Nasıl da kararlı gitmiştik Londra'daki NATO toplantısına...
NATO ülkelerinin YPG'yi terör örgütü olarak görmemesi halinde, biz de örgütün Polonya ve Baltık ülkeleri savunma planına destek vermeyecektik.
Sonra ne mi oldu?
NATO bildirisinde YPG'nin nasıl tanımlandığı bile yer almadı.
Biz ise savunma planına tam destek vererek tıpış tıpış geri geldik.
Neyse ki Dışişleri Bakanımız içimizi ferahlattı;
''NATO'da Türkiye taviz verdi yorumları doğru değil. Yaptığımız bir jest, taviz değil.''
Yaa işte böyle.
Aslında NATO'ya yapılan jestlere alışık bir ulusuz.
En son (NATO'nun Libya'da ne işi var) dedikten üç gün sonra oraya NATO kapsamında asker göndermedik mi?
Biz 17 yıldır ne jestler gördük bu ülkede...
Oslo'da, Dolmabahçe'de, Habur'da PKK ya yapılanları siz taviz mi zannediyorsunuz?
Asla.
Onların hepsi birer jestti (!)
Ya yıllarca FETÖ ile kolkola yürümeler.
Ne istedilerse vermeler.
Devletin en önemli kurumlarını teslim etmeler.
Ergenekon'da, Balyoz'da savcılık görevlerini üstlenmeler...
Bunların hiçbiri taviz değil hepsi jestti.
Dedik ya 17 yıldır alıştık bu jestlere.
Hiçbiri bizi şaşırtmıyor.
Bizi şaşırtıcak jestler bekliyoruz bu iktidardan.
Örneğin FETÖ 'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmaya karar versinler.
FETÖ Borsası'nın üzerine gitsinler.
Ayrıca Davutoğlu Ahmet'e bir jest yapsınlar; Meclis'te mal varlıklarını araştırma komisyonu kurma önerisini kabul etsinler.
Çoğaltsınlar jestlerini; Suriyeliler'e bir jest yapsınlar; hepsini vatanlarına göndesinler.
Ya da asgari ücreti yoksulluk sınırının üzerinde belirlesinler, çiftçinin mazotundan alınan vergi ile zenginin yatından alınan verginin yerlerini değiştirsinler.
Hep birlikte şaşıralım; Tank fabrikasını Katar'a satmaktan vazgeçip, hediye uçağı iade etsinler...
Otoyol, köprü, hastanelere verilen ücret garantisini kaldırsınlar, yandaş müteahhitlere bu kez de böyle bir jest yapsınlar.
Devlet bankaları muhalif belediyelere kredi boykotundan vazgeçsin.
Belediye Meclislerinde muhalefetin başkanlarına destek verilsin.
Şaşırtsınlar bizi jestleriyle; polis şiddetinden vazgeçsinler.
Atamalarda liyakat ön plana geçsin.
Cumhurbaşkanı'nı eleştiren kişiyi yargılayan hakim (İfade özgürlüğüdür) dediği için sürülmesin.
Bu iktidarın göreve getirdiği kişilerden de jest bekleyelim.
Örneğin Diyanet İşleri Başkanı hiç değilse özel haftalarda Cuma hutbelerinde Ata'nın adını ansın.
TUİK Başkanı (Yeter artık sokağa çıkamıyor, vatandaşın yüzüne bakamıyorum, bundan böyle gerçek enflayon rakamlarını açıklayacağım) desin.
Jest dediğin böyle olur.
Tabii bunları çoğaltmak mümkün.
Ama en güzel jest halkımıza yapılır;
''Biz bu işi beceremedik. 17 yıldır ağzımıza-burnumuza bulaştırdık.
Ülkeyi perişan hale getirdik.''
diyerek çekip gitmek harika bir jest olur.