformların ve araçların, kullanıcıların dikkatini ve verilerini sömürerek kâr elde etmesine odaklanırken, gözetim ve kontrol kavramı, dijital araçların kullanıcıları izleme ve kontrol etme kapasitesinin, dijital bağımlılık ve özgürlük üzerinde bir tehdit oluşturabileceğini belirtir.”
OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI
Kırık, “Dijital araçlar; gençlerin dünya ile iletişim kurmasını kolaylaştırarak fikirlerini ve deneyimlerini paylaşmalarına, sosyalleşmelerine ve farklı bakış açılarıyla tanışmalarına olanak sağlar. Bu durum, sosyal becerilerini geliştirmeye, yalnızlık duygularını azaltmaya, özgüven ve kimlik geliştirmelerine de yardımcı olabilir. Olumsuz etkilerine baktığımızda, dijital platformlarda paylaşılan kişisel bilgiler, siber zorbalık, mahremiyet ihlalleri ve kimlik hırsızlığı gibi risklere maruz kalabilir, bu da mahremiyet algısını ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca dijital araçlara aşırı bağlılık, uyku problemleri, dikkat dağınıklığı, anksiyete, depresyon, gerçek hayattan kopma, zaman algısında bozulma, yüz yüze iletişim eksikliği, empati kurma zorluğu, sosyal becerilerde zayıflık, bağımlılık ve zaman yönetimi problemleri gibi fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına yol açabilir” açıklamasını yaptı.
BİLİNÇLİ KULLANIM ÇOK ÖNEMLİ
Olumlu ve olumsuz yönleri nedeniyle dijital araçları dengeli ve bilinçli bir şekilde kullanmanın önemine işaret eden Kırık, sözlerini şöyle sürdürdü; “Gençlerin dijital dünyada güvende kalmasına yardımcı olmak için, ailelerin ve eğitimcilerin rolü kritiktir. Onlar, gençlere dijital okuryazarlık ve bilinçli internet kullanımı konusunda rehberlik etmeli ve güvenli internet kullanımı için temel kuralları öğretmelidir. Ayrıca, gençler eleştirel düşünme becerileriyle donatılmalı ve çevrimiçi ortamda karşılaştıkları bilgilere eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmaya teşvik edilmelidir. Aileler, eğitimciler ve gençler, dijital bağımlılığın riskleri konusunda farkındalık oluşturmalı ve bu sorunun önlenmesi için birlikte çalışmalıdır.”
SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
Doç. Dr. Veysi Çeri, dijital bağımlılığın; obezite, göz yorgunluğu, kaygı ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabileceğini ifade etti. Çeri, “Bu kavram, akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar gibi dijital cihazların fiziksel, zihinsel ve sosyal sağlık da dahil olmak üzere günlük yaşamı olumsuz etkileyecek derecede aşırı ve denetim kaybına yol açacak düzeydeki kullanımı anlamına geliyor. Fiziksel olarak dijital bağımlılık, obezite, kalp hastalığı ve diğer sağlık sorunları riskini arttıran hareketsiz bir yaşam tarzına yol açabilir. Ayrıca uzun ekran başında kalma süresi nedeniyle göz yorgunluğuna, baş ağrısına ve duruş bozukluklarına da neden olabilir. Psikolojik olarak kaygı, depresyon ve uyku bozukluklarına yol açabilir. Sosyal açıdan dijital bağımlılık izolasyona ve yüz yüze etkileşimin azalmasına yol açarak ilişkileri ve sosyal beceri gelişimini etkileyebilir’’ dedi.
FOMO: KAÇIRMA KORKUSU
Akıllı telefonlara kolay erişebilmenin dijital bağımlılığın artmasına katkıda bulunduğunu ifade eden Çeri, şunları söyledi; “Yeni yapılan bir araştırmada, 10 yaşındaki çocukların %65'inin akıllı telefon sahibi olduğu ve bu durumun önceki yıllara göre önemli bir artışa işaret ettiği saptandı. Bu da ortalama bir lise öğrencisinin günde altı saatten fazla internette vakit geçirmesine yol açtı ki bu da uyanık olunan sürenin neredeyse yarısı anlamına geliyor. Son olarak, bireylerin başkalarının yaşayabileceği ödüllendirici deneyimleri kaçırma konusunda endişe veya endişe yaşadığı psikolojik bir fenomen olan ‘kaçırma korkusu’ (FOMO), dijital bağımlılığın temel itici gücüdür. Bu korku, dijital platformlarda mevcut olan sürekli bilgi ve güncelleme akışıyla körükleniyor ve bireylerin bağlantıyı kesmesini zorlaştırıyor.’’
ÖNLEME STRATEJİERİ
Sınırları Belirleyin: Ekran başında geçirilen süre ile diğer etkinlikler arasında bir denge sağlayarak dijital cihaz kullanımına makul sınırlar koyun.
Fiziksel Aktiviteyi Teşvik Edin: Açık hava oyunları, ekran süresini azaltmakla kalmıyor, fiziksel sağlığı ve sosyal etkileşimi de destekliyor.
Sağlıklı Davranışlara Model Olun: Çocuklar etrafındaki yetişkinleri örnek aldığı için önce ebeveynler telefon ve tablet süresini azaltmalı.
Açık ve Stresten Uzak İletişim: Çocuklarla aşırı dijital kullanımın risklerini tartışın. Onları çevrimiçi etkinlikleri hakkında açıkça iletişim kurmaya teşvik edin.
Dijital Güvenlik Konusunda Eğitim Verin: Çocuklara, kişisel bilgilerin paylaşılmasının tehlikeleri ve gizlilik ayarlarının önemi de dahil olmak üzere çevrimiçi güvenliği öğretin.
Gerçek Hayattaki Sosyal Etkileşimi Teşvik Edin: Çocukları yüz yüze sosyal etkileşimlere ve grup etkinliklerine katılmaya teşvik edin.
Teknolojiden Arındırılmış Bölgeler Oluşturun: Yemek odası veya yatak odaları gibi belirli alanları teknolojiden arındırılmış alanlar olarak oluşturun.
Sağlıklı Uyku Alışkanlıklarını Destekleyin: Düzenli bir uyku programını teşvik edin ve yatmadan hemen önce dijital kullanımı engelleyin.
Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin, Gecikmeyin: Bir çocuk, cihaz elinden alındığında yoksunluk belirtileri gibi dijital bağımlılık belirtileri gösteriyorsa, bir ruh sağlığı uzmanından yardım almayı düşünün.
YEMEKTE BİLE BIRAKILMIYOR
Anne Sevim Bilgili, “Çocuğum sürekli telefonla meşgul. Telefonu kapatıyorum, hemen televizyonu açıyor; televizyonu kapattığımızda ise tablet elinde. Hem sağlığını hem de okulunu olumsuz etkiliyor. Tablet ya da telefonunu almak istediğimde hemen bağırıyor, sert tepkiler veriyor. Yemekte bile telefon elinden düşmüyor. Yemek yediğini bile fark etmiyor. Sürekli tüketim içinde" diyerek çaresizliğini ifade etti.
PSİKOLOJİLERİ BOZULUYOR
Kardeşinin telefon ve bilgisayarda geçirdiği sürelerden sonra panik atak geçirdiğini ve ruhsal sorunlar yaşadığını belirten Özcan Çelik, şunları söyledi; “Biri üniversite, diğeri lisede okuyan iki kardeşim de dijital bağımlılık yaşıyor. Başlangıçta internet kafelerde oyun oynayarak zaman geçiriyorlardı. Zamanla bu ziyaretlerin süresi arttı. Telefon veya diğer cihazlarını aldığımızda strese girip sert tepkiler veriyorlar. Üniversiteli kardeşim zamanla psikolojik ve ruhsal sorunlar yaşamaya başladı. Sanal dünyaya bağımlılığından dolayı yoğun bir stres oluştu ve şu sıralar panik ataklar yaşıyor.”
FARKINDA AMA VAZGEÇEMİYOR
Günün büyük bir bölümünü sanal oyunlar oynayarak geçiren ve bağımlılığının farkında olduğunu kaydeden Ekrem Bakan, “Günde 7-8 saatimi mobil oyunlar oynayarak internette geçiriyorum. Bu süre, derslerime ve okula zaman ayırmamı engelliyor. Aslında bağımlılığımın farkındayım, ancak onu bırakamıyorum, kendime hakim olamıyorum. Başlangıçta bir günle başladı ama şimdi kontrol edemiyorum. Bu durum derslerimi ve uyku düzenimi olumsuz etkiledi’’ diye konuştu.