Geçtiğimiz hafta Metropoll’ün açıkladığı kamuoyu araştırması, Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi durumunda, her iki turda Erdoğan’a ezici bir üstünlük sağladığını ve ikinci turda HDP seçmeninin yaklaşık yüzde 75’inin oyunu alacağını; Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda ise 10. kez yenilgiye uğrayacağını göstermesi açısından değerliydi. Önümüzdeki dönemde Yavaş’ın farkı arttıracağını ve aday gösterileceğini; HDP'nin ilk turda aday göstermeyerek, Yavaş'ın ilk turda %60'ın üzerinde oyla ‘Yeni Cumhurbaşkanımız’ olmasına katkı sağlayacağını ve bunun Türkiye’nin fabrika ayarlarına dönebilmesi için çok önemli bir aşama olacağını tahmin ediyorum...
İktidarın tüm politikaları iflas etmişken, halk pahalılık ve işsizlikle bunalmışken, gençler ülkeden kaçmanın yollarını ararken, ana muhalefet partisi genel başkanının oylarının halen Erdoğan’ın altında kalması çok düşündürücü. Nedeni ise basit: Halk Kılıçdaroğlu’na güvenmiyor ve bugünlere gelmemizde payının büyük olduğunu düşünüyor.
Bu süreçte hepimize çok önemli görevler düşüyor; “Dur bakalım ne olacak?” demekten vazgeçerek, ortak amaç doğrultusunda farklı, hatta karşıt görüşleri bir kazanda buluşturup, tatlandırmamız ve lezzetli bir ‘aşure’ yapmamız gerek. İlk hedef Kılıçdaroğlu’nu adaylıktan vazgeçirmek olmalı. Şu anda bile puanı Erdoğan’ın altında olduğuna göre, seçilme şansı son derece düşük; çünkü Erdoğan’ın elinde ona karşı, nedense hiç kullanmadığı çok sayıda koz var. Birçok görüşüm Yavaş’ın köken aldığı MHP’den farklı olsa da en yüksek oy ve farklı kesimleri birleştirebilme potansiyellerine sahip olduğu için onu destekliyorum. Farklı nedenlerle İmamoğlu’nu tercih edenlere de saygı duyuyorum; seçim tarihi açıklanana kadar en az iki kazanabilecek aday seçeneğinin bulunmasında ve bu iki adayın yıpratılmamasında büyük yarar var. Sonuçta, AKP ve Erdoğan’ı demokratik yollardan uğurlarken, yaptığımız aşureyi, hep birlikte keyifle yiyebiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun yıllar boyunca yapamadığı muhalefeti Ümit Özdağ birkaç haftaya sığdırdı. Yavaş’ı aday gösterdi, bazılarını desteklemesem de Suriyeliler konusunda tavrını ortaya koydu ve Erdoğan’ın bu konudaki politikasını değiştirmesini sağladı; Soylu’ya haddini bildirdi ve Cumhur İttifakı’nın karizmasına derin bir çizik attı. Özdağ’ın Zafer Partisi’ne, özellikle değişim isteyen gençler tarafından verilecek desteğin hızla artacağı kanısındayım…
Kökenleri, düşünce biçimleri ve değer yargıları farklı insanları nelerin bir araya getirebileceğini düşündüğümde ilk aklıma gelen, Atatürk ve onun ilkeleri. Sorunların temelinde emperyalizm olduğuna göre antiemperyalizm de sosyal demokrat, milliyetçi, dindar, hatta sosyalist kesimi birleştiren iyi bir tutkal olabilir. Bu yolda dürüst, cesur ve donanımlı Sera Kadıgil ve Ahmet Şık gibi solculara da gereksinim var; Ümit Özdağ gibi sağcılara da. Farklı, hatta karşıt görüşler son derece yararlı, ama birbirimizi kırmadan. Akıl ve bilimi rehber edinmiş, dürüst, gerçekçi, uzlaşmacı, geçmişte yapılan yanlışlardan hesap soracak, düştüğümüz durumdan çıkarabilecek lider ve yöneticileri bulup, yetkilendirmek de önemli.
Tüm veriler, emperyal güçlerin sadece iktidarı değil, muhalefeti de şekillendirdiğini gösteriyor; geçtiğimiz 19 yılda, hatta öncesinde birden fazla plan uygulandı. Bu planları A, B ve D olarak adlandırırsak, bu planların dışında kalan bir C Planı’na gereksinim duyduğumuz söylenebilir ki, bu plan Mansur Yavaş gibi duruyor.