Tanıdık geldi değil mi? Atı alan, Üsküdar’ı geçti! Sıklıkla kullanırız bu deyimi… Ama siyasi bir seçim sonrasında iyice kulaklarımıza çalınmıştı… İsterseniz deyimin nereden ve nasıl çıktığını kısaca hatırlayalım; yıllar yıllar önce, zalim Bolu Bey’ine başkaldıran ve Bolu’yu O’na dar eden, ünlü halk ozanımız Köroğlu’nun, akça mı akça, yağız mı yağız, canı kadar çok sevdiği kıratı çalınır. Aranmadık yeri kalmaz Bolu’nun ve çevresinin… Dört çevreye haber salınır “kırat çalındı” diye, ama nafile… Kırat, yer yarılmış, sanki yer altında kaybolmuştur. Köroğlu’nun canının çok sıkıldığına ve üzüldüğüne şahitlik eden yakınlarından birkaçı, İstanbul’daki pazarlara da bakmasını önerirler Köroğlu’na… Kısa zaman içerisinde, İstanbul’daki bir hayvan pazarında bulur kıratını Köroğlu… Usulca sokulur yanına ve emin olur kendi kıratının olduğuna… Satıcıya da, atı almadan önce şöyle bir denemek istediğini söyler. Sahibini tanıyan ve zaten çok özlemiş olan kırat, terkine attığı gibi Köroğlu’nu soluğu önce Sirkeci’de alır. Sonra da bir sandalın sırtında beraberce Üsküdar’a geçerler. İstikamet Bolu Dağları’dır tabii… Arkalarından yetişemeyen satıcıyı ise esnaf arkadaşları teskin etmeye çalışırlar; “Atı alan Üsküdar’ı geçti bile”…
Son yılların futbolcu alt yapı devrimini yapan ve bu konuda oldukça başarılı işler çıkaran Altınordu’nun iki altın futbolcusu Trabzonspor tarafından profesyonel sözleşme imzalatılmak suretiyle transfer edilmişler. Ama sanıyorum, Altınordu’nun haberi olamamış bu transferlerden…
Küçük bir hatırlatma; amatör takımların yaş gözetmeksiniz tüm futbolcuları amatör lisanslıdır. Yani amatör futbolcudurlar. A Takımları profesyonel olan kulüplerin alt yaş kategorilerindeki tüm futbolcuları da amatördürler. Lisansları amatör futbolcu lisansıdır. Mahallenizdeki sıradan bir amatör futbol kulübünün lisanslı sporcususun lisans kartından farklı değildir oradakilerin de lisans kartları… Yani Trabzonspor’un U12 takımının oyuncuları ya da U17 takımının oyuncularının lisans kartları amatör lisans kartıdır. Altınordu’nun da U16 takımı ya da U11 takımı… Altay’ında, Galatasaray’ın da… Fark etmez! Ne zaman kulüp alt yapısındaki göze batan oyuncuya profesyonel sözleşme yapar ve federasyona bildirir; işte o zaman, o futbolcu sözleşmeli profesyonel futbolcu statüsüne erişir.
Kısa teknik bilgiden sonra devam edelim. Altınordu kulübü doğal olarak veryansın etti; koskoca Trabzonspor’a yakışmış mıydı bu? Daha iki hafta önce “amatör transfer” adlı yazımda yazmıştım; alt yapılardan yapılan transferler aslında çok kolay diye! Parayı bastırdın mı yani yetiştiricilik bedellerini gerekli yerlere yatırdın mı, iş bitti! Transfer kağıt üzerinde sorunsuz gerçekleşiyor! Peki ya, bozulan ilişkiler? Bozulan, gelecekteki transfer kurguları? Hem sporcu, hem hoca, hem de yöneticinin gelecekte nerede ve hangi pozisyonda olacağı belli mi? Belki bu çocuklar 7-8 yıl sonra Altınordu’ya geri dönecekler! Dönebilecekler mi? Belki de Trabzonspor’da şansları yaver gitmeyecek! Gelişimlerini en iyi bilen ve takip eden hocalara danışmış mıydı acaba Trabzon? Hiçbir transfer kural kitapçığında yazmayan etik bazı kurallardan dem vurmuştum iki hafta önceki yazım da… İşte Altınordu buna isyan ediyor haklı olarak… Kısacası bu işin etiği; ister amatör olun, ister profesyonel, karşılıklı rızalar alınarak transferler olur. Kazan kazan uygulanır. Transferin tüm tarafları mutlu olur.
Ama Altınordu’nun da küçük bir kusuru var bu işte! Madem oyuncular yetenekli ve gözdeler… Kıy biraz paraya da, herkesten önce sen profesyonel sözleşme imzala… Tescil dönemini bahane ediyorsanız, yani hukuken imza vakti gelmedi diyorsanız eğer, aileleri çağırıp, bir miktar maaş iyileştirmesi ya da küçük birer ödül de mi vermek aklınıza gelmedi? Ya da ön ödeme ve kendi aranızda iyi niyet sözleşmesi yapmak bu kadar mı zor?
Dipnot; “Atı alan, Üsküdar’ı geçti” Anonim.