Türk siyasi tarihinde kemikleşmiş tarihi günler vardır. O günlerin, yılları değişse de benzer olaylar yaşanır.

Mesela 26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Alparslan, Malazgirt Savaşı'nda Doğu Roma'yı yenerek Anadolu'nun kapılarını biz Türkler'e açmıştır. Bundan tam 851 yıl sonra 26 Ağustos 1922'de Türk Orduları Başkomutan'ı Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk Silahlı Kuvvetleri Büyük Taarruz'u başlatarak, Anadolu'yu ve Türk coğrafyasını Yunan işgalinden kurtarmıştır. Bu da, Türkler'in Anadolu'dan bir daha atılamayacağının kanıtıdır. 

Önemli olaylar yıllar öncesindeki diğer tarihi olaylarla aynı zamana denk gelebilir ya da dönemlerin siyasi liderleri tarafından bu kasten yapılabilir. Ülkemizde 15 Temmuz dediğimizde aklımıza ilk ne gelir? 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi. Bu gerçekten böyle mi olmalıdır? Bir anlatılan 15 Temmuz var. Ya anlatılmayan 15 Temmuz varsa? Türkler'in 15 Temmuz'da karşılaştığı ilk darbe bu mudur? Peki, 15 Temmuz öncesinde hayatını kaybeden, öldürülen vatandaşlarımız ne olacak?  Neden 15 Temmuz dediğimizde aklımıza ilk önce 2016 senesi gelir? Dilerseniz, filmi biraz geriye saralım…

Dr.Fazil-Kucuk-Makarios

Darbenin temelleri 1960'larda atıldı

21 Aralık 1963'te Kıbrıs'ta yaşanan bir katliam her şeyin başlangıcı oldu. Tarihe ‘Kanlı Noel’ olarak geçen bu gecede Enosis destekçisi Rumlar tarafından Türkler vahşice katledildi. Bu tarihten sonra her şey çok farklı olacaktı. Öncesinde sadece İngilizler'e karşı tepki koyan onları adadan atmaya çalışan radikal Rumlar'ın hedefinde artık Türkler vardı. Dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı III. Makarios ve Cumhurbaşkanı Yardımcı Dr. Fazıl Küçük barış çağrılarında bulunsa da istenilen barışın gelmesine daha 10 seneden fazla vardı. III. Makarios medyaya karşı barış ve sağ duyu çağrılarında bulunsa da Enonis'i sağlamak için kurulan EOKA'nın bütün isteklerini yerine getirmekten de geri durmuyordu. Her ne kadar Yunanistan'ın ve Kıbrıs'taki Yunan askerlerinin isteklerini yerine getirse de Makarios, hiçbir zaman Enosis'in tam anlamıyla gerçekleşmesini istemedi. Bunun nedeni yetkilerinin azalacağı ve tamamen Yunanistan güdümüne gireceğini bildiğindendir.

enosis

Enosis nedir?

Enosis ilk olarak Kıbrıs Ortodoks Kilisesi'nin duvarlarına yazılmasıyla gündeme gelir. Enosis, Kıbrıslı Rumlar'ın Yunanistan ile birleşme hayalidir. Enosis planının etkin şekilde uygulanmaya başlandığı tarih 1950'lere denk gelir. 15 Ocak 1950'de Rum Kilisesi, Kıbrıs Türkleri'nden habersiz gizli bir oylama yapar. Bu oylamada Kıbrıs'ın Yunanistan’a katılması yani Enosis oylanır. Ve Kıbrıs Rumları'nın yüzde 96'sı Enosis'i kabul eder. Bu düşünceyi uygulayacak ve gerçekleştirecek olan silahlı güce de EOKA adını verdiler. EOKA gün geçtikçe eli kanlı bir örgüt haline geldi ve önceleri İngilizleri daha sonrasında da vatandaşlarımızı soykırımla yıldırmaya çalıştılar. Bu örgütün liderliğini ise Yunan General Grivas yaptı. Grivas'ın sağ kolu ise adından sıkça söz ettirecek Nikos Sampson'du.

Yunanistan'ın birleşme hayaline Türkiye engeli

1950 yılında yüzde 96 oy ile Enosis'in kabul edilmesinin ardından Yunanistan bu durumu Birleşmiş Milletlere taşımıştı. Tabi ki bu girişimi Türkiye Cumhuriyeti engelledi. Bunun üzerine Kıbrıslı Rumların ve Yunanistan'ın önündeki en büyük engel Kıbrıslı Türkler oldu. Baskı ve soykırım tehditiyle soydaşlarımızın adadan sürülmesi, kaçması amaçlandı. Ama doğdukları büyüdükleri toprakları terk ettiremediler. Yunanistan, Kıbrıslı Türkler'in bu direnişi yıkmak için EOKA'yı kullanmaya başladı. 1950 yılında Grivas yanına aldığı EOKA askerlerini Yunanistan'a götürerek onları orada eğitti. 1954 yılında geri dönen EOKA'cılar önce İngilizler'e ardından da Türkler'e saldırdılar.

tmt

TMT'yi kuruyoruz

EOKA'nın kanlı eylemlerine karşı direnişi örgütlemek ve bir silahlı güç oluşturmak için 1958 yılında TMT’yi (Türk Mukavemet Teşkilatı) kurduk. TMT'yi örgütleyip eğitmesi için de İş Bankası Müfettişi sıfatıyla Ali Conan'ı gönderdik. Tabi ki Ali Conan'ın gerçek adı bu değildi. Ali Conan gerçekte Piyade Albay Ali Rıza Vuruşkan'dır. Ali Rıza aynı zamanda TMT'nin ilk komutanı olur.

ismet-inonu-rauf-denktas

Türkiye'nin Kıbrıs'a ilk harekatı

Hepimiz biliriz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kıbrıs'a 1974'de çıkarma yaptı. Ama bu tarihe kadar da birçok olay yaşanır. İlk olarak dönemin Başbakan'ı İsmet İnönü, 4 Haziran 1964'te Kıbrıs'a harekat kararı alır. O yıllarda ne bir çıkarma gemimiz var ne de bu harekatı yapacak gücümüz. Burada devreye Milli Şef'in zekası giriyor. ABD'yi olayın içine çekmek ve ABD'nin Yunanistan tarafından EOKA'yı sıkıştırmasını hedefliyor. Bunun için de ABD'ye bir mektup yazarak, çıkarma kararını bildiriyor. Tabi ki karşılığında tarihe 'Johnson Mektubu' olarak geçen mektubu alıyor. Ama İsmet Paşa istediğini elde ediyor. Bu süreçten sonra orduyu ve donanmayı güçlendirmeye başlıyor. 

1967 Yunanistan Darbesi

1967 Yunanistan Darbesi

Kıbrıs'ta her geçen gün ortalık biraz daha karışırken komşu ülke Yunanistan'dan darbe haberi gelir ve albaylar cuntası yönetime el koyarak parlamentoyu kapatır. Cunta lideri olan Yorgo Papadapulos'un hedefi Helenizmi, yeniden canlandırmaktır. Helenizmi isteyen Papadapulos gözünü Kıbrıs'a diker. Yunanistan'da idareyi askerler alınca ellerindeki silahları gizlice Kıbrıs'a sokarlar ve Grivas'a teslim ederler. Albaylar Cuntası iktidarındaki Yunanistan, III. Makarios'a sürekli emirler gönderir. Haliyle Makarios da bu durumdan rahatsız olur.

nikos-sampson

15 Temmuz Darbesi

III. Makarios ile askeri cuntanın arası devamlı verilen emirlerden dolayı açılmıştır. Hatta dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı III. Makarios bir gün ‘Enosis gerçekleşecekse bu askeri cunta idaresinde olmamalıdır’ der. Bu sözlerden her şey değişir. Askeri cuntanın birinci hedefi Türkler olmaktan çıkmış ve Makarios ilk hedef haline gelmiştir. Tarihler 15 Temmuz 1974'ü gösterdiğinde Yunanistan'daki askeri cunta Kıbrıs'ta bir darbe planlar. Yunanistan'dan Kıbrıs'a, Enosis'i sağlamak için gelen Yunan askerleri ve EOKA'cılar Başkanlık Sarayını basarlar ve darbe yapar. Makarios ise son anda bahçede bulunan İngiliz helikopteriyle Malta'ya kaçar. Darbe sonrası EOKA'nın tetikçisi olarak bilinen ve Grivas'ın sağ kolu olan Nikos Sampson yeni cumhurbaşkanı olur. Nikos Sampson'un ilk işi Kıbrıs'ta bir Helen Cumhuriyeti'nin ilan edildiğini açıklayarak Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlandığını açıklamak olur. Kıbrıs Türkleri bu durumdan oldukça tedirgin ve endişelidir. Garantör ülke olarak, anavatandan yardım beklerler.

ecevit-erbakan

15 Temmuz'un Türkiye'ye etkisi

12 Mart 1972 Askeri Muhtırası'nın etkileri henüz tam geçmemiş, 1973 yılında yapılan seçimlerde ise CHP lideri Bülent Ecevit iktidara seçilmiştir. Ama milletvekili sayısı tek başına iktidar olmaya yetmez. Ecevit hükümeti kurabilmek için zıt görüşte olduğu Milli Selamet Partisi (MSP) lideri Necmettin Erbakan ile koalisyon kurar. 1974 yılının 15 Temmuz'unda gerçekleşen Kıbrıs Darbesi’nde de iktidarda bu iki isim vardır. Taban tabana zıt olan bu koalisyonun Kıbrıs'a ne denli destek vereceği herkes tarafından merak konusudur. Ama beklenen olmaz Ecevit ve Erbakan ortak paydada buluşur. Kıbrıs'ta 3 garantör ülke vardır. Bunlar Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'dır. Yunanistan zaten darbe yaparak garantörlük görevini ihlal etmiştir. Ecevit'te bu durumu fırsat bilip İngiltere'ye ortak bir harekat planlayarak adaya çıkmak ister. Ama her zaman olduğu gibi Türkler tek başına kalır. Kıbrıs'taki olaylar ve zülümlerin etkisiyle halk bir anda Karaoğlan'ın arkasında kentlenir. Çünkü soydaşlar tehlike altındadır. 

kıbrıs çıkarması

Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'ta 

Kıbrıs'taki darbenin üzerinden 3 gün geçtikten sonra Türkiye'den 48 saat süre istenir. Bu sürede Türk Silahlı Kuvvetleri çıkarma için hazırlanır. Hedef 11 yıl önce yapılamayanı bu kez yapmaktır. Karaoğlan Ecevit, kararlıdır. 48 saatin dolmasına az bir zaman kala 19 Temmuz günü Türk Donanması Mersin Limanı'ndan ayrılır. Kıbrıs'taki direnişin en önemli isimlerinden ve sonradan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olacak olan Rauf Raif Denktaş'a 20 Temmuz 1974 sabahı çıkarma yapılacağı bilgisi verilir. Donanmanın sabah saat 5'te Kıbrıs'a çıkacağı söylenir. Rauf Denktaş bu bilgi çerçevesinde 20 Temmuz 1974 sabah saat 5'te Kıbrıs Türk Radyoları'nda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin havadan ve denizden çıkarma yaptığı anons edilir. Ama ne gelen vardır ne giden. Hatta bu duruma karşın Rum radyolarından 'Bekledim de gelmedin' türküsü çalınır. 1 saatin ardından top atışları duyulur. Beş Parmak Dağları'na havadan indirme yaparken görülen Türk Komandoları Kıbrıs Türkleri'ne umut olur. Sonradan anlaşılır ki Kıbrıs ile Türkiye arasında 1 saatlik zaman farkı vardır. Rauf Denktaş'a söylenen saat Türkiye saati ile 5'tir. Bu 1 saatlik gecikme çok büyük sonuçlara neden olabilirdi. Rumların bu anonsu daha önceden olduğu Türkler'in önce çıkarma kararı alıp sonradan vazgeçmesi olarak algılar ve karşı bir hamle göstermez.  

rauf-denktas-bulent-ecevit

Karaoğlan Ecevit'in açıklaması

Çıkarmanın ardından basına açıklama yapan dönemin Başbakanı ve CHP lideri Bülent Ecevit, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a indirme ve çıkarma hareketi başlamış bulunuyor. Allah; milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri ateş açılmadıkça ateş açmayacaktır" diyordu.

bülent ecevit-1

Karaoğlan'ın bu ılımlı ve sakin tutumu ilerleyen günlerde değişecek ve  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden istediğini alamayınca ikinci harekatı geçekleştirecektir. Bu da başka bir yazımızın konusu olsun. Gördüğünüz gibi birçok kişi 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbeyi ilk darbe olarak bilir ama anlatılmayan çok bilinmeyen ve ülkemizi derinden etkileyen ilk darbe 15 Temmuz 1974 yılında oldu. Yunanistan'ın Kıbrıs'ta gerçekleştirdiği bu darbe Kıbrıs Barış Harekatı'nın önünü açtı ve garantörlük haklarımızı kullanmamızı sağladı. Bu arada unutmadan söyleyeyim TSK'nın Kıbrıs'a yaptığı ikinci çıkarmanın ardından Yunanistan'daki askeri cunta baskılara dayanamadı ve cunta dağılmak zorunda kaldı.