CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç, partisinin il binasında düzenlediği basın toplantısında İzmir gündemine ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Kentin yıllardır merkezi hükümet tarafından ihmal edildiğini vurgulayan Güç, AKP’li İzmirli siyasetçilerin “İzmir’in sorunlarından tamamen koptuğunu” söyledi. Hükümetin İzmir’e yaptığı yatırımları sorgulayan Güç, İzmir örgütüne seslenerek, şu çağrıyı yaptı: “Bu ülkeyi batırdınız. Gidin Ankara’ya, İzmir’in hakkını alın. Bu kente yapılması gereken yatırımları isteyin. İzmir’e yıllardır üvey evlat muamelesi yapılıyor.”


Bir haftadır AKP’li milletvekilleri ve İl Başkanı Bilal Saygılı’nın yaptığı açıklamaların, “halkın beklentilerinden ne kadar uzak olduklarını” ortaya koyduğunu belirten Güç, İzmir’in önceliklerinin siyaset üstü olduğunu ve sorumluluk taşıyan herkesin bu kente karşı görevini yerine getirmek zorunda olduğunu ifade etti.
Çağatay Güç’ün açıklamaları şöyle:


Özellikle bir haftadır İzmirliler olarak, AKP’li İzmirli siyasetçilerin halkımızı ve onların sorunlarını hiç önemsemediklerini gösteren bir performansa şahitlik ediyoruz. Milletvekilleri ayrı telden çalıyor, İl Başkanı ayrı telden çalıyor, İlçe Başkanları ayrı telden çalıyor. Hepsi halktan kopuk, şehrini tanımayan, kurumlarını bilmeyen bir siyasetçi profili çiziyorlar. Yazık, üzülüyoruz ve ülkemiz adına endişe duyuyoruz.

Geçtiğimiz gün Çeşme’de yaptığım örgüt ziyaretinde bir konuya dikkat çekmiştim. İzmir’den merkezi hükümetin aldığı vergilerin yüzde kaçının geri döndüğünü sormuştum. İzmir’e yapılan yatırımın, alınan verginin sadece yüzde yirmi beşi kadar olduğunu söylemiştim. Buna karşın bazı illerde alınan verginin yüzde iki yüz ellisine kadar yatırım yapıldığını ifade etmiştim. Bu bilgileri Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı verilere dayanarak aktarmıştım. Bilal Bey sağ olsun, daha ayrıntılı verileri paylaşarak asıl yatırım miktarının 38 milyar TL olduğunu, bunun da İzmir’den alınan vergilerin yaklaşık yüzde 5’i kadar olduğunu ortaya koydu. Meğer hükümetin İzmir’e yaptığı yatırım; eğitim, sağlık, bakım ve küçük ölçekli kamu yatırımlarından ibaretmiş.

Buradan tekrar soruyorum: Merkezi hükümet olarak 2024 yılında İzmir’e yatırım adına ne yaptınız?
Şehir karşılaştırması yapmak istemezdik ancak, söylemek zorundayız: Kayseri’ye alınan verginin yüzde 217’si, Konya’ya yüzde 200’ü kadar bütçe aktarılırken, İzmir’e alınan verginin yalnızca yüzde 5’i geri dönüyor. Bu şehir sadece CHP’lilerin mi? Bu şehirde AKP’liler ve MHP’liler yaşamıyor mu? Bu tablo utançtır. Biz kendimiz için değil, halk için hizmet bekliyoruz.

Whatsapp Image 2025 11 22 At 12.30.48


İZBAN zarar etmeye zorlandı


İZBAN konusunda esas sorun, TCDD’nin aşırı maliyet yüklemesidir. TCDD tarafından İZBAN’a uygulanan hat kullanım bedeli ve katener enerji giderleri son dört yılda sürekli artırılarak sistem adeta zarar etmeye zorlanmıştır.

Hat kullanım kilometre ücreti 2023’te 12 TL iken, 2024’te 41,20 TL’ye çıkarılmıştır. Bu %243 zam demektir.

2023’te 71 milyon TL olan hat kullanım bedeli, 2024’te 248 milyon TL’ye çıkmıştır.

Enerji giderleri sadece 2024 yılında 360 milyon TL olmuştur.

İZBAN’ın toplam biniş geliri 724 milyon TL iken, bunun %84’ü enerji ve hat kullanım bedeline gitmektedir.

Bütün bunların içinde tren bakım maliyeti yok, personel maliyeti yok, geçmiş yıllardan kalma kredi ödemeleri yok. Bu yapı sürdürülebilir değildir.

Halkımız şunu bilmelidir: Hatların bakımlarının yapılmaması nedeniyle birçok noktada trenlerin yavaşlaması teknik bir zorunluluktur. TCDD, İZBAN’dan kilometre başına 7–8 TL alırken, özel yük trenlerinden 44 TL almaktadır. Gecikmelerin büyük kısmı da bu özel yük trenlerinin önceliklendirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bugüne kadar Halk Taşıt uygulamasının tamamı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sübvanse edilmiştir.
İZBAN’ın gelirlerinin neredeyse tamamı TCDD’ye aktarılırken, çıkıp da “İZBAN’ı iflasa sürüklüyorsunuz” demek, gerçeği çarpıtmaktır. İZBAN’ı zorlayan, sizin yarattığınız enflasyon ve TCDD’nin astronomik zam politikasıdır.

Eğer AKP hükümeti samimiyse:

Halk Taşıt sübvansiyonunu bakanlık üstlensin,

Hat kullanım bedelini kaldırsın,

Enerji maliyetini sübvanse etsin.

Çünkü bu ekonomik krizin sorumlusu merkezi hükümettir.

Önceliğimiz vatandaşımızın can güvenliği ve hukuktur. Atamar Mahallesi’nde 40–50 yıllık mühendislik hizmeti almamış binalarda yaşanan zemin hareketliliği nedeniyle bazı yapılar riskli hale gelmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, can güvenliğini önceleyen bir yaklaşımla bu alanları tespit etmiş, birçok yapıyı kamulaştırmış, riskli yapıların yıkılmasını sağlamıştır. Kira desteği, taşınma desteği ve sosyal yardım sağlanmıştır. Hiçbir vatandaşımız yalnız bırakılmamıştır.

Ancak üzülerek görüyoruz ki AKP Milletvekili Şevdem Bursa, bölgedeki vatandaşların acı ve endişesini kullanarak orada siyasi şov yapmayı tercih etmiştir. AKP Konak İlçe Başkanı ise yasal yıkım sürecini engellemeye çalışmış, teknik ekiplerin üzerine baskı kurmuş, kamu görevlilerini hedef göstermiştir. Mahalle sakini bile olmayan birkaç provokatörle süreci sabote etmek siyaset değil, sorumsuzluktur.
Can güvenliği üzerinden siyaset yapılmaz.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak gerilimi değil, çözümü tercih ederiz. AKP’li bazı siyasetçilerin yaptığı gibi toplumu kışkırtan, kamu düzenini bozan ve hukuki süreci engellemeye çalışan tutum tehlikelidir. Bu yaklaşımdan derhal vazgeçilmelidir.

İGC: Basını aşağılamak kimsenin haddi değil!
İGC: Basını aşağılamak kimsenin haddi değil!
İçeriği Görüntüle


Sayın Mahmut Atilla Kaya’nın İzmir Ulaşım Planlaması hakkındaki açıklamalarını üzüntüyle izledim. Bir milletvekilinin kendi şehrini bu kadar az tanıması gerçekten düşündürücüdür.
İzmir’in ulaşım planlaması bugün ortaya çıkmış değildir:
İlk ciddi çalışma 1974’te yapılmıştır.
İlk kapsamlı Ulaşım Master Planı 1992’de hazırlanmıştır.
2009’da 9 merkez ilçe için yeni plan hazırlanmıştır.
Büyükşehir Yasası sonrası 2015’te tüm il geneline genişletilmiştir.
Şu anda 2025–2040 hedefli revizyon çalışması sürmektedir.
Sorun planlama değildir. Sorun, merkezi hükümetin ülkeyi içine soktuğu ağır ekonomik kriz ve İzmir’e yatırım yapılmamasıdır.
Bugün çıkıp da İzmir’in ulaşım projelerini kendi eserleri gibi anlatmak, gerçekleri çarpıtmaktır. O hat zaten mevcuttu; TCDD hattı uzattı. Asıl yatırım, hattın yer altına alınması işi Sayın Aziz Kocaoğlu döneminde yapılmıştır. Üstelik TCDD yaptığı her işin parasını hat kullanım bedeli adı altında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden tahsil etmektedir. Şehri ikiye bölen bir hatla övünmek ise en hafif tabiriyle abesle iştigaldir.


“Sizin mesainiz algı üretmek”


Altyapı geçitleri, üst geçitler, yaya geçitleri gibi yatırımlar için mevcut yatırımın en az üç katı kadar ek yatırım yapmak zorunda kalmıştır. Son yirmi yılda toplu ulaşım yatırımı konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi döneminde İzmir’e yapılan yatırımların yanına kimse yaklaşamaz. Buyursunlar, Büyükşehir Belediyemizin internet sitesine baksınlar. Üç Çiçek, Narlıdere Metrosu, Karşıyaka Tramvayı, Konak Tramvayı ve şu anda yapımı devam eden Buca Metrosu… Yalnızca yirmi ayda tünelin yüzde doksanını, genel imalatlarda ise yüzde kırkını aşmış durumdayız. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak on sekiz ay boyunca bizzat yönettiğim projenin bugün geldiği noktadan gurur duyuyorum.
Merkezi hükümetin yapması gereken işler belediyelerin üzerine bırakılmaktadır. Bu tamamen sorumluluktan kaçma politikasıdır.


Bütçeden kesintilere rağmen belediyelerimiz halkımızın yanındadır. Gerçekler nettir:
• Belediyelerimiz bugün 1 milyon yurttaşa sosyal yardım ulaştırmaktadır.
• Her gün 50 bin kişiye ücretsiz sıcak yemek sağlanmaktadır.
• 50 bin yurttaşımıza kent lokantalarından uygun fiyatlı yemek sunulmaktadır.
• 20 bin öğrenciye ücretsiz yemek verilmektedir.
• Binlerce öğrenci ücretsiz servislerle okullarına taşınmaktadır.
• Okulların boya, tamirat, hijyen giderlerinin neredeyse tamamını belediyeler karşılamaktadır.
• On binlerce emekliye kira yardımı desteği verilmektedir.
• Yüz binlerce öğrenciye kırtasiye desteği sağlanmaktadır.
• Sosyal tesislerle uygun fiyatlı yaşam alanları oluşturulmaktadır.
• Sosyal marketlerden milyonlarca yurttaş faydalanmaktadır.
• Binlerce çocuk belediye kreşlerinde bakılmakta ve eğitim almaktadır; on binlercesi sırada beklemektedir.
• Yaşlıların ev temizliği, tamirat, bakım ve yemek desteği sağlanmaktadır.
• Kooperatiflere makine ve ürün alım desteği verilerek üreticiler ayakta tutulmaktadır.
• Binlerce çiftçiye tohum, fidan ve ekipman desteği sağlanmaktadır.
Biz olmasak, sizin yapmadığınız yüzünden, bu şehir ayakta kalamaz. Ama siz hâlâ çıkıp belediyelerimizi suçluyorsunuz. Ülke derin bir ekonomik ve sosyal çöküşün içindeyken, siz hâlâ hamasetle vakit kaybediyorsunuz.


Efendiler, ülke battı! Bırakın boş nutukları. Gidin Ankara’ya, İzmir’in hakkını alın. İzmir’in yatırımlarını isteyin. Yoksa çocuklarınıza anlatacak tek bir hikâyeniz bile olmayacak. Çocuklarınızın yüzüne bakamayacaksınız. İzmir halkının yüzüne bakamayacaksınız.
Gerçek şudur: Bizim işimiz halkın derdine çare olmak; sizin mesainiz algı üretmek.
Tarih kimin ne yaptığını yazacak. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında milletimiz sizden kurtulacak, rahatlayacak ve derin bir nefes alacaktır.

Kaynak: Haber Merkezi