"Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz! Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasamıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız.”

Tam da bugün 28 Ekim 1923'te kafasında oluşturduğu, kurguladığı bu düşünceyi, ertesi günü yaşama geçirdi Mustafa Kemal.

***

TDK sözlüğüne göre dilimize Arapçadan geçen bir sözcük olan cumhuriyet; "Ulusun, egemenliği kendi elinde tuttuğu, bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi"dir.

Cumhur halktır, cumhuriyet halkın kendi istenciyle devlet yönetiminde söz hakkına sahip olmasıdır.

Hangi düşüncede olunursa olunsun, insanların düşüncelerini özgürce, istenciyle dile getirebilmesidir cumhuriyet.

Günümüzde yıpratılmış olsa da din özgürlüğünün en önemli güvencesi, tüm inançlara ortak uzaklıkta olan koruyuculuğu Anayasamızda tanımlanmış laik yönetim cumhuriyet değil midir?

Anayasa ile belirlenmiş, özel yaşamın güvence altında olduğu yönetimi de kapsamaz mı cumhuriyet?

Yine Anayasamızda basının özgür olduğu belgelenmiş çağdaş bir yönetimi de imler cumhuriyet.

Sınırlandırılamaz, engel olunamaz yaşama hakkının da içinde bulunduğu erdemli, anlamlı bir adlandırmadır cumhuriyet.

Herkesin eşit koşullarda eğitim almasına olanak sağlayandır.

Kadının adının bile olmadığı bir toplumdan, erkeklerle eşit koşullarda toplumsal yaşama katılmayı öncelikli kılan seçme ve seçilme hakkıdır cumhuriyet.

Aymazlığı, yozluğu, yobazlığı, din sömürüsünü, dinci örgütlenmeleri barındırmayan bir anlayışın var olduğu saygın bir yönetim biçimidir de Cumhuriyet.

“Kuvayi Milliye”dir; ulusal güçlerdir; aydınlanmadır; barıştır…

Kültürün, sanatın, edebiyatın değer kazandığı, bilinçlendiği, us gücüne ulaştığı, yaşam bulduğu, özgürleştiği, yapıtlarla varsıllaştığı büyük olgudur cumhuriyet.

Harf devrimi… Cumhuriyet kazanımlarından en önemlisi. Genç Cumhuriyetin beşinci yılında, Ağustos 1928’de ne demişti Atatürk? "Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan bu yana kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak zorundasınız. Anladığımızın belirtilerine yakın gelecekte bütün dünya tanık olacaktır. Buna kesinlikle inanıyorum."

Bu düş 3 Kasım 1928’de gerçekleşti. Türk Dil Kurumunun kurulması, basın-yayın olanaklarının gelişmesi, okuma-yazma, okullaşma oranının artması, dilde özleştirme çalışmaları da Cumhuriyet’in kazanımlarından değil mi?.

Cumhuriyetin anlamı,değeri, özelliği, gücü üzerine söylenecek sözleri öylesine çok ki…

Sultanlıktan, dinsel güçten, tutucu ve bağnaz yapıdan, korkudan, kuşkudan beslenen bir yönetimden, halkın istenciyle biçimlenen bir yönetime geçmek kolay mıydı? Değildi elbette. Bunu inanmış, savaşımcı, aydınlanmacı arkadaşları, yoldaşlarıyla gerçekleştiren, önderlik eden Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha saygıyla.

Gerence'de de kutlama

Yaz geçti gidiyor derken, güz yazdan aldığı ödünç sıcaklarla bizi ısıtmayı sürdürüyor.

Yarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı burada Gerence Koyu’nda, Atatürk büstü önünde kutlayacağız aydınlamaya, çağdaşlığa, uygarlığa, barışa, özgürlüğe inanmış dostlarla…

Salgına, korona baskınına, kırımına karşın Cumhuriyetimizin 100. yılını da coşkuyla kutlamaya ne dersiniz?

Barışı, sevgiyi, çağdaşlığı, emeği, bilimi, sanatı, edebiyatı, cumhuriyet değerlerimizi korumaya inanarak…