Beyaz Fırın'ın Balat'tan Başlayan Yolculuğu... 1800'lerde Balat'ta başlayan Beyaz Fırın'ın nefis tatları ve beş nesile yayılan başarı öyküsü.

Beyaz Fırın'ın hikayesi, 1800'lerin ortalarında Balat'ta küçük bir simitçi dükkanının kapılarını açmasıyla başladı. Büyük dede Kozma Stoyanof'un ailesini geride bırakıp amcalarının yanına, Balat'a yerleşmesiyle ilk kıvılcımını alan bu hikâye, beş nesildir devam eden bir gelenek ve başarı öyküsü olarak İstanbul'un dört bir yanına yayıldı.

Kozma Stoyanof'un üç oğlu vardı: Dimitri, Petro ve Grigor. Her biri kendi yollarında ilerlerken, babalarının açtığı yolun izinden giderek kendi fırınlarını açtılar. Dimitri Üsküdar’da, Petro Sarıyer'de, Grigor ise Karaköy'deki fırınları yönetiyordu. Ancak her sıkıştıklarında birbirlerine destek olarak, aile bağlarını iş hayatlarında da koruyorlardı.

Zaman ilerledi, fakat zorluklar da peşlerini bırakmadı. İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği sıkıntılar, hammaddede yaşanan zorluklar Dimitri’nin ölümünün ardından aileyi zor günlerle karşı karşıya bıraktı. Bu zorlu dönemde, Kadıköy'deki Beyaz Fırın'ı ayakta tutabilmek için, diğer fırınlarını kapatmak zorunda kaldılar. Ancak pes etmediler. Acı badem kurabiyesi gibi dayanıklı ürünlerle, bu zorlu günleri atlatmayı başardılar.

1800'lerin ortasında Osmanlı topraklarında Makedonya’nın Kastorya ilinde başlayan bu hikaye, İstanbul'a gelerek Balat'ta kök saldı. Andon Stoyanof'un Balat'ta açtığı simitçi dükkanı, Beyaz Fırın'ın beş nesillik hikayesinin başlangıç noktası oldu. Andon’un oğulları ve torunları, yıllar içinde bu mirası büyüterek devam ettirdi.

Kadıköy’deki Beyaz Fırın, yıllar içerisinde Türkiye’nin tarihine tanıklık ederken, aynı zamanda kendini de yenilemeyi bildi. Dimitri’nin oğlu Mitko’nun yönetime geçmesiyle, mağaza açma fikri yeniden gündeme geldi. Cemil Topuzlu mağazası, bu yenilenmenin ilk adımıydı. Başlangıçta o yıllarda bu bölge o kadar sakindi ki, pek çok kişi bu karar şaşkınlıkla karşılansa da kısa sürede yeni müdavimler kazandı. Erenköy, Suadiye, Ataşehir derken Beyaz Fırın’ın şubeleri art arda açıldı. 2015 yılında Akasya Alışveriş Merkezi’nde açılan mağaza ise ilk alışveriş merkezi projesi olarak tarihe geçti.

Şimdi de beşinci kuşak olarak Nathalie Stoyanof Suda'nın liderliğinde Beyaz Fırın, aynı tutku ve kaliteyle yoluna devam ediyor. Beyaz Fırın’ın hikayesi, yalnızca bir ailenin başarı öyküsü değil, aynı zamanda İstanbul’un da bir parçası. Bu fırının raflarında yer alan her ürün, tarihin birer tanığı, emeğin birer meyvesi. 
Kendi çocukluğumdan hatırlarım Beyaz Fırın'ın nefis tatlarını. Okul ara tatillerinde İzmir'den İstanbul'a gittiğimde, Kadıköy'deki dükkânın önünden geçerken yayılan o enfes kokular beni hep içeriye çekerdi. Bademli kurabiyelerin, leziz pastaların tadı hala damağımda.

Dileğim, bu güzel tatların, pasta ve çikolataların İzmir’e de gelmesi ve Ege’nin esintisiyle buluşması. Kim bilir, belki bir gün İzmir’in de bir köşesinde, o sıcacık Beyaz Fırın lezzetleriyle dolu bir dükkân açılır. İzmirli lezzetine düşkündür; sayısız güzel pastane ve brasserie vardır ama Beyaz Fırın’ı da sevgiyle karşılayacaklarını düşünüyorum. Beyaz Fırın’ın şehir dışındaki ilk adresinin İzmir olması, asırlık lezzetlerin İzmirlilerle buluşması dileğiyle.

Kaynakça: https://www.beyazfirin.com/