Arkas Sanat Göztepe Ayşe & Seniha Mayda Köşkü, İzmirli sanatseverlerle dolup taşıyor. Türk Resim Sanatı’ndan yapıtlarla birlikte adeta bir sanat eseri olan köşk de ilgi görüyor

Hasan Kulakoğlu / Neslihan Perşembe Kulakoğlu - Küçük yaşlarda canımız sıkıldığında bir kağıt ve kalem yetmez mi resim yapmamıza? Renk renk boyalar resmimize eşlik ettiğinde hayallerimiz de renklenmez mi? İnsanlar tarih öncesi çağlardan bu yana resim yapıyor. Mağara duvarlarında kimi zaman insan figürleri, çoğu zaman hayvan figürleri görülüyor. Resim birçok sanat dalı gibi insanın kendini, yaşadığı toplumu ifade etmesinden öte gitmediği, yaşamadığı yerleri, hayatları, umutlarını da aktardığı bir sanat. Resim sanatında da ressamlar, yaşadıkları dönemin kültürel, toplumsal, politik olaylarını estetik değerleriyle, felsefeleri, teknikleriyle ifade ederek akımları oluşturmuşlar. Klasisizmden Barok döneme, Romantizmden Realizme, İzlenimcilikten Dadaizme, Dışavurumculuğa diğerlerine hep bir önceki akıma muhalif olarak yeni bir akım ortaya çıkartılmıştır. Sanat olmaktan öte insana, topluma, dünyaya bir bakış resim. Çocuklarımız bu bakışla mahallelerinde büyüse güzel olmaz mı? Her mahallede interaktif bir sanat galerisi olması bireysel ve toplumsal dinamikleri olumlu, verimli bir yolda ilerletmez mi sorusuyla birlikte sözü eşim Hasan Kulakoğlu’na bırakıyorum.

82279Cfe 37Ed 4256 Bfad 260F3Bb62191

Osmanlı İmparatorluğu döneminde saray ressamları vardır. Ders kitaplarımızdan Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a Girişi resmi hafızalarımızdadır. Ancak bu resmi yapan saray ressamı Fausto Zonaro’yu bilir miyiz? Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hediye edilen ilk portresini kim yapmıştır? Türkiye’yi ülkemizi de tanımanın önemli bir yolu resim sanatı. Türk İzlenimcileri 1914 Kuşağı; Avrupa’daki modernist yönelimlerle vatanımızda resim yapan d Grubu; Batı sanatını Türk motifleriyle harmanlayan On’lar Grubu; halkın yaşamını, sosyal gerçekleri resimlerine alan Yeniler diğer adıyla Liman Ressamları... Bu kadarla da sınırlı değil ülkemizde resme bakış. Yine her mahallede bir sanat galerisi hayaline dönelim.

E2C85889 B32C 43C4 A374 9Eddd480Bd54

Ayşe & Seniha Mayda Köşkü, Arkas Holding’in restorasyon çalışmaları sonucunda şimdi İzmir’de yaşayanlarla dolup taşıyor. İzmirliler Türk Resim Sanatı’nın örneklerinin yer aldığı sanat galerisini görmenin yanı sıra adeta bir sanat yapıtı olan Ayşe & Seniha Mayda Köşkü’nü de gezmeye doyamıyorlar.

D45C7C20 7644 4Cd8 800F 8912A752Cae1

AYŞE & SENİHA MAYDA KÖŞKÜ

Ayşe Mayda, 2016 yılı Ekim ayında Dokuz Eylül Gazetesi okurları için yaptığım röportajda “Köşkü, İzmir’in eski valilerinden Sadrazam Kâmil Paşa, oğlu Sait Paşa için inşa ettirmiş. İzmir Saat Kulesi ile yaşıt. Kamil Paşa, Saat Kulesi’ni beğenmesi sonrası bu köşkü yaptırmış” diye söz etmişti. Arkas Sanat Göztepe, sosyal medyada yer alan sayfa paylaşımında köşkün, kentimizin simgesi İzmir Saat Kulesi’nin mimarı Fransız Raymond Charles Pere tarafından tasarlandığı ihtimalinin güçlü olduğunu vurguluyor. Kıbrıslı M. Kâmil Paşa, Saat Kulesi’nin yapıldığı dönemde Aydın (İzmir) Valisi’dir. II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yılı anısına İzmir’de yapılacak Saat Kulesi ile ilgili toplantılara başkanlık eder, yapımıyla bizzat ilgilenir. Kâmil Paşa, Raymond C. Pere’nin Saat Kulesi tasarımından etkilenir. Zaten Kamil Paşa, İzmir’in mimari yapısına katkıda bulunan projelere de öncülük eden bir kişidir. Raymond C. Pere İzmir’de başka yapıları da çizer, restorasyon çalışmalarında bulunur. Atatürk’ün doğduğu yıl İzmir’e gelen Raymond C. Pere, uzun yıllar mimar olarak çalışacağı bu kentte levanten olarak yaşar, bu kentte evlenir, bu kentte vefat eder. Arkas Sanat Göztepe’de yer verilen tarihçede Raymond C. Pere tarafından tasarlandığı düşünülen Ayşe-Seniha Mayda Köşkü’nü yaptıran Kâmil Paşa’nın memleketi Kıbrıs’a dönmesi sonrasında köşkün kiraya verildiği belirtiliyor. Arşiv belgelerinden yola çıkılarak köşkün Musevi İnas (Kız) Mektebi, Göztepe İtalyan Mektebi, İzmir Hususi Devrim Ortaokulu’na kiraya verildiği kaydediliyor. Alsancak Talat Paşa Bulvarı’ndaki binasından sonra Uşakizade Köşkü’nü kiralayan ve bu köşkün çevresinde inşa ettiği binalarla günümüzde büyük bir alanda yer alan İzmir Özel Türk Koleji, 50’li yıllardan bu yana bu bölgede eğitim mirasını sürdürüyor. Arkas Sanat Göztepe’deki köşk tarihçesinde Ayşe&Seniha Mayda Köşkü’nün son kiracısının da 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren ilk askerlerden Mehmet Dürdali Karasan olduğu belirtiliyor. Mehmet Dürdali Karasan’ı yakından tanımak isteyenler, İş Bankası Yayınları tarafından yayınlanan “Paşam Nereye Kadar Çekileceğiz? – Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi Hatıraları” kitabını okuyabilir. Kitabın arka kapağından bir bölüm: “Dostu Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın daktilo ettiği metin, 67 yıllık ömründe üç kez askere alınan Dürdali Karasan’ın çocukluğu, zorlu savaş dönemi, esaret günleri ve maceralı yaşamının yanı sıra, iç ve dış siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini de içeriyor.”

A3182E8A 8D0B 4Ede Ac85 83Fa3C6227E2

Ve Mayda ailesi köşkte 1950 yılı itibariyle yaşamaya başlar. Kurtuluş Savaşı’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşmesine katkı koyan bir ailedir. Yaşadıkları köşkte kültür, sanat, siyaset, bilim dünyasından insanlar konuk olur. Ayşe Mayda, ailenin bireyleri tek tek dünyamızdan ayrıldığında yaşının da ilerlemesiyle köşkü Arkas Holding’e satar. Kendisi de bahçesindeki müştemilat olarak yapılmış kısımda yaşamını sürdürür. Ben de röportaj için müştemilat olarak yapılmış binada Ayşe Mayda ile görüşmüştüm. Köşkün müştemilatı da çok güzeldir. Ayşe Mayda, Arkas Holding’in mimari dokuya saygılı ve böyle restorasyonlarda işin uzmanlarıyla çalıştığını bilmektedir. En önemlisi de köşkün müze ya da eğitim alanında hizmet vereceğine inanıyordur.

1B49A73D 1527 48C3 9Cc0 Ca4896225F2C

Arkas Sanat Göztepe’deki kalıcı koleksiyon sergisinde, ressamlarımızın yapıtlarının mimari olarak sanatsal böyle bir mekanda yer almasının daha etkili olduğu fark ediliyor. Pazartesi hariç her gün saat 10.00-18.00 arası ziyaret edilebilen Arkas Sanat Göztepe Ayşe & Seniha Mayda Köşkü, Arkas Koleksiyonu'ndaki Türk Ressamlar sergisinin yanı sıra çocuklar ve yetişkinler için çok sayıda etkinliğin de yeri olarak var oluyor. Sanat ve özelinde resimde eğitici, ufuk açıcı, yaratcılığı teşvik eden bir yan taşıyor. Çok sayıda etkinliğe köşkün o güzel bahçesi de katılıyor. Ücretli etkinliklerin yanı sıra ebeveynleriyle birlikte rehber eşliğinde çocuklar için anlatımlarla ücretsiz sergi turları da yapılıyor.

HAYIRSEVERLİK İKİNCİ MESLEĞİ

Uzun yıllar yaşadığım Göztepe Mahallesi’nden İzmir’in köklü okulu Özel Türk Koleji’nin yer aldığı sokaklardan geçerken o muhteşem mimari evi her gördüğümde hayranlıkla bakardım. Hayranlığım evin sahibi ülkemizin ilk kadın ortodontisti Ayşe Mayda’ya (1916-2021) da geçmiştir. Ayşe Mayda’nın mesleğindeki başarısında Türkiye'de diş hekimliğinin gelişmesine katkıda bulunan II. Dünya Savaşı'ndan dolayı Türkiye'ye getirtilen Alman hekim, diş hekimi, ortodontist Alfred Kantorowicz'in öğrencisi, asistanı olmasının büyük katkısı vardır. Ayşe Mayda ile Dokuz Eylül Gazetesi için yaptığım röportaj için 2016 yılı Ekim ayında tanışmıştım. Kadınların, genç kızların ve çocukların daha iyi yaşama kavuşmaları için çalışan; kamu yararına bir sivil toplum kuruluşu olan İzmir Soroptimist Kulübü’nün kurucusu, üyesi olarak Kadına Şiddete Son projesi bağlamında görüşmüştük. Bu doğrultuda Ayşe Mayda’nın hayırseverliği sadece çocuklar, genç kızlar, kadınlarla ilgili olmayıp verdiği burslar ve hayvan hakları konusunda da sürmüştür. Mayda, tüm sorunların eğitimle çözüleceğine inanıyordu. Okul, spor sahaları, laboratuvarlar yaptırdı. Bakışlarında doğduğu 1916 yılından bu yana dolu dolu yaşanmışlığın, Cumhuriyetimizin, memleketi İzmir’in izleri vardı. Nelere tanık olmuştu uzun yaşamında? Bu Cumhuriyet kadınına yaşadığı köşkün bahçesindeki ıhlamur ağacı mı şahittir yoksa akasya mı? Arkas Sanat Göztepe’de yaşamının fotoğraflarıyla, eşyalarıyla anlatıldığı bölümde şu sözü de paylaşılmış Ayşe Mayda’nın: “Hayırseverlik benim ikinci mesleğimdi”. Çok sayıda dernek kurdu, aktif olarak bu derneklerde çalıştı. Tüm bunları sevgiyle yaptı çünkü araştırmanın, tanımanın, çalışmanın sonunda sevginin oluştuğuna inanıyordu. 100 yaşını geçkin yaşamında Dünyanın birçok yerine gitti, gördü ancak doğup büyüdüğü, yaşadığı, hayata gözlerini yumduğu İzmir’i terk etmedi.

TÜRK RESİM SANATI

Arkas Sanat Göztepe Ayşe & Seniha Mayda Köşkü’ndeki Türk Resim Sanatı koleksiyon sergisinde yazımızın başında da yer verdiğimiz resmimizdeki akımlar da örneklerle görülüyor. Açık hava resimleri, natürmortlar, Anadolu panoramaları, Türk ressamlarının Paris serüvenleri, figürlü ya da figürsüz kompozisyonlar, portrelerden soyut resimlere yapıtlar sanatseverlere sesleniyor. Herkesin kendini bulacağı bir resim olduğunu düşünüyoruz bu koleksiyonda. Bir resimde kendiniz dışında çocukluğunuz, anılarınız, tarihiniz de çıkabilir karşınıza. Örneğin Nuri İyem’im Pembeli Portresi, Anadolu’da ne çok kadını anlatır. İri gözleriyle konuşan kadınlarımızı... O gözler sizi içine çektiğinde bir ülkeyi tanırsınız, ülkenizi... Şeker Ahmet Paşa’nın Orman ve Kırık Dal adlı resmiyse sanki tüm zamanlarındilidir. “Ben problem dışına çıkarak geometrinin estetiğini aradım” diyen Ferruh Başağa’nın resminde biçimlerin renklerin içinde kaybolmak da mümkün kendimizi bulmak da... Fikret Mualla’nın Üç Balerin’ini görünce aralarına katılmak, Paris’e gitmek istemez misiniz? Bir de bakarsınız Neyzen Tevfik’in müziği eşlik eder size... Arkas Sanat Göztepe Ayşe & Seniha Mayda Köşkü’nün her katı her odası resmimize bir saygı duruşu. İzmir’in kültür-sanat yaşamına katkı koyan bu mekanın bahçesine çıktığınızda da ağaçlardan, çiçeklerden oluşan sanki başka tablolar görülür. Apartmanların egemenliğindeki kentimizde bir vaha gibi duran bu güzel bahçede bir banka da oturup kafanızı da dinleyebilirsiniz, kafesinde ailenizle, arkadaşlarınızla sohbet edip bir şeyler de içebilirsiniz.

Kültürün, sanatın sevgiyle yaratıldığını düşünüyoruz. Yazımızı da bu güzel atmosfere yol açan Ayşe Mayda’nın sevgiyi de kapsayan, geçmişte röportajda söylediği sözleriyle bitirelim: “Ben Atatürk çocuğuyum. Atatürk’ün söylediklerini yapmaya çalıştım. Mustafa Kemal Atatürk gibi kişiler az gelir ancak onun büyüklüğü; kurtarıcıya ihtiyaç duymayan insanların yetişmesine verdiği katkıdır. Atatürk’ün eğitime verdiği önemi hepimiz biliyoruz. Çalışmak önemli. Başarının sırrı çalışmak. Ve tabi ki sevgi. Sevilmeden hiçbir şey, başarı olamaz. Sevgi de araştırmanın, tanımanın, çalışmanın sonunda oluşur.”