Herşeyden önce insan olunmalı; ondan sonra doktor. (Voltaire)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya üzerinden bir gazeteciyle polemiğe girdi. Soylu, kripto para dolandırıcılığıyla ilgili gazeteciyle tartışınca, Prof.Dr. Kemalettin Aydın, Soylu’ya böylesi kişilere yönelik, “Striknin” isimli zehiri kullanma önerisinde bulundu!
Prof. Dr. Aydın bakanın tweetinin altına yorum olarak, aynen “Soyun ve sülalen ile gurur duyuyoruz sayın Soylu bakanım, paçana dalanların ödülü onlara cevap değil striknin
(C2H22N2O2) olmalı (İlaç dozunda diyelim)” yazdı.
“Striknin” neymiş, onu da aktaralım. “Striknin”, Nux vomica ağacından üretilen zehirli bir madde. Hayvan hakları kuruluşlarının karşı çıkmasına karşın sokak hayvanlarının itlafında kullanıldı.Organik hücreleri bozarak tahrip eden zehirli bir alkoloiddir. Az miktarda kullanıldığında tıpta ilaç olarak da istifade ediliyor.
***
Prof. Dr. Kemalettin Aydın kim? Kemalettin Aydın, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı bir hekim. Pandemi sürecinde sık sık ekranlara konuk olan, vatandaşa önerilerde bulunan bir isim. Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde Rektör Yardımcısı aynı zamanda. İki dönem mecliste bulunmuş eski milletvekili. Halen AKP’de de Siyasi Erdem ve Etik Kurul Başkanı!..
***
Aydın Hoca’ya tepki yağdı, çok sayıda meslektaşı eleştirdi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) de hakkında soruşturma başlatılacağını duyurdu. Paylaşımında, “hekimlik değerlerine aykırı” olduğunu bildirdi TTB. Enfeksiyon uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, “Kozmik Bir şaka olduğunu düşünmek istiyor ve açıklama bekliyorum. Bir hekim için vahim bir cümle ve cümleyi aşan niyet var” paylaşımını yaptı Prof.Dr. Aydın’ı da etiketleyerek. “Bir doktor arkadaşım da şunu söylediydi konuyla ilgili sohbetimiz sırasında; 'Çanakkale’de esir alınan düşmanı bile sırtına alıp revire götüren nesilden, zehirden söz eden hekime! Olacak şey değil. Bilime inanan yaşamı savunur. Espri yaptı sanırım Hoca. Ama zehirle espri şaka olmaz ki!'
***
Bir yıldır salgınla mücadelede şehit düşen yüzlerce hekim, sağlık çalışanımız var. İnsan üstü bir gayretle çalışıyorlar şu zor dönemde (Her birine tek tek minnetlerimizi ifade ediyoruz.)
Hastalarını kurtarma adına ölümü göze alıyorlar. “Tıbbın Babası” İstanköylü Hipokrat’ın Yemini’ni unutmadan canları pahasına! O yeminde şöyle bir bölüm de vardı değil mi?: “...Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden ağı(zehir) isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım…”
Umuyoruz, Aydın Hoca da mutlaka ettiği Hipokrat Yemini’ni anımsayıp, ifadelerini geri alacaktır.
***
“Bilim doğayı insana çevirmektir” demiş Şair Ceyhun Atuf Kansu’nun ünlü “Kızamuk Ağıdı”ndan dizelerle ile yazıyı sonlayalım. (Kansu da bir hekimdi. Çocuk hastalıkları uzmanlık alanıydı)
(…)
Bir köy gördüm tâ uzaktan,/ Dağlar ardında kalmış, bilmezsiniz,/ Kar örtmüş, göremezsiniz karanlıktan,/ Yalnızlıkta üşür üşür de çaresiz,
Ben gördüm bu köyü, damlarının altında,/ Çocukları kızamuk döküyor,/ Gözleri, göğüsleri, yüzleri, ah bırakılmış tarla,/ Gelincikler arasından öyle masum bakıyor.
Habersiz hepsi, kızamuktan ve ölümden,/ Kirli yüzlerinde açan ölümden habersiz,/ Ve, düşmüş bir gül oluyorlar birden,/ Bebekler ölüyor, ölümden habersiz.
(…)
Bir bir saydım, yirmi üç çocuk,/ Ah, güllü Gülizar öldü,/ Gördü kış güneşi, gamlı ve donuk,/ Daldı oğlanlar, çiçekti kızlar, öldü.
Ah, ben bir gün tepelerden, tepelerden/ Varıp önünüze, önünüze dikilip duracağım,/ Aydınlardan, hekimlerden, öğretmenlerden,/ Bir gün soracağım, bu çocukları soracağım.
O çaresiz, o yalnız, o karanlık günde,/ Siz neredeydiniz diyeceğim, neredeydiniz?/ Ben perişan, utanmış...bu köyün üstünde,/ Kahrolurken, siz beyciğim neredeydiniz?
(…)