“Sebatsız sedef inci tutmaz-MEVLANA”
Dokuz yıl önceydi.
Edremit’te ,
Yayın Danışmanlığını üstlendiğim “Uğur Dündarla Halk Arenası” programımızın Şükrü Tunar Kültür Merkezi'nde konukları arasındaydı Sedef Kabaş...
(Diğer konuklar dönemin
CHPli milletvekilleri
Aykut Erdoğdu ve Özgür Ozel'di.)
Açıklamaları damga vurmuştu o programa. Kabaş, bir twitter mesajı sonrasında yaşadıklarını dile getirdiği “YARGILANIYORUM” başlıklı metiniyle, sosyal medyada büyük olay yaratmıştı.
“Türkiye’nin içinden geçtiği faşizan baskılarla dolu bu karanlık süreci çarpıcı biçimde" anlatıyordu metin.
Bir bölümünü alıntılıyorum;
"1 tweet attığım için 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorum…
Evime arama yapmaya gelen polisleri, avukatımla konuşmak için 5 dakika beklettiğim için 5 yıl 4 ay hapis istemi ile ikinci bir davada daha yargılanıyorum…
Yani bir tweet nedeniyle gıyabımda toplam 10 yıl 4 aya varan bir hapis istemi var…
Yani savcı bey, bir tweet için 3770 gün hapis yatmamı talep ediyor… Gelin şöyle bir bakalım, ben nasıl bir ülkede yargılanıyorum…
Eski Ulaştırma Bakanı’nın 'Sedef Kabaş’ın attığı Tweet’i görmedim ama sosyal medya küfür ve hakaret yeri değildir' diyerek sanki küfür ve hakaret etmişim gibi bir algı yaratmaya çalıştığı, öte yandan AK troller denilen bir grubun sabahtan akşama her kesimden insana hoyratça, rahatça ve fütursuzca hakaret ve küfür edebildiği bir ülkede yargılanıyorum… Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını, bayrağını, önderini alenen hiçe sayanların, bırakın polisi 5 dakika bekletmeyi, ülkenin Güneydoğusu’nda kendi polisini ve ordusunu oluşturanların görmezden gelindiği bir ülkede yargılanıyorum…
Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük ve en derin yolsuzluk dosyasının kapatılmasına karşı çıktığım için yargılanıyorum...
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet evrensel suçlardır…
Bu suçların işlendiği yönünde ciddi ve kuvvetli deliller, kayıtlar, ifadeler ve belgelerin olduğu bir soruşturmayı kapamak, elbette tarihe geçecek bir karardır dediğim için yargılanıyorum…
Hırsızların, rüşvet alıp-verenlerin, yalan söyleyenlerin ve gözümüzün içine baka baka kul hakkı yiyenlerin bırakın yargılanmayı, mahkemeye bile gitmediği ya da gönderilmediği bir ülkede yargılanıyorum…"
* * *
İki yıl önce de yine Uğur Dündar Usta’nın TELE1 TV'deki programında ifadeleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklandı Sedef Kabaş.
49 gün hapis yattı.
Yargılandı ve 2 yıl 4 ay hapis cezası aldı.
Ceza da ertelendi.
**
“Yandığın Ateş Yoluna Işık Olur”, dostumuz meslektaşımız Sedef Kabaş’ın son kitabının ismi.
Bu kez programda söylediklerinin ardından başına gelenleri, süreci, cezaevindeki hücrede yaşamını, duygularını anlatmış ayrıntılı...
Stefan Zweig’in “Satranç”taki sözünü anımsayarak;
"Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!..”
Kendi ifadesiyle de; “ÖZGÜRLÜK MANİFESTOSU” olmuş kitabı da!
**
Tanıtımı da şöyle kitabın ; “Hayat vazgeçmeyenleri ödüllendirir!
Özgürlük rüzgârlarının estiği Londra sokaklarından, İstanbul’daki bir cezaevi hücresine; uluslararası bir haber merkezinin renkli atmosferinden, mahkemelerin ağır ve kasvetli salonlarına; büyük aşklardan, koyu ihanetlere; dipsiz umutsuzluklardan, küllerinden yeniden doğuşlara şahitlik edeceğiniz bu kitap etkileyici bir dille kaleme alınmış akıcı, ironik ve birbirinden sürükleyici yaşanmış hikâyeler barındırıyor.
Sedef Kabaş’ın eşsiz anlatımı ve derin analizleri size ilham vermekle kalmayıp, hayatın inişli çıkışlı dansına ayak uydurmanıza yardımcı olacak.
Güçlüklerden nasıl güçlenerek çıkabileceğinize rehberlik edecek.
Aynı yaşamın içinde birbirinin zıddı olayların kazandırdığı engin tecrübenin ışığında farklı bakış açıları geliştirmenize olanak tanıyan bu eser sadece bir kitap değil, aynı zamanda hayatın zorluklarına karşı bir meydan okuyuş.
Bir kadın, bir anne, bir eğitmen, bir gazeteci, kimilerine göre artık bir ‘aktivist’, bazılarına göre
‘o bayan’(!),
pek çoğuna göre ise
‘cesur yürek’ ama en çok da aydınlık, özgür ve adil bir gelecek mümkün inancını taşıyan sizlerden birinin mücadelesini anlatan 'Yandığın Ateş Yoluna Işık Olur' her şeye rağmen vazgeçmeyenlerin özgürlük manifestosu...”
**
Mutlaka okunmalı…
Son Söz Yerine: “KADINLARIN GÜÇLÜK YAŞADIĞI DEĞİL,
GÜÇLÜ KADINLARIN YAŞADIĞI BİR ÜLKE OLMALIYIZ…”