Konak Belediyesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yürüttüğü etkinlikler serisini kapsamlı bir seminerle tamamladı. Medicana International İzmir Hastanesi iş birliğiyle düzenlenen kapanış programında, kentte yaşayan yüzlerce kadın meme kanseri hakkında bilinçlendirildi.
Etkinlikte Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Bulut ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onur Özener, hastalığın tanı, korunma ve tedavi süreçlerini ayrıntılı şekilde anlattı. Katılımcılar, hekimlerin sunumlarının ardından düzenlenen soru-cevap bölümünde merak ettiklerini doğrudan uzmanlara yöneltme fırsatı buldu.
“Erken evre teşhis artık çok daha mümkün”
Konuşmasında erken tanının hayat kurtardığını vurgulayan Doç. Dr. Gülcan Bulut, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirtti. “Vaka sayısı artsa da erken evre teşhis oranı da artıyor. Bu da farkındalık çalışmalarının ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor” diyen Bulut, dünyada her 8 kadından 1’inde, Türkiye’de ise her 6 kadından 1’inde meme kanseri görüldüğünü ifade etti.
Bulut, erken teşhisin hastalığın seyrini belirleyen en kritik aşama olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Kadınların yüzde 90’ı ele gelen kitle fark ettiklerinde hekime başvuruyor. Bu nedenle her kadının kendi meme dokusunu tanıması çok önemli. Kendi kendine muayene alışkanlığı, erken tanı için en güçlü adımdır. 20-40 yaş arasında 2-3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez doktor kontrolü ihmal edilmemelidir.”
“Sağlıklı yaşam, kanser riskini azaltıyor”
Doç. Dr. Gülcan Bulut, yalnızca tarama değil, yaşam biçiminin de kanser riskini büyük ölçüde etkilediğini belirterek, “Yaşam tarzınızı değiştirmek zorundasınız. En iyi koruyucu diyet Akdeniz tipi beslenme modelidir. Egzersiz, fiziksel aktivite, sigara ve alkolden uzak durmak, D vitamini seviyesini korumak çok önemli” dedi.
Bulut, meme kanseri tedavisinin evreye ve moleküler alt tipe göre belirlendiğini vurgulayarak, “Artık tıp, hastalığın her evresinde çok daha güçlü. Ancak erken farkındalık, hâlâ en etkili tedavi yöntemidir” ifadelerini kullandı.
“Her kadın kendi meme dokusunu tanımalı”
Seminerde söz alan Op. Dr. Onur Özener, meme kanseriyle mücadelede düzenli taramaların önemine dikkat çekti. “Eve giderken aklınızda kalması gereken tek kelime ‘tarama’ olmalı,” diyen Özener, kadınların bu sürece bilinçle yaklaşmaları gerektiğini ifade etti.
“Her kadının meme dokusu birbirinden farklıdır. Hatta bir kadının iki memesi bile birbirinin aynısı değildir,” diyen Özener, bu nedenle kendi kendine muayenenin hayati bir rol oynadığını vurguladı. “Kişi kendi dokusunu tanımalı, değişiklikleri fark ettiğinde çekinmeden doktora başvurmalıdır,” diye konuştu.
“Tarama, korkulacak değil; yaşatacak bir süreçtir”
Özener, meme kanserinin ilk belirtileri arasında ciltte çekilme, yaralar, dışarıdan görülen yumrular ve ele gelen sert kitlelerin bulunduğunu belirtti. “25 yaşını geçen kadınların, 1,5 yıldan uzun süre doktora görünmeden geçirmemesi gerekir. 40 yaş ve üzeri kadınlar için ise yılda bir kez mamografi taraması hayati önem taşıyor,” dedi.
Özener, taramaların ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek şu mesajı verdi:
“Yılda bir defa mamografi çektirmek korkulacak değil, yaşatacak bir süreçtir. 20’li yaşlarda da meme kanseri görülebiliyor, bu yüzden ‘ben gencim, bana olmaz’ düşüncesinden uzak durmalıyız.”
“Erken teşhis, bir hayatın kaderini değiştirir”
Seminerin sonunda kadınlar, meme sağlığıyla ilgili sorularını uzmanlara yöneltti; bazı katılımcılar kendi kanser ve iyileşme öykülerini paylaşarak salonda duygusal anlar yaşattı.
Etkinlik sonunda Konak Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Orçun Doryan, hekimlere teşekkür belgelerini takdim etti. Belediyeden yapılan açıklamada, Meme Kanseri Farkındalık Ayı boyunca düzenlenen seminerlerin kadın sağlığı bilincine büyük katkı sunduğu belirtildi.
