Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevlerinden alınan, aynı zamanda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu, lisans diplomasının iptal edilmesine ilişkin açtığı davada yürütmeyi durdurma talebinin reddine itiraz etti.

HaberTürk’te yer alan bilgilere göre, avukatları tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, kararın asıl heyet yerine nöbetçi hakim ve üyeler tarafından verilmesine dikkat çekildi. Bu durumun hak arama özgürlüğünü zedelediği vurgulandı.

Erdoğan’dan Çerçioğlu sinyali: Yarın sürpriz katılımlar var
Erdoğan’dan Çerçioğlu sinyali: Yarın sürpriz katılımlar var
İçeriği Görüntüle

“Hiçbir gerekçe yok, sadece yasa tekrarı”


İmamoğlu’nun itiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:


“Davayı görmekle yetkili ve görevli olan mahkemenin asıl heyeti tarafından yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanması gerekirken, her nedense önce heyetin değiştirilmesi, yeni heyet atanması ve bunun da üzerine ‘nöbetçi başkan ve nöbetçi üyeler’ görevlendirilmek suretiyle yürütmenin durdurulması istemimizin hiçbir gerekçe içermeyen, yasa hükmünün tekrarından ibaret bir cümle ile reddedilmesi hukuka açıkça aykırıdır. Bu durum, doğal hakim ilkesini ve müvekkilimizin hak arama özgürlüğü ile gerekçeli karar hakkını ihlal etmektedir.”

Avukatlar, karara karşı üst mahkemeye itiraz sürecini başlattı.

18 Mart’ta iptal edilmişti

İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi diploması “yokluk” ve “açık hata” gerekçesiyle 18 Mart 2025’te üniversite yönetimi tarafından iptal edilmişti. 6 Mayıs 2025’te İmamoğlu’nun avukatları, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne başvurarak karar için yürütmenin durdurulmasını talep etti.

Mahkeme, 13 Mayıs’ta İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere ilgili kamu kurumlarından belgeleri istedi. Ancak 20 Haziran’da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kararnamesiyle mahkeme heyeti değişti. Bir ay sonra yeni heyet göreve başlarken, adli tatil döneminde yapılan başvuru reddedildi.

25 Temmuz’da yürütmenin durdurulması talebini değerlendiren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, “2577 sayılı Kanun’da aranan telafisi güç zarar ve açık hukuka aykırılık şartlarının birlikte gerçekleşmediği” gerekçesiyle talebi reddetti.

Kaynak: Haber Merkezi