Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 20. Olağanüstü Kurultayı’nı geride bıraktı. 6-9 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen bu "Tüzük Değişikliği ve Program Kurultayı", kamuoyunda "Değişim Kurultayı" olarak da anılıyor.
Kurultayın ardından parti içi demokrasi ve yenilenme taleplerinin ne kadar karşılık bulacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Yapılan tüzük değişiklikleri, özellikle üç dönem kuralı, ön seçimlerdeki %15 genel merkez kotası ve belediye çalışanlarının örgüt seçimlerinde aday olmalarına getirilen kısıtlamalar, kurultayın en çok tartışılan maddeleri oldu.
Bu değişikliklerin ardından son halini alacak olan "Parti Programı" da tamamlandığında CHP’nin gündeminde erken seçim tartışmalarının daha da yoğunlaşması bekleniyor. Bir süredir Genel Başkan Özgür Özel tarafından sıkça dile getirilen “geçim yoksa seçim var” ve “var bir çaresi; Cumhuriyet Halk Partisi” söylemleri, hem parti örgütlerini hem de kamuoyunu seçim atmosferine hazırlama çabasının bir göstergesi. CHP, hem yeni tüzük ve programıyla hem de tematik mitinglerle erken seçime hazırlanırken, kurultay sırasında dikkat çeken bir diğer unsur ise Mansur Yavaş’ın yaptığı konuşma oldu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın kurultaydaki alınganlık ve sitem içeren konuşması parti içinde tartışmalara yol açarak birçok kişinin tadını kaçırdı. Yavaş’ın haklılığı-haksızlığı bir yana böyle bir durumun yaşanmış olması aslında bir “zafiyetin” işareti olarak görülmeli. Yavaş, kurultaydaki konuşmasında kurumsal parti eleştirisi sonrasındaki CHP’nin on dört büyükşehir belediye başkanı olduğunu belirtirken başkanların birbirlerine üstünlüğü olmadığını mı anlatmaya çalıştı. Bir diğer hususta, Mansur Yavaş’ın konuşmasında İmamoğlu ve kendisinin olası Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili yaptığı göndermeler, CHP’nin iç dinamiklerinde potansiyel bir kırılmaya yol açabileceğini gösteriyor.
Bu olası rekabet, CHP’yi AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi hamlelerine karşı zayıf bir noktaya çekebilir. Erdoğan’ın ustaca yönetebileceği bir siyasi zemin, “CHP’de koltuk kavgası başladı” söylemiyle parti içinde bölünme algısını kamuoyunda güçlendirebilir. Bu durumda CHP, erken seçim sürecinde siyasi bir avantaj kaybına uğrayacaktır
Yavaş’ın konuşmasının ardından hem Özgür Özel hem de İmamoğlu, durumu toparlama gayreti içinde olduklarını gösteren açıklamalar yaptılar. Ancak bu hassas süreçte sadece Özel, İmamoğlu ve Yavaş’ın gayretleri yeterli olmayacaktır. CHP Genel Merkezi, parti içi tüm unsurları bu hassasiyet konusunda uyarmalı ve süreci titizlikle yönetmelidir. Aksi takdirde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yaptığı gibi, Cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik açıklamalar partiyi daha da zorlayabilir. Siyasetin doğası gereği, iyi niyetli açıklamalara bir de "saf tutma" amacı güden siyasetçilerin eklenmesi, parti içi yeni bir tartışmayı ve güç kaybını getirecektir..
Sonuç olarak, CHP’nin bir yandan erken seçime ve ülkenin giderek ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunlarına odaklanırken, diğer yandan Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesini makul bir süreliğine gündem dışı tutması gerekiyor. İktidar hedefini gerçekleştirebilmenin en önemli koşullarından biri de bu olacak gibi görünüyor.
[Aşil’in Topuğu: Homeros’un İlyada destanına göre, Aşil’in annesi Thetis, oğlunu ölümsüz kılmak için onu ayağından tutatarak bir nehre daldırmış, ancak topuğu suya temas etmediği için Aşil’in bu noktası zayıf ve savunmasız kalmıştır.]