İzmir, Türkiye’de “Yerel Basının öncüsü” ve önderidir… Ve bugün de bu vasfını, “örnek olma” özelliğini “bütün zorluklara rağmen” kaybetmeden sürdürmektedir.

1946 yılında kurulan İzmir Gazeteciler Cemiyeti de 78 yıldır, İzmir Basınını temsil ve “basın özgürlüğüne reva görülenler başta, Türk basınının önüne çıkan, çıkarılan engellerin kaldırılması mücadelesine ağırlığı koymanın gereklerini yerine getirme görevini” sürdürmektedir.

30 Temmuz Salı gecesi, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Cemiyetimizin kuruluşunun 78’inci ve Cemiyetimizin yayın organı “9 Eylül” Gazetesi’nin 12’inci kuruluş yıldönümünü “coşku ile” kutladık.

Gecemizde, “Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Gazetecilik ve Teşvik Yarışması’nın ödülleri” de hak eden meslektaşlarımıza verildi.

Öncelikle, “69 yıldır bu mesleği yapan” bir gazeteci olarak, “böyle bir geceyi bize yaşatan” Cemiyetimiz Başkan, yönetici ve görevlilerine teşekkür eder, şükranlarımı sunarım.

Başkanımız Dilek Gappi, “İzmir basını aydınlanma ve demokrasi mücadelesinde öncüdür. Ağır sıkıntılara maruz kalsak da kimi zaman ağır bedeller ödesek de vazgeçmiyoruz. 78 yıldır dimdik ayaktaysak; emek verenler, bağımsızlık yolundan dönmeyenler sayesindedir. 78 yıldır ayaktaysak, Cemiyetimize başkanlık yapmış birbirinden değerli isimler, yönetim kurullarında görev alan değerlerimiz ve ‘Cemiyet’ deyince gözleri parlayan üyelerimiz sayesindedir” derken ne kadar haklı idi. 

Bugünleri anlatırken, “Gerçeği arayıp, doğruları yayınlamanın bedeli çok ağır” diyerek, tutuklu olan 24 gazeteciyi hatırlattı ve “Basın değil, demokrasi tutuklu” ifadesiyle, salonun tümünden alkış aldı.

“Özgür haberciliğin yıkılmaz kalesi olmaya devam edeceğiz” sözünü de veren Başkanımız “Bir ülkenin demokratik kalitesini basınının kalitesi ve gerçeğe saygı belirler” derken de çok haklıydı.

İşte “burada” durayım ve Başkanımızın “saygı” sözünün altını çizerek, o gecenin “olumsuz ‘tek’ görüntüsünün ne kadar acı verici” olduğunu anlatayım.

Gazetecilik yarışmasında büyük jürinin verdiği ödülü “hak eden” bazı meslektaşlarım, “bu kutsal gecemizde” sahneye “ancak pazara, kahveye gidilebilecek kıyafetler” ile çıktılar…

Ne yazık ki, “protokolde oturan” ve de “ödül kazananlara ödüllerini vereceklerini bilen” bazı ünvanlılar da, ki aralarında ilçe belediye başkanlarımız da vardı, “benzer kıyafetler ile” sahnede göründüler!..

Geceye, Cemiyete, mesleğe, salona gelen yüzlerce davetliye, alınan ve verilen ödüllere ve de “kendileriyle, etiketlerine saygı” neredeydi, acaba?..

Ve de bir sorum daha var; “Baş davetlilerden biri olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız” neredeydi?..

Açılış konuşmaları ve ödül töreninden sonra, Evrim Ateşler’in ekibi ile beraber verdiği “geceye layık” ve “İzmir Marşı” ile biten “Dünyanın Müzikal Renkleri” konserinin bitmesini istemedim. Salondaki alkışlar da çoğunluğun benim gibi düşündüğünü gösteriyordu.

Ödül töreninden sonra gidenler çok şey kaybettiler; hele ki protokol koltuklarını boş bırakanlar…

* Öcal ULUÇ'un Urla Pencere Gazetesi'ndeki yazısından alıntıdır...