Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı. Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı.
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı. Gittiler, akşam olmadan ortalık karardı...
Tarih 6 Kasım 1972...
Büyük şair Attila İlhan İzmir Karşıyaka'daki evinde, sabah radyo haberlerinde duymuştur kara haberi; ''Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idam edildiler''
Büyük bir hüzün kaplar şairi. Evinden çıkar gazetesine gitmek üzere vapura biner.
Kara bulutların gökyüzünü kapladığı bulanık, simsiyah, çalkantılı bir denizde vapurun bir köşesine çekilir. Gözyaşları içinde (yukarıda bir dörtlüğünü paylaştığım) o ünlü şiirini , 'O Mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız'' dizelerini kağıda döker. Müjgan, yani kirpikleri sırılsıklamdır. Hıçkıra hıçkıra ağlar. İskeleden gazetesine giderken yaşlı gözlerle şiiri tekrarlamaktadır.
Karşılaştığı yiğit gazeteci, sevgili dostum Okan Yüksel' e okur şiirini ilk kez...
Tam 48 yıl geçmiş üç fidanın darbeci faşist Cunta tarafından darağacına gönderilmesinden bu yana. Bu devrimci yüreklerin idamı için Meclis'te el kaldıran 273 vicdansız kişinin büyük bir bölümü bugün hayatta değil.
Hayatta olanlar ise kapkara vicdanlarıyla başbaşa, ölümlerinden sonra verecekleri hesabı düşünüyorlar. Bakın eğilmez baş, bükülmez kalem rahmetli Uğur Mumcu, Denizleri idama mahkum eden mahkemenin başkanı için o yıllarda neler yazmış;
''...Sen gözünü kırpmadan onsekiz genci darağacına yolladın. Üç fidan gibi genç önünde can verdi. Hiçbiri korkmadı. Gözlerinle gördün bunları. Senin yaşamanı ama çok yaşamanı istiyoruz biz...
Öylesine yaşa ki, hakkında hükmünü bizler değil, öz torunların versin. Boynuna tarihin hükmünü torunların taksın. Bütün istediğimiz bu.''
Torunlarının boynuna tarihin hükmünü takıp takmadığını bilemiyoruz. Ancak bir süre sonra yerden yere vurduğu Süleyman Demirel'in Adalet Partisi'nde milletvekilliği yaptığı herkes tarafından biliniyor. Ve ilahi adalet... 2010 yılında tıksırıncaya kadar yemek yediği bir sofrada, boğazına takılan bir lokmayla boğularak, can çekişerek göçtü, gitti. 68 Hareketi'nde tanıma olanağı bulduğum, öğrenci gösterilerinde, kavgalarında, üniversite boykot ve işgallerinde omuz omuza mücadele vermekten onur duyduğum yiğit devrimci Deniz Gezmiş'i
48 yıl sonra bir kez daha saygıyla anıyorum.
Bu ülke sizi hiç unutmayacak.
Işıklarda uyuyun...