Futbolcu kardeşlerim!
Oynadığınız futbol ile kendinize çok iyi imkanlar sağlayabilirsiniz.
İşte bu esnada mesleğinizde yükseldikçe çevreniz genişler ve herkes tarafından tanınırsınız. Bunlar gelip geçicidir. Asıl olan; büyüklerinize göstereceğiniz saygı mütevazılık ve efendiliktir. Unutmayınız ki; bu değerli özelliklere sahip olamazsanız futbol hayatınız bittiğinde etrafınızda kimsenin olmayacağı aşikardır. İşte ben evlatlarımıza hep bunu öğütledim’’
Bu ifadeler; ömrünü futbola, Altınordu’ya vermiş Beytullah Baliç’e aittir.
Sadece Altınorduluların değil İzmir’in, hizmet ettiği kulüp taraftarlarının
sevdiği saydığı yüreklerde sakladıkları Beyto’ya!
"Baliç’in Öğüdü" olarak bilinir bu ifadeler...
Halen isminin ölümsüzleştiği Altınordu’nun Kuşadası’ndaki kamp tesislerinde de asılıdır.
Futbolun sosyal bir olgu olduğu, izlence sporları arasında geniş kitleler nezdinde en yoğun ilgi gördüğü günümüz gerçeğidir.
"Baliç Öğüdü" de yüzyılın oyunu futbolun sadece futboldan ibaret olmadığının da bir örneğidir!

***

Beytullah Baliç...
Nam-ı diğer Beyto!
17 yaşında kuşandığı Altınordu’nun formasını -en uzun süre giyen- müstesna isimlerin başında gelir. Doğuştan yeteneklidir.
Ona göre Kırmızı-Lacivert; bitmez tükenmez aşk, sevdadır! Dile kolay 1946’da kulübün kapısından girer. Giriş o giriş. 16 yıl ter döker.
Kimse fazla bilmez! Kaleci dahil her mevkide görev alır. 1923 Armalı’yı soyadı edinen efsane Sait Altınordu ile yan yana oynar. Kaptanlık da üstlenir, pazuband ona çok yakışır!
1959-60 sezonunda Cumartesi-Pazar üst üste maçların oynandığı Milli Lig’e katılan Altınordu’nun ilk golü, Beyto’dan gelir. Ağabeyi Abdullah, Hamit ve Adem Baliç de Altınordulu’dur. Bazıları canla başla çok para kazanabilmek için yırtınırken, onlar için para hiçbir şey ifade etmez!
Dört kardeş aynı forma ile Fenerbahçe’ye karşı mücadele etmenin onurunu da yaşar. Daha sonra da oğul Gürsel de futbolu meslek edinir
Altay, İzmirspor, Ankaragücü, Göztepe, Denizlispor, Konyaspor, Ayvalıkgücü, Alanyaspor ve Altınordu’da oynar. Bugün Gürsel Baliç de teknik adamlık yapmaktadır. Neticede; sülalece futbolcudur, Altınorduludur Baliçler. Hasından...

***

Bülent Esel, Muhterem Ar, Melih Garipler, takım arkadaşlarıdır Beyto’nun.
"Kambur" lakaplı Melih Garipler Beyto’yu Dinyakos’a şöyle anlatır:
"Hayatta en sevdiğim insan Beytullah Baliç’ti. Onun gibi bir adam tanımadım ben. Denizli-Sarayköy’den geldim, denemeye çıktım. O arkamda oynuyordu. Ben kırk beş dakika oynamıştım zaten. Arkamdan sürekli beni destekliyordu, ‘Hadi aslanım, hadi koçum, felaket oynuyorsun' diye. Böyle baba bir adam görmedim ben. Fakat o davranışı o güne mahsus değildi, her zaman öyleydi.”
Başkanından taraftarına, futbolcusuna, hakemine en çok sevilendir o!
Dostluğuna kıyasıya güvenilendi.
Ozanın dediği gibi ‘’Böyle sevmek görülmemiştir!’’

***

Gün gelir aktif futbol yaşantısına veda etmenin zamanı gelir. Sevgilisinden ayrılabilir mi? Mümkün değildir! Teknik Direktör olarak Türk futboluna hizmet etmek; son kararıdır. Nazilli Sümerspor’dur ilk çalıştırdığı takım.
Sonra Üçüncü Lig kurulur. Nazillispor’un başındadır. Altınordu’yu çok sevmiştir dedik ya, çeşitli aralıklarla da 12 yıl çalıştırır Şeytanlar’ı.
Anadolu takımlarını da...
1986’da başkanlığını "Taçsız Kral" Metin Oktay’ın yaptığı, bugün Dr. Şaban Acarbay’ın özveriyle sürdürdüğü, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin (TÜFAD) kurucuları arasında yer alır, Onur Kurulu’na seçilir.

***

Beytullah Baliç, bugün 90 yaşındaki -sıkı Altınordulu- babam Cevat’ın da arkadaşıydı. Dönertaş Sebili’nin karşısındaki Emin Çay Salonu’nunda
ya da Altınordulular Lokali’nde sık biraraya gelirler merhum Halil Şarman, Dr.Ali Bahşişoğlu ve Nevzat Güven’in katılımıyla sıcak Altınordu sohbetlerine koyulurlar, tavla oynarlardı.
Ben Beyto’yu hep ABD’li sinema artisti Clark Gable’la benzetirdim.
Gülümsemesiyle, bıyıkları, taralı sarı saçları ve metal çerçeveli gözlükleriyle!

***

Romalılar çok sevdiklerini yitirdiklerinde "öldü" demezler, "yaşadı" anlamına gelen "vixit" derlermiş.
Beyto da "yaşadı"...
Çok sevilerek, sayılarak!