Seçim bitti ancak CHP’de ki çalkantılar bitmedi. Aslında Kılıçdaroğlu ilk defa bu kadar çok oya ulaştı ve ilk defa iktidara bu kadar yaklaştı ancak sonuçta kaybetti.

Sokaktaki insandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kadar herkes Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesini istiyor. Elbette sıradan bir futbol maçından sonra bile yada  kanlı savaşlardan ve tabii ki  her seçimden sonra kaybedenlerin gitmesi istenir, beklenir… Yeni bir Türkiye vaadiyle insanlardan oy isteyenlerin de çekilmesini bilmesi yeni bir başlangıca yol açması gerekir. Bütün bu eleştirlerin gölgesinde ilk defa grup toplantısında kürsüye çıkan CHP Lideri de değişim mesajları verdi hatta “Değişimin önünü sonuna kadar açacağım” dedi. Ama bir insanın söylediklerinden ziyade yaptıklarına bakmak lazım şimdi herkes “E madem değişim diyorsun niye gitmiyorsun?” sözleriyle Kılıçdaroğlu’na yüklenecek. Bu KIlıçdaroğlu’nun konuşmasından çıkarılabilecek en yüzeysel fikir olabilir çünkü “Ben gitmeyeceğim” demedi.

Ne dedi peki? “ Gemiyi limana sağlam bir şekilde yanaştıralım” dedi. Bu sözleriyle kurultaya kadar yeni bir kadroyla hem yerel seçimlere hazırlanacak hem kurultay sürecinin işlemesini sağlayacak. Ama Kılıçdaroğlu en önemli mesajı çalışma arkadaşlarına verdi: Kimse kişisel hesaplar içine girmesin dedi. Yani Özgür Özel gibi daha Kılıçdaroğlu gitmeden “Ben göreve hazırım” mesajları verenlerin kulağını çekti. Chp lideri aslında görevi kime devredeceğinin de ipuçlarını verdi. Konuşmasında özellikle gençlere vurgu yapan Kılıçdaroğlu bence ya genç bir isme ya da bir kadına görevi devretmek istiyor. Kesinlikle olması gereken ve şu an Türk siyasetinin en önemli eksiği de budur. Düşünsenize ana muhalefetin başında zıpkın gibi bir delikanlı veya azmini ve gücünü siyasete taşıyabilecek bir kadın olduğunu… O zaman kartlar yeniden dağıtılabilir ancak aynı siyaset kültürü içinde al gülüm ver gülüm olursa muhalefet muhalefette kalmaya devam eder.