İzmir Namık Kemal Lisesi’nden dönem arkadaşım, dostum şair- yazar, tiyatro sanatçısı rahmetli Dinçer Sümer’in bir şiirinde “Doktor ben iyi değilim/ bana iki tertip İzmir yaz/ yüreğim darda bozgundayım..” dediği gibi bir İzmirliyim. Ve de dost hastasıyım…
Dostluğun tarifini yapacak değilim; “Dostumun dostu, benim de dostumdur” deyimine takılanlardanım…
O kadar çok dostum var ki; 62 yıllık meslek hayatımda Ankara Rüzgarlı Sokak’tan tutun, İstanbul’un Babıali (Bâb -ı Âli Yokuşu’na kadar uzanan bir dostluk zinciridir bu… Tabii ki merkez üs İzmir olmak üzere 30 ilçedeki dostlarımla inanın bir “Dostlar Vitrini” kurdum. Köşe yazılarımda olduğu gibi bu vitrinimi çalıştığım TV ve radyo programlarına kadar taşıdım. Örneğin değerli dostum Erdinç Yumrukaya’ nın ETV’de “Dostlar Vitrini” programımda birçok değerli dostumu vitrinime çıkardım…
Gazete9eylül’deki bu köşemin de konukları hep “Dostlarımın dostları” oldu…
***
Bugünkü konuğum yazan, çizen, insanı ve doğayı ilgiyle izleyen bir dost; Bedri Karayağmurlar…
1951 Niğde doğumlu Karayağmurlar, babasının görevi nedeniyle ilk ve orta öğretimini Bursa’da, almış, 1974 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim bölümünü bitirmiş, iki yıl Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde doktorasını vermiş. Sonra 2002’de doçent, 2008’de profesör olmuş. Şimdiye dek 43 kişisel resim sergisi açmış. Yurt içi ve dışında, çok sayıda sergiye katılmış. Resimleri özel ve resmi koleksiyonlarda, İzmir Resim Heykel Müzesi, Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi, Bosna Hersek Prijador, Türkmenistan Milli Müzesi vb. kurumlarda bulunuyor. Şiirleri, öyküleri ve sanat yazıları bir çok dergide yayımlanmış. Basılmış sekiz kitabı bulunuyor.
***
Eğitimci, ressam, yazar, şair yanı olan dostuma ‘Bunlara İzmir kentinin katkısı oluyor mu?’ diye sormadan geçemezdim. İşte cevabı: “Nasıl bir katkıdan söz etmeli bilmem. Ama İzmir benim kentim. Mustafa Özturanlı’ nın derlediği İzmir’ in Seyir Defteri kitabında bana ayrılan sayfada, Edip Cansever’ i haklı çıkarmak için ben de İzmir oldum galiba. ‘Ben Egeyim Sen’ şiirimi, ‘meğer Ege olacakmışım, İzmir olacakmış / mübadil bir vapur’ dizesiyle bitirdim.”
Edebiyatçı, çocuk kitapları ve Nasreddin Hoca öykülerinin yazarı sevgili dostum Savaş Ünlü’nün hatırlatması üzerine, “Sizin “Atlar ve Çocuklar” adındaki bir öykünüzün konusuna benzer bir konuyu anlatan, ünlü “AT” filmi için ne dersiniz?” diye sordum. İşte gün ışığına çıkardığım sorunun cevabı: “Filmi başarılı buluyorum. Burada sadece şunu söyleyebilirim; 'Atlar ve Çocuklar' öyküm 1979 Ankara Belediyesi Başkent Ödülleri Öykü yarışmasında, basılmaya değer görüldü. Ödül kitabında yer aldı. At Filmi’nin yapım yılı 1982. Benim öykümde anlattıklarım, At filminde de benzer bir izlekte anlatılıyor. İsteyenler öyküyü bulup filmle karşılaştırabilirler. Esinlenme bile olsa adımın anılmasını isterdim. Tanıklıklarımla ördüğüm bu öykümün yayımlanmasından üç yıl sonra çekilen filmde benzer bir temanın işlenmesi bence ilginç. Hepsi bu.”
***
Sevgili okurlarım, bu keyifli sohbet, değerli Bedri Karayağmurlar’ın geçirdiği bir operasyon sonrası Ayvalık’ ta istirahat ettiği bir dönemde gerçekleşti. “Öğretmen, ressam, şair, yazar olarak bize İzmir’ i kısaca anlatır mısınız, desem neler söylersiniz?” dedim ve beni kırmadı. İşte mesajı : “İzmir doğasıyla, yapısıyla çekici bir kent. Çevresi ve doğasıyla, bu güne kalan tarihi dokusu içinde yaşamaktan mutlu olduğum yer. Değerini bilmek ve korumak hepimizin görevi. Ayvalık da güzel doğası, Edremit Körfezi’ndeki yeri; Kazdağları, Kozak Yaylası, Madran Dağı gibi zeytincilik ve diğer tarımsal etkinlikler için uygun konumu nedeniyle çok özel bir yer. Kent merkezi ve çevresindeki eski kent dokusu Ayvalık’ı çok özel yapıyor. Sahilleri, denizi, her mevsim ulaşabileceğiniz deniz ürünleri ve özel mutfağıyla çok çekici. Ayvalık’taki atölyemde çalışmak, gerekli araç gereç açısından bana kolaylıklar sağlıyor.”