Küresel ısınma ve iklim değişikliği gezegenimiz dünyanın başındaki iki büyük bela. Artık tüm ülkeler, harekete geçilmediği takdirde gelecekte bizi bekleyen büyük tehlikelerin farkında. Farkında ama dünyayı arka kapıdan yöneten dev şirketler gerekli adımların, yaptırımların ve değişikliklerin yapılmasını frenliyor.

Paris Anlaşması başta olmak üzere küresel çapta ülkelerin elini taşın altına koyması için farklı anlaşma ve girişimler olsa da henüz anlamlı etki yaratacak seviyede bir adım atılamadı.

Mesela fosil yakıtları yıllar önce terk etmemiz gerekiyordu. Ama maalesef fosil yakıtlardan çıkış henüz mümkün görünmüyor!

*

İklim değişikliği ve küresel ısınmanın baş sorumlusu şüphesiz ki, insan. Ama faturayı tam olarak kime keseceğiz?

Mesela son dönemde ineklerin çıkardığı gazın küresel ısınmaya etkisi sık sık gündeme geliyor. Tarım ve hayvancılık sektörü sera gazı yükünde belli bir etkiye sahip. Bunu yadsıyamayız. Ama genele bakıldığında ve fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında ineklerin payı hayli küçük.

Küresel araştırmalar ve tahminler gıda üretimindeki tüm unsurların küresel emisyonların %25’ini oluşturduğunu; ancak toplamda fosil yakıt kaynaklı CO₂ ile kıyaslanamayacağını gösteriyor. Yani, enerji üretimi, sanayi ve ulaşım dünyadaki karbondioksit bazında en büyük paya sahip.

*

Hemen basitçe hatırlayalım. Bildiğiniz üzere, CO₂ yani karbondioksit bugün günlük yaşamımızda olumsuz etkilerini gördüğümüz küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli unsuru. Yıkıcı seller, görülmemiş büyüklükte kasırgalar, mega yangınlar, aşırı kuraklıklar vb. doğal afetlerin daha sık ve daha şiddetli yaşanmasının nedeni de işte bu.

Karbondioksit bir sera gazı. Sera gazları atmosferde toplanıp bir tabaka gibi davranarak güneşin ısısını tutuyor. Hiç sera gazı olmasa, Dünya’da ortalama sıcaklık -18°C civarında olurdu. Aslında sera gazları bu anlamda hayati önemde.

Ama atalarımız ne demiş; her şeyin fazlası zarar.

Sanayi devriminden sonra atmosferdeki CO₂ oranı kademeli olarak artmaya başladı. Son verilere göre 2025 itibarıyla CO₂ oranı en az 3 milyon yıldır görülmeyen bir seviye olan 425 ppm’yi geçti.

Bu ne demek? Artık çok daha fazla ısı atmosferde hapsoluyor demek. Bu da dünyanın ortalama sıcaklığını yükselterek hem küresel ısınmaya yol açıyor hem de iklim sistemini dengesizleştirerek krize neden oluyor.

*

Fosil yakıtlar dediğimiz petrol ve petrol türevleri, kömür, doğalgaz gibi enerji kaynakları, küresel sera gazı salınımlarının yaklaşık %75’ini oluşturuyor.

Alternatif ve çevre dostu enerji kaynaklarına geçemediğimiz her dakika atmosferdeki CO₂ oranı daha da artıyor ve küresel ısınma ile beraberindeki iklimsel etkiler yoğunlaşıyor.

Ülkemizde yakın bir zaman önce çıkarılan İklim Yasası’nda fosil yakıtlardan çıkışa dair net bir takvim veya bu tip enerji kaynaklarını kullananlara yönelik zorlayıcı yaptırımlar yer almıyor.

İneklerin çıkardığı gazdan, insanların bireysel enerji tüketimlerinden önce fosil yakıtlardan kurtulmamız lazım. Bunu yapmadıkça küresel ısınmanın durdurulması mümkün değil!

Candostlar G E D I Z D E L T A S I Dunyadan

Gediz Deltası’nın yeni sakini: Uzun Gagalı Suçluluğu

İzmir Gediz Deltası’nda heyecan yaratan bir gelişme yaşandı. Deltada yeni bir kuş türü olanUzun Gagalı Suçulluğu (Limnodromus scolopaceus) artık Türkiye kuş listesinde yerini aldı.

Doğa Derneği tarafından yapılan açıklamada Gediz Deltası’nın bir kez daha kuş çeşitliliği açısından ne kadar önemli olduğunu gösterdiği kaydedilerek Türkiye’de ilk kez gözlemlenen uzun gagalı suçulluğunun kayıt altına alındığını müjdeledi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Nesli tehlike altına girmeye yakın olan bu tür, Kuzey Amerika ve Doğu Sibirya’da ürüyor; göç dönemlerinde ise yalnızca nadiren Avrupa ve Birleşik Krallık’ta görülüyor. Ancak küresel popülasyonu azalma eğiliminde. Bunun en büyük nedeni, sulak alanlarda yaşanan habitat kayıpları. Uzun gagalı suçulluğu, hem üreme dönemi dışında hem de göç rotası boyunca sulak alanlara hatta geçici olarak su altında kalan tarım alanlarına bile büyük ölçüde bağımlı bir tür.

29 Ekim 2025 tarihinde Gediz Deltası’nda, kara karınlı kumkuşları, gümüş yağmurcunlar ve kızılbacaklar arasında beslenirken kuş fotoğrafçısı Alphan Anak tarafından gözlemlenip fotoğraflandı. Bu gözlemin ardından birçok kuş gözlemcisi ve fotoğrafçısı bölgeye gelerek bu nadir türü görmek ve kayıt altına almaya çalıştı. Gediz Deltası, farklı habitatlarıyla yıl boyunca çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bu yeni kayıt, deltadaki ekosistemlerin uluslararası önemini bir kez daha ortaya koyarken; alanın bütüncül korunması ve ekolojik restorasyon çalışmalarının gerekliliğini hatırlatıyor.”

Candostlar D U N Y A I S I N M A Bizimgezegen1

Dünya hızla 2.5°C ısınmaya doğru gidiyor

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kamuoyu ile paylaşılan yeni rapor, Dünya için kırmızı alarm verdi.

Raporda dünya genelinde karbon emisyonlarının küresel ısınmayı durdurma seviyesinden çok uzak kaldığı ve böyle giderse bilim insanlarının uyarılarını yaptığı 2.5 derecelik bir ısınmanıngerçekleşebileceğine vurgu yaptı.

Küresel ısınmanın durdurulması ve 1.5 derece ile sınırlandırılması için Dünya ülkeleriarasında 30 yıldır müzakereler sürüyor. Buna rağmen henüz bir arpa boyu yol alınmadığı son BM raporu ile gözler önüne serildi. 10 yıl önce büyük umutlarla imzalanan Paris Anlaşması’nda yer alan, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 1,5 derecede sınırlama hedefinin yakalanması mümkün görünmüyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan “Emisyon Açığı 2025” raporunda tahminler korkutucu senaryoya işaret etti. Ülkeler, karbon emisyonlarını azaltma yönünde verdikleri sözleri yerine getirmezse Dünya giderek ısınmaya devam edecek.

UNEP, 1,5 derecelik ısınmanın tersine çevrilmesinin zorlaşacağını belirterek, ülkelerin kontrolden çıkan iklim değişikliğini önlemek için daha hızlı ve kararlı adımlar atma vaktinin çoktan geldiğini kaydetti.

30 yıllık iklim müzakereleri süresince az da olsa yol alındı. UNEP raporuna göre 2024 yılında küresel karbon emisyonları %2,3 daha artarak 57,7 gigaton CO2 eşdeğerine ulaştı. Mevcut ısınma eğiliminin ise bir yıl öncesine göre sadece 0,3 derece daha düşük olduğu belirtildi. Paris Anlaşması imzalandığında, gezegen 4 derecelik bir sıcaklık artışına doğru ilerliyordu,şimdi ise 2.3 ila 2.5 derecelik sıcaklık artışına gidiliyor. Ancak bu değerler halen dünya için son derece tehlikeli sonuçlar doğuracak nitelikte.

10-21 Kasım tarihlerinde COP30’a Brezilya ev sahipliği yapacak. Brezilya, iklim taahhütlerine ilişkin ilerlemeyi izlemek üzere yetkilendirilmiş, BM bağlantılı yeni bir küresel çevre konseyi kurulmasını önerecek. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva zirve öncesinde önemli açıklamalar yaptı. Ülkelerin yeni sözler vermek yerine geçmişte verdikleri sözleri yerine getirmeleri gerektiğini belirten Brezilya Devlet Başkanı yeni konsey önerisininciddi şekilde ele alınması gerektiğini belirterek, “Aksi takdirde hiçbir şey olmaz. Bir ülke ‘uymayacağım’ der ve ona hiçbir şey olmaz. Dolayısıyla COP ivmesini kaybedecek ve yakında insanlar artık katılmak istemeyecek, çünkü anlamsız olacak” dedi.

Candostlar K U L A G I M I Z A K U P E-10

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

“İnsanın insanlardan kaçışıdır, hayvan sevgisi.”

- Aziz Nesin​