Arzu Çerkezoğlu / DİSK Genel Sekreteri

Türkiye’de rejimi belirleyecek kritik bir seçim dönemi arifesindeki, seçimlerden önceki son 1 Mayısımızı düzenliyoruz. Olağanüstü bir dönemde, ülkeyi yönetenlerin sonlandırmak istemedikleri OHAL rejimi altında yaşıyoruz.

Bu koşullar altında, Türkiye’nin dört bir yanındaki 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nü pervasız bir sermaye düzeni olan Tek Adam rejimine karşı emeğin görkemli demokrasi buluşmaları olarak örgütleme kararlılığındayız. Bu düzene itirazı olan, ülkenin geleceğine dair endişe duyan, demokrasiye, barışa ve adalete hasret milyonlar olarak “Biz bu düzenden güçlüyüz” iddiasıyla 1 Mayıs’ı örgütlüyoruz.
Evet, ülkenin içinde bulunduğu durumda, şunu anlamalıyız ki, memleket ve geleceğimiz için kurtarıcı bekleyemeyiz. Bu ülkenin ihtiyacı olan emeğin seferberliğidir, emeğin bir özne olarak birleştirici ve bütünleştirici gücüdür. Kurulmak istenen rejimin sınıfsal niteliği bellidir. Tarihin gördüğü en işçi ve emek düşmanı, en sermaye yanlısı rejim olarak Tek Adam rejimi inşa edilmektedir. Bu emek düşmanı rejim toplumun dörtte üçünü oluşturan, yaşamak için ücretine mahkum olanları bir yandan baskı ile, zor ile bir yandan da ırkçılıkla, kadın düşmanlığıyla, gericilikle yönetmek istemektedir. Hiçbir itiraza izin vermemeyi amaçlayan bu rejim hayali karşısında bu memleketin gerçek sahipleri olarak 1 Mayıs’ı gücümüzü göstereceğimiz bir süreç olarak örgütlemeliyiz.
Bu hedefe uygun olarak, 1 Mayıs 2018’de sadece kendi üyelerimizle ya da tüm çağrıcı kurumların üyeleriyle değil, bu ülkede emeğiyle geçinen ve yok sayılmak istenen herkesle, 1 Mayıs 2018 için ilan ettiğimiz emeğin demokrasi seferberliğini birlikte örgütlüyoruz.
Güzel günler göreceğimize olan inancımızı 1 Mayıs meydanlarında ete kemiğe büründürmek ve 1 Mayısları emek şölenlerine çevirmek her birimizin görevi. Bu görevin altından ancak el ele verir ve “Bu memleket bizim” çığlığını ülkenin dört bir yanına yayabilirsek kalkarız.
Hak-hukuk tanımazlığı alışkanlık haline getirenlere karşı işçi sınıfının ve tüm emek ve demokrasi güçlerinin gücünü göstermesi gerekiyor. 1977’den beri tartışmasız 1 Mayıs alanı olan Taksim de dahil tüm haklarımızın güvence altında olduğu bir ülkeyi inşa edebilmek için işçi sınıfının bir özne olarak sahneye çıkması, “Üreten biziz, yöneten de biz olacağız” demesi gerekiyor. 1 Mayıs 2018 böyle bir politik iddiayı ortaya koyan görkemli buluşma olacaktır.
Kısacası, 1 Mayıs 2018’in politik hedefi, bu ülkedeki tüm değerleri ve güzellikleri üretenlerin, bu ülkenin kaderini belirleyeceği iddiasını açığa çıkarmak olmalıdır. Bu amaçla, ülkenin bütün güzelliklerini yaratan işçilerin, “İstihdam Seferberliği” adı altında gizlenmek istenen 6 milyon işsizin, sadece 2017’de çalışırken hayatını kaybeden 2 bin işçinin ailelerinin ve çalışma arkadaşlarının, grevleri yasaklananların, kadro bahanesiyle işsiz bırakılan taşeron işçilerinin; kısacası emeğin demokrasi buluşmalarını örgütlüyoruz.
1 Mayıs alanlarında sadece taleplerimizi değil, emek ile kuracağımız, emeğin değerleriyle kuracağımız ülkenin rengarenk, güneşli resmini çizmek için buluşuyoruz. Bu ülke için çalışan, emek veren, ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenler, ancak her alanda yok sayılanlar olarak bu memleketin gerçek sahibinin kim olduğunu gösteriyoruz.
Bu bilinçle, bu ruhla örgütlenecek, dayatılan rejimin karanlığının karşısına emeğin Türkiye’sinin aydınlık resmini çizecek 1 Mayıs meydanları, memleketin geleceği için umududur.
1 Mayıs meydanları, emeğin, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik taleplerinin buluşmasıdır.
1 Mayıs meydanları emeğin Türkiye'sini kendi ellerimizle kuracağımızın ilanıdır.
Onun için,
YAŞASIN BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA!