Sıkıntının, gerilimin, kaygının, korkunun, kırımın, kıranın sokaklarında sürüklenip duruyoruz 2020 başından beri! Koronayla dünyamız daha da yıkıldı!

Önümüzü göremiyoruz. Haberler iç karartıcı. Ölümlerle sarsılıyoruz her gün.

Yılı yarıladık. Yazın zor aylarındandır Temmuz; sıcaktır, tuzdur, huysuzdur, terdir, isiliktir, bunaltıdır… Küşüm Çınlaması kitabımda da (Neziher Y. 2011) şöyle anmıştım Temmuz’u.

yaz beni tutar; bedenim isilik ve tuz!

kehribar bir akrep gibi temmuz,

kudurur gömleğimin yakasında;

terim mendilimde huysuz!

Temmuz, nice yazın, sanat, kültür insanının da yitiklik tarihine imzasını atan aydır. Sözcükleri hırpalar.

Hele ki 2 Temmuz 1993 tarihi; Sivas yangının yeniden anımsanması, acıların tazelenmesi, yinelenmesi bağlamında içimizi yakar kavurur.

Sanatın, yazının, ezginin nice emekçisinin yaşamdan koparılmasıdır .

27 yıl geçmiş olsa da hiç dinmeyen bir kederdir. Asım Bezirci, Muhlis Akarsu, Behçet Aysan, Asaf Koçak, Hasret Gültekin, Uğur Kaynar, Metin Altıok, Nesimi Çimen… Dahasıyla…

Büyük yara alanlar, hatta ölümden dönenler de oldu. Onlardan biri de öykü yazarı Lütfiye Aydın’dı. “Kül Tablet” adlı yapıtında bu olayı öylesine anlatır ki, şaşar kalırsınız: bellek yitiminden büyük savaşımla yeniden yaşama dönen Lütfiye Aydın’ı okuyunca kıyımın, aymazlığın, yobazlığın, yozluğun boyutunu daha bir farklı anlıyorsunuz.

Yangından kıl payı kurtulan şair dostum Hidayet Karakuş’tan da bu olayı her dinlediğimde, içim bir kez daha cız eder. Karakuş’un “Ateş Mektupları”ndaki şiirler günlük değerindedir, belgedir, kara yangının dizeleridir.

***

Sivas, Madımak, yangın, ateş… Her 2 Temmuz’un belleğimizdeki yerleşik acıları...

Ne ki Temmuz’da yitirdiğimiz başka değerlerimiz de var. Onları da analım diyorum.

Döneminde yayımladığı şiirleriyle dikkat çeken, acılara karşın, gizli üzgünlüklerden geçen; ama yaşamanın güzelliklerini de dizelerine yansıtan bir şairin, Muzaffer Tayyip Uslu’nun ölüm yıldönümüdür 3 Temmuz.

İkinci Yeni’nin üç şairiyle aşklar yaşamış, evlilikler yapmış bir öykü kadını Tomris Uyar da 4 Temmuz 2003’te 62 yaşında mendil sallamıştı bu dünyaya.

Aziz Baba, gülmecenin dünya çapındaki büyük ustası, Aziz Nesin Sivas yangınından son anda kurtulmuştu. Temmuz’un başka bir gününde 6 Temmuz 1995’te hüzünle veda etmişti sevdiklerine; ama sevmediklerine gülle gibi sözlerle…

Toplumcu gerçekçi yazına emek veren, 1940 Acılı Kuşağın şairlerinden, romancılarından Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993’te sessizce; ama içindeki kederle, yangınla yıldızlara karışmıştı.

Edebiyat tarihçisi, eleştirmen, denemeci, tarihçi bir usta Cevdet Kudret de Temmuz yitiklerimizden. Takvim yaprakları 10 Temmuz 1992’ye bağıtlanırken, “Küçük azınlığın keyifli yaşamına değil; büyük çoğunluğun sıkıntılı yaşayışına aday”lığını belgeleyerek bu dünya yaşamına noktayı koydu.

Şair, yazar, çevirmen, eleştirmen Bedrettin Cömert, Türkiye'nin siyasal kutuplaşma dönemindeki kıyımın kurbanı oldu 11 Temmuz 1978’de!

Kendine özgü çağrışımları, göndermeleri, sözcük oyunlarıyla İkinci Yeni şiirin rengi Ece Ayhan da Temmuz’u seçti ölmek için; 12 Temmuz 2002’yi…

Ünlü çevirmen Hasan Ali Ediz, tarihi konularda yazdığı fıkra, roman, öykü ve incelemeleriyle ünlü Reşat Ekrem Koçu; öykü ve roman yazarı Mehmet Seyda; roman, öykü, deneme yazarı, çevirmen Bilge Karasu da Temmuz ayının dünyamızdan kopardığı değerlerdir.

Temmuz yitiklerimizden toplumcu gerçekçi şiirin emekçisi Adnan Yücel’i, 1990’lı şiir deviniminde imzası olan Didem Madak’ı unutmak olası mı?