29 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihidir. Kurtuluş Savaşı'yla bütün dünyaya örnek bir mücadele veren Türk ulusu, Atatürk'ün önderliğinde yeni ve çağdaş bir devletin temellerini 29 Ekim 1923'te atmıştır.

Hepimizin belleğine yerleşen bu klasik ve de onurlu günü kutlamamıza tam 5 gün kaldı...

Çağdaş Cumhuriyet okullarımızın önünden geçerken sanırım bu sevinçli telaşı görüp heyecanlanmayan yoktur.

Tabii ki, bu heyecanı görsel ve de duygusal olarak yaşatan belediyelerimizi de kutlamak gerek. İşte İzmir Büyükşehir Belediyemizin "Cumhuriyet her yerde" programı 19 ilçemizde, hatta dağ, bayır, köy demeden her yerde büyük coşku yarattı.

Atatürk ve Cumhuriyet...

Ulusumuz için çok önemli olan iki tarih, iki anma günü ilginç bir rastlantı ile on iki gün arayla geliyor: 29 Ekim ve 10 Kasım ...

Hep yazılıp hatırlatıldı; 'Cumhuriyet çocukları, her sonbaharda sevinçli bir bayram haftasının ardından Atatürk'ü anma günlerinin hüznünü yaşar' ...

İlkokul öğrencisinden dinlediğiniz Cumhuriyet şiirleri ile On Kasımlarda yürüyen liseli gençlerden dinlediğiniz sözler hep bu iki tarihi bizlere anlatmıyor mu?

 İşte Büyük Önderimizin şu sözlerini de aktarmak istiyorum:

"Gençler, cesaretimizi pekiştiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile insanlık ve uygarlığın, vatan sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli sembolü olacaksınız. Yükselen yeni nesil, gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. "

***

Her zaman ifade ettiğim gibi, 2 Eylül 1938 doğumlu Ünal Tümin olarak dünyanın saygı ile önünde eğildiği Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüz ile bu fani dünyada tam 38 gün yaşadım ve de O'nun soluduğu havayı ciğerlerime sindire sindire doldurdum.

Ne mutlu bana, çocuklarıma, torunlarıma ve de ne mutlu Türk'üm diyenlere...

Evet, Cumhuriyetimizin 101. Kuruluş yıldönümünü 6 gün sonra işte bu coşku ile kutlayacağız.

Ancak siyasetimizdeki ve dahi ekonomimiz, eğitim sistemimiz, sağlık sitemimiz ile adaletimizdeki ortaya çıkan bazı yanlışlar 86 milyonun önünde acımasızca tartışılıp kurumlarımızı zafiyete uğratmıyor mu?

Diyarbakır'daki Narin Cinayetinin failleri neden açıklanamıyor? Yenidoğan bebek canileri, taze canlara para için mi kıyıyor?

Öğretmenler, madenciler, belediye çalışanları, trafik canavarları yollara neden düşüp hak-adalet arayışına girdiler?

Hasıraltına süpürülen bu konular vicdanlarımızı rahatsız ederken, Meclis kürsüsünden bunlar seslendirilmediği gibi, bunların yerine ömür boyu hapiste tutulacak bir Öcalan'ın Meclis Kürsüsüne daveti (!) vicdanlarımızı kanatmıyor mu?

Yine 15 Temmuz darbesi ile askerlerimizi hedef alıp, cumhuriyetimizi yok etmeye kalkışan FETÖ Çetesi'nin başı, baş terörist Fettullah Gülen ait olduğu ABD topraklarında öldü. Şimdi bu terörist başının yerine varisi arayışları da yeni bir bombanın fitilini

 ateşleyecek mi? Başımızda ABD'nin sınırlarımızın etrafında dolandırdığı (!) Netenyahu gerçeği varken, ülkemizde suni gündemler yaratmak neyin nesi?

Evet, Cumhuriyetimizin 101. Yıldönümünü kutlamaya hazırlandığımız şu sıralarda düğün evini, ölüm evine çevirme gayretleri niye?

Yazılı, sözlü ve görüntülü basında bu konular tartışılıyor. Niye, kimin için? Anayasamızın ilk4 maddesini değiştirme gayretleri niçin?

Genel kanaat şu; gündemi değiştirmek ve de Erdoğan'ı hakkı olmayan yeniden başkan seçtirmek için!

***

İnanın daha dün neleri konuşuyorduk, bugün neleri konuşuyoruz?

İşte, ben bu satırları yazarken Ankara' da TUSAŞ tesislerine bir terörist saldırısı gerçekleşti.

5 şehit,19 yaralı var. 2 Terörist etkisiz hale getirildi.  

Havacılık sanayinin lokomotifi, en güvenli yerine nasıl teröristler elini kolunu sallaya sallaya girip terör gerçekleştirdi?

Siyaset, siyasetçiler çare bulmak yerine aksine suyu bulandırmağa çalışmıyor mu?

Galiba ünlü siyasetçi 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel'in dediği gibi: " Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.

Yarın önemli ... Danışman bile görevden alınabilir. "

Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 38 yıllık siyaset hayatı boyunca gerek tartışma yaratan kararları gerekse icraatlarıyla gündemde kalmıştı.

Demirel'in günümüzde dahi gündem olmasını sağlayansa , kendine has tarzı ile söylediği sözler oldu.

Siyasi kariyeri için bile '6 kere gittim, 7 kere geldim ' diyerek tarihe geçti.

Bilhassa seçim süreçlerinde sıklıkla alıntılanan o sözleri, içinde bulunduğumuz dönemde de hem gazeteciler hem de po.

litikacılar tarafından kullananları şöyle:

Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir

Dün dündür, bugün bugündür.

Demokrasilerde çareler tükenmez.

Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.

Yollar yürümekle aşınmaz.

Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.

(Mantığa aykırı olan bir şeyi içeren bu söz, yine değişen şartlara göre güncel kalmanın önemini vurguluyor.)