Futbol müsabakaları sonrasında en çok tartıştığımız iki karakterden biri hakemler, diğeri de teknik adamlar… Aslına bakarsanız, futbol oyununu oynama manasında, direkt içerisinde olmayan bu iki figür, nedense en fazla tartışmaya sebep kişi ya da kişiler!
Bu iki figürden hakem ile devam etsin yazım; sonrasında ise bambaşka bir yere götüreceğim sizleri…
Biraz eskiler anımsayacaklardır; ülkemizdeki futbol müsabakalarında düdük çalan bir kısım hakem, aslında aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin de (TSK) mensubuydular. Bazısı subay, bazısı da astsubay olarak şanlı ordumuza hizmet ediyorlardı. Birer asker olmalarının kendilerine kazandırmış olduğunu düşündüğüm; disiplinli tavırları ve kurallara uyma/uydurma becerileri sayesinde de, oldukça uzun bir süre liglerimizde düdük çaldı asker hakemler. Ta ki, 2003 yılına dek… Sonrasında artan tribün tacizleri, küfürler ve diğer baskıları öne sürerek, imaj kaybı yaşadıklarını belirten TSK, kendi mensuplarının hakemlik yapmasına müsaade etmedi. Hakemliğe devam eden askerler oldu elbet ki, ancak askerlik mesleklerinden ya emekli oldular ya da istifa ettiler.
Yazımın odağına geliyoruz;
TSK ve mensupları, yıllarca futbola destek oldular. Ve biz en bilindik destekleri olarak, futbola sağladıkları hakemlikleri biliyoruz. Oysa çok başka destekleri de olmuştu TSK’nın; Ordu Milli Takımı mesela… Futbol oynayan ya da teknik adamlık yapan subay, astsubaylar mesela…
İşte onlardan biri, bir astsubay, gökyüzünden dünyaya, tekrar selam duracak... 2019 yılının, Şubat ayının 7’sinde elveda demişti bu hayata... Ama her 7 Şubat’ta selam veriyor göklerdeki yıldızından ve bizleri selamlıyor. Elbet ki, bizler de, yetiştirdiği tüm öğrencileri de O’nu…
Şakir Kuruş, efsanemizin adı;
1954 yılında, Deniz Astsubay okulundan mezun olduktan sonra 35 sene Deniz Kuvvetlerinde görev yapar Şakir Kuruş. Ancak futbol O’nun için vazgeçilmez bir sevdadır ve terk etmez sevdasını… Adeta futbolla yatar, futbolla kalkar. İstanbul Denizgücü takımında oynar ama görev yeri İzmir olarak belirlenince, İzmir Denizgücü takımının vazgeçilmezi olur; dile kolay, tam çeyrek asır görev yapar bu takımda… Üstelik hem oynar, hem öğretir! Şakir Kuruş bu arada, Ordu Milli Takımının da bir süre teknik adamlığını üstlenir ve 1967 yılında, Ordu Milli Takımımız Dünya Şampiyonu olur. 1968’de ise final oynar ve gümüş madalya ile ödüllendirilir.
Uzun zamandır adına kupa düzenlenmeyen bir turnuva var; Başbakanlık Kupası. Hoş, isteseler de, devletimizin yönetim şekli değiştiği için, bu adla kupa oynanamaz artık! Geçmişte, bir süre oynanan Başbakanlık Kupasını kaldıran tek amatör takımın da hem oyuncusu hem de teknik adamıdır Şakir Kuruş. Aynı kupada, bir kez daha final oynama hazzını da yaşamıştır.
Dört kez İzmir Denizgücü takımı ile Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluğu yaşamıştır. Tam 35 yıl amatör futbol oynamış ve her futbolcuya nasip olamayacak anılar biriktirmiştir. Futbolculuk ve yetiştiricilik yılları ardından, uzun seneler Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Ege Bölgesi teknik sorumluluğu, İzmir Bölge Müdürlüğü ve Genç Milli Takım antrenörlüğü de yapmış olan Şakir Kuruş, Altay, İzmirspor, Göztepe ve Karşıyaka takımlarında da teknik adam olarak görev almıştır.
TSK ya da başka kurumlar… Futbola, daha doğrusu spora destek oldukları zamanlarda, ne kadar da can yetiştirmişler, ne kadar da insana dokunmuşlar ve ne kadar da insan hayatının seyrini değiştirmişler! Seyri değişenler de, başkalarına dokunmuş ve yön vermişler, Şakir Kuruş ağabeyimiz gibi… Ancak kapital ve sömüren dünya ve onu yönettiğini sananlar, spora destek olan kurumların ve spor uzantılarının başını kesmekle meşgul olmuşlar ve başarmışlar da; efsaneler yetişmesin diye…
Dipnot; “Her ölüm, yeni bir uyanış, yeni bir diriliş, belki de yeni bir yaşam formu yüreklerde… Rahmetle Şakir Kuruş.”