Asbest riskinin ne kadar farkındayız?
Vildan Gündoğdu
Antik çağdan bu yana insanlığa faydası kadar zararı da olan asbest, benzersiz kimyasal ve fiziksel özellikleri sebebiyle inşaat, gemi, otomotiv, tekstil ve diğer sanayi alanlarında tercih edilen bir ürün olmuştur. 20. yüzyıl başlarından itibaren yaygın bir şekilde endüstride kullanılan asbestin üç binden fazla kullanım alanı vardır.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırmaktadır. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, “kesin kanserojen” tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, her yıl 90 000`den fazla insanın işyerinde asbest maruziyeti sonucu asbeste bağlı Akciğer Kanseri, Mezotelyoma ve Asbestoz`dan öleceği tahmin edilmektedir. Asbestoz, ilk olarak tersane işlerinde çalışanlarda tespit edilen, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır. Mezotelyoma ise asbestin yol açtığı en önemli hastalık olup, akciğer zarı ve karın zarı kanseri anlamına gelmektedir. Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2'sinde saptanan mezotelyoma, ülkemizde yılda en az 500 kişide görülmektedir.
Çalışanların asbest söküm, yıkım, tamir, bakım, uzaklaştırma çalışmalarında asbest tozuna maruziyetlerinin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması, sınır değerlerin ve diğer özel önlemlerin belirlenmesi amacı ile ülkemizde 25.01.2013 tarih ve 28539 sayılı Resmi Gazete’de ‘Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’ yayımlanmıştır.
Ülkemizde 2010 yılında asbest üretimi ve kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Ancak bu tarihe kadar üretilen ve kullanılan asbest halen hayatımızın her alanında yer almaktadır. Belli dönemlerde yıllık asbest ithalatı 30.000 tona kadar çıkmış ve az miktarda da olsa yerli üretim de yapılmıştır. 2004 yılında % 90’ ı Rusya’dan olmak üzere 11.129 ton asbest ithal edildiği kayıtlara girmiştir. 2008 yılından itibaren asbest kullanımı kontrol altına alınmış, Aralık 2010 tarihinde çıkarılan Bakanlar kurulu kararıyla her türlü asbest kullanımı ve ticareti yasaklanmıştır. Önceki yıllarda ithal edilenler ve Türkiye’de üretilenler de eklendiğinde yüzbinlerce ton asbestin halen yaşam alanlarımızda bulunduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Söz konusu asbestli atıklar,Atık Yönetimi Yönetmeliği Ek-4`listesinde yer almakta ve tehlikeli atık olarak nitelendirilmektedir. Tehlikeli atık taşıma lisansı almış araçlarla taşınmalıdır. Bertarafın 1. sınıf düzenli depolama sahasında gerçekleştirilmesi gereklidir.
2010 öncesi yapılarda bulunan asbestli ürünlerin varlığı; özellikle de kentsel dönüşüm ile yıkılan yapıların atıkları, asbest liflerinin çevreye dağılması ile gelecek en az 20 yılın önemli bir çevre sorununu oluşturmaktadır. Asbestli yapı ürünlerinin yapıda nerelerde olduğunun belirlenmesi, ölçümü, sökümü, yapıdan uzaklaştırılması ve bertarafı süreçlerinde,asbest uzmanı kişilerle çalışılması,uzman gözetiminde sökümün yapılması, halkın bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca kentsel dönüşüm kapsamında yapının yıkım kararının alınması öncesi hazırlanan;
Asbest envanter raporu,
Atık yönetim planı ve
Risk analiz raporu
gibi belgelerin bağımsız ve tarafsız kurumlar tarafından hazırlanması, yıkım kararının güvenilirliği ve toplum sağlığı açısından gerekliliktir. Yıkılacak yapıda ne kadar asbestli malzeme olduğu,asbest söküm uzmanı tarafından ölçüm ve analizlerle yapılan inceleme sonucu oluşturulan rapora göre belirlenmelidir. Bunun belirlenmesi için, uzman tarafından yıkımı yapılacak yapının asbest varlığından şüphelenilen bölümünden numune alınır. Numune içerisinde asbest olup olmadığı, var ise hangi tür asbest olduğunu saptamak amacıyla analiz yapılır.Analiz bulgularına göre rapor hazırlanır. Bu nedenle de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş asbest söküm uzmanları ile çalışılması ve bu raporları hazırlayanların ise denetimi, sağlığımız açısından büyük önem taşımaktadır.
Yorumlar