İzmir'in Bornova ilçesi sınırları içinde yer alan ve kentin binlerce yıllık geçmişine ışık tutan Yassıtepe Höyüğü'ndeki arkeoloji çalışmaları, bu yıl da heyecan verici bulguları gün yüzüne çıkardı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi'nin ortak desteğiyle yürütülen kazılarda, 5 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edilen ve üzerinde gerdanlık kabartmaları bulunan çok sayıda özel kap bulundu. Kazı Başkanı Doç. Dr. Zafer Derin, bu eserlerin Erken Tunç Çağı'nda kadının toplumsal hayattaki önemini ve saygınlığını gözler önüne serdiğini vurguladı. Bu keşif, sadece İzmir'in değil, tüm Anadolu'nun kadim tarihine yeni bir pencere aralıyor.

İzmir'in kökleri 8 bin 500 yıl öncesine uzanıyor

Yeşilova Höyüğü ile birlikte İzmir'in bilinen en eski yerleşim alanlarını oluşturan bölge, kentin tarihini 8 bin 500 yıl öncesine kadar götürüyor. Bugüne dek yapılan çalışmalarda üst üste kurulmuş dokuz köy katmanının ortaya çıkarıldığı bu bereketli topraklarda, ilk İzmirlilerin yaşam tarzına dair önemli veriler elde edildi. Geçmiş yıllardaki kazılarda bulunan çipura, zehirli vatoz, denizkestanesi ve bol miktarda midye kalıntısı, o dönem insanlarının da tıpkı bugünün İzmirlileri gibi deniz ürünlerini severek tükettiğini kanıtlamıştı. Bu yılki çalışmalarda ise odağın kaydırıldığı Yassıtepe Höyüğü, özellikle ticari ve kültürel hayatın başlangıcına dair ipuçları sunuyor. Doç. Dr. Zafer Derin, Yeşilova'nın ilk köy yerleşimi olduğunu, Yassıtepe'nin ise bu kültürel birikimin gelişerek bir kentleşme sürecine evrildiği merkez olduğunu ifade ediyor.

Kilit tanık Ayşe Arzu Çelik hakim karşısında: Usulsüzlük sadece devir işleminde, şahsi menfaat yok
Kilit tanık Ayşe Arzu Çelik hakim karşısında: Usulsüzlük sadece devir işleminde, şahsi menfaat yok
İçeriği Görüntüle

Depremle mühürlenen bir çağın sırları

Bu sezonki kazıların en çarpıcı sonuçları, Milattan Önce 2 bin 800'lü yıllarda büyük bir depremle yıkıldığı anlaşılan Erken Tunç Çağı yerleşim katmanında elde edildi. Adeta bir zaman kapsülü gibi günümüze ulaşan bu katmanda, yıkılan yapıların içinde yüzlerce çanak çömlek ve gündelik yaşam nesnesi bulundu. Doç. Dr. Derin ve ekibi, özellikle birkaç yapı üzerinde yoğunlaştırdıkları çalışmalarda, daha önce benzerine az rastlanır nitelikte özel kaplarla karşılaştı. Bu eserlerin, ani bir felaketle terk edilen bir kentin anılarını 5 bin yıl boyunca toprağın altında sakladığı ve şimdi bilim dünyasına o dönemin sosyal dinamiklerini anlattığı belirtiliyor. Depremin yıktığı bu kent, ardında paha biçilmez bir kültürel hazine bırakmıştı.

Gerdanlık motifleri kadının önemini vurguluyor

Bulunan yaklaşık 20 adet kabın yarısından fazlasının özel nitelik taşıması, arkeologları en çok heyecanlandıran gelişme oldu. Bu kapların büyük bir bölümünün üzerinde, belirgin bir şekilde işlenmiş gerdanlık kabartmaları yer alıyor. Doç. Dr. Zafer Derin, bu buluntuları şu sözlerle değerlendiriyor: "Bu özel kaplar, daha çok kadınlara hitap ediyor. 'Libasyon' adını verdiğimiz, kutsal törenlerde sunu ve adak için kullanılan kaplar bunlar. Üzerlerindeki gerdanlık motifleri, doğrudan kadını ve onun toplumdaki saygın yerini simgeliyor. Bu, bize kadın figürünün Yassıtepe'de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor." Pişmiş topraktan yapılan bu eşsiz eserlerin birçoğunun sıvı maddelerin konulması için tasarlandığı anlaşılıyor. Gerdanlık kabartmalı kaplar, dönemin estetik anlayışını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda kadının sadece ev içinde değil, dini ve sosyal ritüellerde de merkezi bir rol üstlendiğinin kanıtı olarak kabul ediliyor. Bu durum, bölgedeki ticari ve kültürel hayatın başlangıcında kadının oynadığı kilit role işaret ediyor.

Yassıtepe geleceğe miras kalacak

Yassıtepe Höyüğü'ndeki çalışmalar, sadece bilimsel veri elde etme amacı taşımıyor. "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında yürütülen kazılarla, bölgenin önemli bir arkeoloji ve turizm merkezine dönüştürülmesi hedefleniyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Zafer Derin, bakanlığın desteğiyle çalışmaları hızlandırdıklarını ve nihai amacın, hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin gezebileceği, tarihin içinde yolculuk yapabileceği bir arkeolojik alan yaratmak olduğunu söylüyor. Bulunan eserlerin bir kısmı sağlam olarak ele geçirilirken, hasarlı olanlar ise titiz bir restorasyon sürecinden geçiriliyor. Bu sayede, 5 bin yıllık mirasın gelecek nesillere en doğru şekilde aktarılması sağlanacak. Yassıtepe, tamamlandığında İzmir'in kültürel zenginliğine değer katacak önemli bir destinasyon olmaya aday.

Kaynak: DHA