Her yıl eylül ayının üçüncü haftasında kutlanan İşitme Engelliler Haftası, işitme engelli bireylerin toplumsal hayatta karşılaştıkları sorunların görünür kılınması açısından büyük önem taşıyor. Ancak işitme engelli yurttaşlar, yalnızca gündelik yaşamda değil, en temel haklardan biri olan adalete erişim konusunda da ciddi sıkıntılarla yüz yüze geliyor. Mahkeme salonlarında, kolluk kuvvetleriyle temaslarda ya da kamu hizmetlerinden faydalanırken işaret dili tercümanı eksikliği, bilgiye ulaşmada yaşanan zorluklar ve katı bürokratik süreçler, onların eşit yurttaşlık hakkını zedeleyen başlıca engeller arasında yer alıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, evrensel hukuk ilkelerinin temel taşlarından biri. Ancak bu hakkın işitme engelli yurttaşlar için fiilen uygulanabilir kılınması, devletin sağlayacağı altyapı ve destek mekanizmalarıyla mümkün olabiliyor. Bir işitme engelli bireyin hâkim karşısında kendisini ifade edememesi, kollukta savunma hakkını kullanamaması ya da hukuki başvuru yollarından haberdar olamaması, kabul edilemez bir hak ihlali olarak değerlendiriliyor.

Başkan Tugay’dan: 'Biz İzmir’in onuruyuz'
Başkan Tugay’dan: 'Biz İzmir’in onuruyuz'
İçeriği Görüntüle

İzmir Barosu’ndan net tavır

İzmir Barosu, uzun süredir sürdürdüğü mücadeleyi bu yıl da güçlü bir mesajla yineledi. Baro yönetimi, “engelsiz adalet” in ancak kapsayıcı bir hukuk düzeniyle mümkün olabileceğini belirterek somut adımların atılması gerektiğini duyurdu.

İzmir Barosu tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

"Ülkemizde ve uluslararası alanda eylül ayının üçüncü haftasında kutlanan İşitme Engelliler Haftası, işitme engelli bireylerin temel hak ve özgürlüklere erişimde yaşadıkları sorunları görünür kılmak, çözüm yolları üzerine düşünmek ve eşit yurttaşlık bilincini güçlendirmek açısından önemli bir fırsattır.

Ne var ki, işitme engelli yurttaşlarımız, günlük yaşamın birçok alanında olduğu gibi adalete erişim konusunda da ciddi engellerle karşı karşıyadır. Duruşmalarda, kolluk işlemlerinde, idari süreçlerde ve kamu hizmetlerinden yararlanırken işaret dili tercümanı eksikliği, bilgiye erişimde yaşanan güçlükler ve bürokratik engeller, işitme engelli bireylerin en temel haklarını kullanmalarını çoğu zaman imkânsız hale getirmektedir.

Oysa adil yargılanma hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış evrensel bir haktır. Bu hakkın işitme engelli bireyler açısından da etkin biçimde kullanılabilmesi, ancak devletin gerekli altyapıyı ve destek mekanizmalarını sağlamasıyla mümkündür. İşitme engelli bir bireyin hâkim karşısında kendisini ifade edememesi, kollukta savunma hakkını kullanamaması ya da hak arama yollarını öğrenememesi kabul edilemez bir hak ihlalidir.

İzmir Barosu olarak bizler, “engelsiz adalet” in ancak kapsayıcı bir hukuk düzeniyle mümkün olabileceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda;
• Adli süreçlerin her aşamasında işaret dili tercümanlarının zorunlu olarak hazır bulundurulması,
• Yargı mensupları ile kamu görevlilerinin işitme engelli bireylerin hakları konusunda eğitilmesi,
• Kamu kurumlarında işitme engellilere yönelik erişilebilir bilgi ve iletişim kanallarının oluşturulması,
• Engelli bireylerin hak ihlallerine karşı hukuki destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

İşitme Engelliler Haftası vesilesiyle bir kez daha hatırlatıyoruz: Herkes için eşit hak ve adalet sağlanmadıkça, hukuk devleti ilkesi tam anlamıyla hayata geçmiş sayılmaz.

İzmir Barosu olarak, işitme engelli yurttaşlarımızın hak arama mücadelesinde yanlarında olmaya, her türlü ayrımcılığa ve engellemeye karşı hukuki mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."

Muhabir: Rojda Dolgun