Türkiye’nin uzun yıllar arkeoloji, kültürel miras politikaları, yurtdışına kaçırılmış eserler gibi konuları takip eden, Türkiye’ye birçok eserin geri dönmesini bizzat sağlamış, yaptığı dış politika haberleriyle de gündem yaratmış uzman bir gazeteciydi Özgen Acar...
Cumhuriyet'te başlamıştı mesleğe, Milliyet'te çalışmış Atina ve New York'ta temsilcilik yapmış, yine Cumhuriyet'te iki yıl da Genel Yayın Yönetmenliği'ni üstlenmiş(1992-1994) tecrübe ustasıydı o...
Araştırmacı gazetecilik refleksiyle kendisinin açığa çıkardığı arkeolojik eserlerin -kaçırılma hikayeleriyle- ünlüydü...
"Yorgun Herkül" heykelinden "Karun Hazineleri"ne kadar...
Hemen onlardan birini özellikle -ülkeye getirilişini- bakın
Nur Banu Kocaaslan'a nasıl anlatmıştı Özgen Acar?;
"1970 yılında İngiliz gazeteci Peter Hopkirk Ankara'ya geldi. Sormuş, 'Ankara'daki en iyi arkeoloji muhabiri hangisidir' diye. Birisi demiş ki 'Ya Özgen'in merakı var, onu ara'. Aradı, durumu anlattı, dedi ki, "Türkiye'den kaçırılmış bir hazine var, New York'ta, New York Metropolitan Müzesi'nde gizlice saklanıyor. Bu hazinenin ben peşine düştüm, sen Türk’sün bu olayları, sen Türkiye'yi izleyeceksin, birlikte izleyeceğiz, ben İngiltere'de sen Türkiye'de, bu olayları haberleştireceğiz.'Aradık taradık bir şey bulamadık, kimse bir şey bilmiyor.
Onun üzerine Eski Eserler’e gittim -ki o zaman Milli Eğitim'e bağlıydı - dönemin milli eğitim bakanı Prof. Orhan Oğuz’a anlattım durumu. 'Olmayan bir hazine hakkında nasıl konuşurum' dedi. 'Efendim size varsayımlı bir soru sorayım' dedim, 'Peki' dedi. 'Efendim Türkiye'den bir hazine kaçırılmışsa, eğer bu hazine New York'a kaçırılmışsa, eğer bu hazineyi New York Metropolitan Müzesi almışsa, eğer bunu müze sergilerse, siz bakanlık olarak ne yaparsınız?'
Adam güldü, devam etti, "Eğer Türkiye'den bir hazine kaçırılmışsa, eğer Metropolitan Müzesi’ne kaçırılmışsa ve günün birinde sergilenirse, o zaman New York'ta dava ederiz' dedi.
Ondan sonra Peter Horpkirk'e anlattım durumu. Peter gitti gazetesine, Sunday Times'a sekiz sütuna manşet attı, 'Türkler Karun Hazinesi'ni geri istiyor' diye. Ben de Cumhuriyet'te bu olayı özetleyebilecek şekilde yazdım, çünkü ortada fol yok yumurta yok. Fakat hazinenin adını Peter Horpkirk koydu, aslında içinde Lidya Hazineleri var, Pers hazineleri var, çeşitli dört tümülüsten çalınmış eserler var.
Ondan sonra ben bunun peşine düştüm. Uşak, Manisa'nın köylerini dolaştım. Orada yerel halkla konuştum. Öyle ki bir köyde konuşuyorum, hemen öteki köydeki falancayı ihbar ediyorlar, 'Git onunla konuş, o bilir bu işleri' falan gibilerinden. Böylece öyle böyle yıllarca araştırmam sürdü.
Sonra günün birinde, yazıyorum çiziyorum kimseden bir hareket yok, dönemin turizm bakanı Mesut Yılmaz, dosyayı eline aldı, kalktı dönemin başbakanı Turgut Özal’a gitti, durumu anlattı. Bütün konu Amerika'da dava açmak! Çekiniliyor Amerikan hükümetinden. Yılmaz, Özal'a sordu, Ne yapalım' diye. Özal'ın tipik cevabı 'Kaça mal olur dava' dedi. '1 milyon dedi', "Açın o zaman" dedi. Yani siyasal tarafı falan önemli değil, önemli olan 'Bunu açın'. Turgut Özal'ın talimatıyla dava açıldı, yedi sekiz yıl sürdü. Sonra Türkiye'ye geldi. Ve Uşak Müzesi'nde sergilenmesine başladı. Orada müzeden bir parça, kanatlı deniz atı çalındı, sonra Almanya'da bulundu, tekrar Türkiye'ye kazandırıldı. Şimdi Uşak'ta sergileniyor, Uşak'a yeni bir müze yapıldı. Karun Hazinesi de şimdi orada sergileniyor..."
Ülkemizin yağmalanan tarihi- kültürel mirasına dönük farkındalığın artmasında çok büyük katkıda bulunmuştu Özgen Acar.
Arkeoloji'yi sevdirendi bize...
Tarihi eser kaçakçılığıyla yıllar boyu mücadele etmiş; asla yılmamıştı...
86 yaşında aramızdan ayrıldı Özgen Acar...
Anısına saygı ile...