Türk demokrasi tarihinin en karanlık sayfalarından biridir 12 Mart Muhtırası. 1971'in 12 Mart'ında verilen muhtıra aslında darbenin ta kendisidir. Bir nüshası Meclis'e, bir nüshası da yayınlanmak üzere TRT'ye gönderilen muhtıra şu cümlelerle başlamaktaydı.
"Parlamento ve hükümet süregelen tutum ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve Anayasa'nın öngördüğü reformları tahakkuk ettirmemiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür."
Muhtırada, Anayasa reformlarını yapacak kuvvetli bir hükümet kurulması istedikten sonra su çarpıcı cümleye yer verilmekteydi;
"Bu husus süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde Türk Silahlı Kuvvetleri, kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır."
Beş general imzalı bu muhtardan sonra ne mi oldu? İlk icraat Başbakan Süleyman Demirel'den geldi. Şapkasını aldı ve gitti! Devamında ise Nihat Erim başkanlığında kurulan hükümet ve zifiri karanlık günler... Güvenlik güçlerince katledilen onlarca genç ve darağacında üç fidan!
Muhtıranın 47'nci yılında bu karanlık günleri anımsadıktan sonra, acı da olsa biraz gülümseyelim;
Darbenin etkileri elbette o yılların tek yayın organı olan TRT'de de kendisini göstermişti. Kurumun başına anlı-şanlı Tumgeneral Musa Öğün getirilmiş, Paşa da bütün üst düzey kadrolara askerleri atamıştı .Bunlardan biri de Albay Cevdet Karahan'dı.
Karahan Albay bir gün televizyonun fazla mesai çizelgesine baktıktan sonra ilgili müdüre hışımla sormuştu ;
-Bu nedir, nedir bu?
-Hangisi Albayım?"
-Yahu şu resim seçici...
Evet albayım resim seçici.
-Yahu nasıl oluyor da bu kişiye fazla mesai yazıyorsunuz? Devleti mi soyuyorsunuz? Bunun 18-23 saatleri arasında kurumda ne işi var?
-Albayım o saatler arasında yayındayız ve resim seçici de resim seçiyor. Yani arkadaşımız görevli...."
-Olmaz kardeşim! Resmini sabah seçsin! Bana kül yutturamazsınız!..
Anlaşılan Karahan Albay, resim seçiciliği, albümden resmi seçmek gibi algılıyordu! Resim seçicinin yayın sırasında kameralardaki çekimleri seçerek ekrana yansıttığını, yokluğu halinde de yayın yapılamayacağını bilmiyordu!...