Ağustos'u, 30 Ağustos Zafer Bayramımız ile "taçlandırıp" zirveye Ay-yıldızlı Türk Bayrağımızla birlikte çektik...

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük kumandanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün işaret ettiği göklere diktik.

Nitekim, kahraman pilotlarımız o gün mavi gök yüzüne gerekli notu düşüp yüce milletimizin adını yazdılar.

Var olsun kahraman Ordumuzun askerleri; karada, denizde, havada hep Atatürk, hep Cumhuriyetimiz, hep istiklal ve istikbalimiz vardı...

***

Nedense her yıl Ağustos'u bu duygularla uğurlarken içimden şöyle bir ses semaya yükselir:

Eylül' de gel...

Tıpkı Alpay'ın zihinlerimize nakşettiği şarkısındaki gibi :

"Tatil geldiği zaman/ Ağarım ben inan/ Gidiyorsun işte/ arkana bakmadan /Nasıl geçti bu yaz/ Ne olur bana yaz/ Sen, Sen, Sen/ Sen/ Sen bir ömre bedel/ Yok, yok, yok/ Gitme, gitme gel/ Eylül'de gel/ Eylül'de gel...

***

Evet, Ağustos'u uğurlarken hep Eylül'de gel derim...

Öyle ya, 88 yıl önce 1938'in 2 Eylül sabahı dünyaya gözlerimi açtığım günden beri benim dünyamı değişik renkler, duygulu sesler böyle karşılar!

Rahmetli annem, rahmetli babam ve de tüm aile bireylerim de hep benim bu duygularıma ortak oldular, o günümü kutlamama önderlik ettiler.

Üç gün önce de bu geleneğim bozulmadı. Çocuklarım, damatlarım ve torunlarım "Eylül'de gel" şarkısı eşliğinde Urla' da buluştuk.

Ama ne güzel bir Eylül akşamıydı. Sanki o gece ay ve yıldızlar bu geceme projektör tutmuş gibiydi.

88'i, 89'a devredeceğim için mi? Nedir bilinmez her şey farklıydı. Pastam belki 88 katlı değildi ama, 90'a merdiven dayayarak

Göklere taşımıştı.

Ebe Fatma Hanım beni annemin kucağına verirken, büyük dedem de ünlenmiş bir kişi olmam için adımı kulağıma "Ünal" diye fısıldamıştı.

Çok şükür o günden buyana başta rahmetli dedem olmak üzere ailemin yüzünü utandırmadan gerekli tahsilimi tamlayıp gazetecilik mesleğimde bugünlere ulaştım. Dolayısı bugün İzmir Gazeteciler Cemiyetimizin 19 yıllık yayın organı "Gazete dokuz eylül" de bu sütunumdan sizlere bir ses, bir nefes olmaya çalışıyorum.

***

Evet 2 Eylül'de dünyaya geldiğimde, ülkemin ulu önderi Mustafa Kemal Atatürk yaşıyordu. Hayat yolculuğuma Onunla tam 68 Gün devam ettim. O'nun nefesini içime kana kana çekerek yolundan çizgimi değiştirmeden geldim. Şükürler olsun ki, çocuklarım ve torunlarımla her 10 Kasımlarda saygımızı yerine getirdik. Aziz milletimiz de Anıtkabir'e koşarak bu bağlılığını dosta, düşmana duyurdu ve ilelebet duyurmaya devam edecektir.

***

Benim "Eylül'le gelenlerim" hep huzur ve mutluluk getirdi.

Ancak, vatandaş için "Eylül'le gelenler, pekte hoş karşılanmadı.

Özellikle içinden geçtiğimiz Eylül'de gelenlere tarafsız bir gözle bakalım;

Enflasyon yakamızdan düşmediği gibi arttı, vatandaşın huzuru kaçtı.

Üç Gün sonra, 8 Eylül'de okullar kapılarını "zamla" açacak.

Velilerin boynu bükük!

Akar yakıta gelen son zamlarla servis sahipleri mahcup!

Çarşı- pazardaki etiketler malumunuz! Pek kiraz, erik alamayan aileler o kadar çok ki!

Ev kiraları, kiracı ile ev sahiplerinin arasına adeta bir "kara kedi" gibi girmiş!

Neye el atsanız ceplerimizi kasıp kavuruyor. Tıpkı yangınlar misali!

İşte 9 Eylül İzmir'in Kurtuluşunda yakamıza yapışan bu olumsuz zamlardan da kurtarmaya çalışacağız.

Halk bu gidişi ancak sandıkta çözeceği inancında.

İnşallah gelecek haftaki yazımda bu yazdıklarımın üzerine bir çizgi atarım.

Ama nerede?