“Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar?”
(Franz Kafka’nın arkadaşı Oskar Pollak’a yazdığı mektuptan)
Tarih 29 Şubat 2012. Yer; Silivri Cezaevi. Kumpas süreci…
Dönemin Türkiye Gazeteciler Federasyonu(TGF) ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atila Sertel başkanlığında tutuklu gazetecilerle -ilk kez- açık görüş yapacağız. Işık Teoman, Ali Ekber Yıldırım, Çağlayan Bilgen, Sadık Uçar, Tülay Cengiz, Yalçın Küçükdamar, Coşkun Akar ve Muhittin Akbel anımsadığım meslektaşlarım.
O gün; Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Soner Yalçın, Ahmet Şık, Nedim Şener, Müyesser Yıldız, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan ile görüşüyoruz; tek tek ve 20’şer dakika.
İki Barış’la görüşmemizden aklımda kalan cümle yıllarca aklımdan hiç çıkmadı;
“Gazetecilik yaptık, gazetecilik kazanacak!”
(Bir de bize kantinden aldıkları büsküvileri ikramlarını unutmadım.)
***
“Cendere”, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın okurlarıyla buluşan son kitaplarının ismi.
Hayli çarpıcı, ilginç bilgi ve belgelerle yargının geldiği durumu ortaya koymakta “Cendere”.
Şu soruların yanıtlarını da vermekte: “CHP’li Belediye Başkanları İmamoğlu ve Çerçioğlu için yapılan ahlaksız teklifin arkasında hangi AKP’li Bakan vardı? Pelikancılar AKP içinde hangi operasyonları yaptı ve kimleri fişledi? Yargının arka odalarında hangi ses kayıtları dolaşıyor? Holding patronu cinayetinin üstü hangi yollarla kapatılmak istendi? Hakimler ve savcılar gizlenen skandalları ilk kez nasıl anlattı? Adliyeye getirilen ve içinde 260 bin dolar olan çantanın sırrı neydi? Nurcular devlet içinde nasıl bir ağ kurdu? Yargıdaki Pelikan-Hakyol mücadelesinin perde arkasında ne vardı? FETÖ borsasının belgesinde neler yazıyordu? AKP’li bakanlar arasındaki kavganın bilinmeyen nedeni ne? Diyanet’in gizli tarikatlar raporu nasıl sızdı? Öldürülen AKP yöneticisinin eşi sessizliğini bozup neler anlattı? 15 Temmuz raporu aslında neden basılmadı? Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette hangi kapıları açıyor? Erdoğan’ın yakınını hayata döndüren ismin başına neler geldi?”
Emekleriyle; Barışlar, devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor.
***
Bakın, yazarları nasıl anlatıyor Cendere’yi.
Barış Terkoğlu: “Bir dönem FETÖ, bünyeye sızmış kanser olarak tanımlanıyordu. FETÖ sonrasında olanları da Metastaz’a benzetmiştik. Devlet içinde örgütlenen cemaatlerin kendi düzenlerini kurduğu, kendi hâkimleriyle, polisleriyle iş tuttuğu düzeni anlatmıştık. İşin ilginci; Türkiye, kitaptan sonra devlet içindeki cemaat örgütlenmelerini tartıştı. Bizim için ise bedeli ölüm tehditleri, yargılamalar, hapis ve tabii hedef alınmak oldu. ‘Metastaz’ın bir ötesini anlatabilir miyiz’ diyorduk. Cendere, devlet içinde yalnız cemaatlerin değil, tüm hiziplerin at koşturduğu düzeni anlatmak için bulduğumuz bir tarif oldu. Kitap ortaya çıktı.”
Barış Pehlivan: “Türkiye’de hemen her olumsuz gelişmeye verilen genel geçer bir cevap var: ‘Devlet’. Oysa yaklaşıp baktığınızda, kendini devlet olarak sunanların, çoğu zaman kendi örgütünü devlet sayanlar olduğunu görüyorsunuz. Örnek olsun, hapse girdiğimde bana yumruk atan gardiyan ‘ben devletim’ diyordu. Türkiye’de bu kitapla ağızlarında her gün devlet olanların, yarattıkları cendereyle hem toplumu çürüttüğünü hem de devleti bitirdiğini anlatmak istedik. Çünkü başka bir otorite devletin işini yapmaya başlamışsa orada devletin varlığı tartışmalıdır. Toplum da olağan düzenini o yapılarla kurar ya da eskisi gibi kuramaz. ‘Nefes alamıyorum’ diyordu ya boynuna polisin bastığı mazlum Amerikalı. Evet bu bir cendere, nefes alamıyoruz!”
***
Mine G.Kırıkkanat, “Cendere” için “Boğulan devletin anatomisi” demiş. Ne doğru! İçine sokulduğumuz cendereden kurtulmanın çaresi, elbette kaçmak değildir. Barış Pehlivan’ın dediği gibi, “Ancak üzerine yürüyerek, dokunarak ve kavrayarak kırılabilir cendere.” İki Barış çok konuşulacak kitaplarıyla bunu yapmaya çalışmış. Kumpasları teşhir eden “Cendere”, Uğur Mumcu’dan anımsadığımız, gündem belirleyecek çarpıcı bir gazetecilik araştırması! “Gazetecilik kazanacak” diye imzalayıp gönderme inceliği gösteren Barışlar’a teşekkür ediyorum. “Bitirdiğiniz yer, başladığınızdan güzel olsun!..”