Klasik bir pazar günü yaşamaya çalışıyordum. Güneşi batırana kadar dışarıda çay, kahve, sohbet eşliğinde İzmir'in güzel havasını tadını çıkarttım ardından evde çamaşırdır, banyodur derken günü tamamlıyacaktım. Ancak Milletvekilli Aday listelerinin YSK'ya teslim edildiğini görünce attım çamaşır selesini bir kenara. 


     Bir umutla açtım İzmir'in listelerini ama bir de baktım ki bizim listeler yine sosyete pazarına dönmüş. Maşallah listelerin yarısı ihraç malı. Kalite mi, çakma mı?  bilmiyorum ama pazarda bıraksan, kendi başına yolunu bulamazlar. Hele hele İzmir'in en çok oy olan partisi CHP,  her seçimde biraz daha kendini aşıyor. Listede İzmirli bulmak için Ankara'ya gitmek gerekiyor desem en çok CHP'liler hak verir bana.


    Genel Başkan kontenjanları ayrı, Genel Merkez kontenjanları ayrı. Tam İzmirlilere sıra gelecek derken Demokratik Parti kontenjanları başlıyor. Onların da İzmirle alakası yok.  Bu arada İzmirli derken doğma büyüme İzmirli aramıyorum. Bu şehrin problemlerini bilsin, sokağının, siyasetinin, kültürünün tozunu yutsun istiyorum sadece. Mesela liste dışı kalan Atila Sertel, Tacettin Bayır, Bedri Serter, Kani Beko, Özcan Purçu ve Kamil Okyay Sındır gibi Mesela aday adayı olan ve İzmir'le ilgili projeler üreten, uygulayan bu şehrin değerli insanları gibi.


   Ama olmuyor CHP'nin İzmir'de kimi koysam seçilir mantığı değişmiyor çünkü biz değiştirmiyoruz. 


AKP'de protokol listesi yapmış gibi


    Peki CHP'de durum bu. İzmir'deki 2. parti olan hükümet partisi AK Parti ne yapmış? Onlarda da değişen bir şey yok. Bir Bakan, bir Vali Yardımcısı, bir Belediye Başkanı koymuşlar listelere ama İzmir'le alakaları yok. . Protokolde yerleri hazır ancak  İzmir'e ne faydaları olur? Hiç.


   Listelere tekrar giren Alpay Özalan'ın, Ceyda Bölünmez Çankırı'nın ne faydası oldu ki?  Yok muydu İzmililerin bildiği tanıdığı, kendilerini temsil etmesini istedikleri aday adayları? Tabi ki var; Ben biliyorum, sen biliyorsun ama Genel Merkez bir türlü bilmiyor.


TİP modaya çabuk ayak uydurmuş


   Bu yukarıda yazdıklarım aslında her seçimde söylediğimiz şeyler. İster havuz liste deyin, ister kartel liste deyin, ister rant listeleri  deyin. Sonuçta kim ne söylerse söylesin bu listelerin mantığı değişmiyor.


   Ama TİP'e gerçekten şaşırdım. Bu kadar sistem eleştirlerinin ardından İzmir'de tek bölgede gireceği listenin başında İrfan Değirmenci var. "Efendim İrfan Değirmenci iyi değil mi? Vizyon sahibi, popüler ,entelektüel biri nesini beğenmiyorsun?"

demeyin. İsterim ki Meclis'te 100 tane İrfan Değirmenci olsun. Ama bu "Seni İzmir'e yazalım her türlü seçilirsin" düşüncesi beni artık rahatsız rahatsız etmeye başladı .


    Yok muydu İzmir'de kurulduğu günden bu yana TİP için canını dişine takan İzmir'i karış karış didikleyen emekçiler, öğrenciler, emekliler?.. Sırf popüler olduğu için Ankara'dan birini İzmir'e yazmak sizin de parti politikalarınızla uyuşuyorsa siz de sosyete pazarına hoşgeldiniz. Tezgahın üstüne çıkın ve bağırmaya başlayın "İhraç fazlası bunlarr!"