Lozan’da Heyeti Murahhasa Reisi (Lozan Delege Heyeti Başkanı) , Hariciye Vekili (Dışişleri Bakanı) İsmet Paşa Hazretlerine, Millet ve hükümetin zatıâlilerine tevcih etmiş olduğu yeni vazifeyi muvaffakiyetle tamamladınız. Memlekete bir dizi faydalı hizmetlerden ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir muvaffakiyetle taçlandırdınız. Uzun mücadelelerden sonra vatanımızın barış ve bağımsızlığa kavuştuğu bugünde parlak hizmetiniz dolayısıyla zatıâlinizi, muhterem arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve mesainizde size yardım eden bütün delege heyeti üyelerini müteşekkirane tebrik ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi ve Başkumandan Gazi Mustafa Kemâl.”

***

Yukarıdaki telgrafı, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam adlı eserinin 3. cildi 135. sayfasından alıntıladım. Bu telgraf bizzat Gazi Mustafa Kemâl tarafından, Lozan görüşmelerinde göstermiş olduğu kati tutum ve kazandığı büyük başarı neticesinde İsmet İnönü’ye gönderilmiştir. Lozan görüşmeleri asla sıradan değildir; Türk ulusunun Anadolu’nun dört tarafında, canını dişine takarak, yediden yetmişe, eliyle, tırnağıyla, yabayla, dirgenle, süngüyle kazandığı Kurtuluş Savaşının ardından, bir kez de masa başında kazandığı bir zaferdir aslında Lozan… Ve Anadolu’da kazanılan Kurtuluş Zafer’inin de tacıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını belirlemiş ve özgürlüğünün en belirgin yazılı ve imzalı kanıtlarından olmuştur Lozan…

***

Elbet ki, bu büyük başarının baş mimarı; İkinci Adam, Milli Şef mahlalarıyla da anılan İsmet İnönü’den başkası değildir. Ve Kurtuluş Savaşında da, özellikle İnönü ve Sakarya Meydan Muhaberelerinde İsmet İnönü, inanılmaz komutanlık başarıları göstermiştir. Tarihi bir giriş yaptım bu yazıya ve konu elbet ki İnönü ismi ile devam edecek; 27 Kasım 1947 tarihinde İstanbul’da bir futbol stadı açılıyor. Adı İnönü Stadı! Ve öyle boş boş, kuru kuruya değil; bir açılış müsabakası ile; üstelik Beşiktaş takımı ile İsveç’li ekip AIK Solna ekibinin bir maçı ile açılıyor İnönü Stadı… Beşiktaş, İnönü Stadında oynadığı bu ilk karşılaşmayı 3-2 kaybetse de, uzun yıllar sonra Beşiktaş’ın efsane başkanı olarak anılacak olan Süleyman Seba, İnönü Stadı’nın ilk golünü atıyor.

***

Sonraları, bir süre (1952’den 1974’e kadar) siyaset sebep gösterilerek, dönemin iş bilmezleri tarafından Mithatpaşa Stadı adını alsa da stat, tekrar eski adına, İnönü Stadı adına kavuşuyor Beşiktaş’ın Dolmabahçe’deki mabedi… 2013 yılına kadar bir dizi değişiklik geçirse de İnönü Stadı, gerçek anlamda ve en köklü değişikliğini 2013 yılında yıkılmasıyla yaşadı. Yerine çok modern bir stat inşa edilse de, maalesef ismi artık İnönü değil! Ve reklam olmasın diye de yazmayacağım yeni adını…

***

Benzer şekilde Kocaeli ilimizdeki, Kocaelispor’un iç saha müsabakalarını yaptığı yılların İsmetpaşa Stadyumu da yıkılmış ve yeri millet bahçesi olarak hazırlanırken, Kocaelispor için ise başka bir arazi üzerinde, yine modern şartlarda bir stat yapılmıştı ve ancak, tahmin ettiğiniz üzere, yeni adı artık İsmetpaşa Stadı değil; sadece ve sadece Kocaeli Stadı! Benzer isim değişiklikleri son yirmi yılın iktidarında o kadar çok ki; devletimizin kurtarıcıları ve kurucuları olan Gazi Mustafa Kemâl Atatürk ve en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü’ye yapılan saygısızca ve fütursuzca sözleri, davranışları yakından biliyor ve hatırlıyoruz. ‘İki ayyaş’ yakıştırmasını, ölsem de unutamam! Gelelim İzmir’imizin yıkılan, bizler için kelimelere sığdırılmaz anıları ve tarihi değeri olan, efsane Alsancak stadına… 2014 yılında yıkımına başlanan ve yapımı bir süre yılan hikâyesine dönen, tarihi Alsancak stadı nihayet maç oynanabilir hale gelmiş gibi... Gerçi ben; resmi törenle açılışı yapılsa da, içerisindeki müsabakaların, sezonun ancak ikinci yarısı ile oynanabileceğini düşünüyorum. Ayrıca, değinmeden edemeyeceğim; stadın asıl yıkılış amacı, kesinlikle yerine AVM adı verilen çarşı-pazarın yapılmasıydı ki, İzmirli spor camiası anında kenetlenerek, tarihi Alsancak stadını, göstermiş oldukları direnç sayesinde kaybetmedi.

***

Peki, adı ne olacak? Açıkçası, “Alsancak” adını asla, ama asla kaybetmemeli bu tarihi stat! Bakınız, İzmirli usta şair-yazar Ünal Ersözlü, yıllar önce Alsancak denince neler yazmış; “Süveyda, insan kalbinin gizli sevgi noktası. Alsancak, şehrin kalbinin sevdasıdır...” ve eklemiş “Alsancak, koca tarih; aynasıdır dev şehir koridorlarının. Aynadan bakar. Şehre sorar: Söyle benden güzel semtin var mı?” Ben de soruyorum; var mı Alsancak’tan güzeli?

Dipnot; “İzmir bir prensestir, bazen bir sevgili veya eş, bazen kız kardeştir, bazen de küçük bir kız çocuğu.” Victor Hugo.