Gazze, İsrail'in yoğun bombardımanı altında tıbbi felaketin eşiğinde. Bölgede hala faaliyet gösteren az sayıda hastane, kapasitelerinin çok ötesinde hizmet vermeye çalışıyor. Doluluk oranları bazı sağlık tesislerinde yüzde 300'ü aştı, sağlık personeli ise tedavi için yer bulamayan yaralıları koridorlarda, zeminlerde, sedyesiz alanlarda müdahale ederek yaşatmaya çalışıyor.

Şifa ve Nasır hastaneleri alarm veriyor

Kaliforniya'da 12 bin hektar kül oldu
Kaliforniya'da 12 bin hektar kül oldu
İçeriği Görüntüle


Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, saldırılar sonucu artan yaralı sayısının, hastanelerin mevcut kapasitesini tamamen aştığı belirtildi. Özellikle Şifa Hastanesi'nde doluluk oranı yüzde 240’a, Nasır Hastanesi’nde yüzde 180’e, Rantisi Hastanesi’nde ise yüzde 210’a ulaştı. El-Ehli Baptist Hastanesi ise yüzde 300 doluluğa ulaşarak tamamen işlevsiz hale geldi. Bu oranlar, hastane yatak sayısının iki katından fazla hastaya hizmet verildiği anlamına geliyor.

Koridorlar artık yoğun bakım servisi


Yataklı tedavi birimlerinin dolmasıyla birlikte, acil servisler ve koridorlar doğaçlama yoğun bakım alanlarına dönüşmüş durumda. İsrail bombardımanında yaralanan siviller, çoğu zaman tedavi sırasında bile yerde yatmak zorunda kalıyor. Sedye, serum askısı, oksijen tüpü gibi temel sağlık ekipmanlarının eksikliği, tedavilerin yeterli yapılamamasına yol açıyor. Sağlık çalışanları, tıbbi cihaz eksikliği ve yetersiz personelle saatlerce süren müdahalelerle hayatta tutmaya çalışıyor.

Sağlık çalışanları tükenme noktasında


Gazze'deki sağlık personeli, haftalardır uykusuz, molasız, ağır koşullarda çalışıyor. Birçok doktor ve hemşire, kendi yakınlarını kaybetmelerine rağmen görevlerinin başından ayrılamıyor. Sağlık Bakanlığı, “Hastaneler, yaralılar denizinde boğuluyor.” sözleriyle mevcut tabloyu özetledi. Personelin moral gücü her geçen gün azalıyor, ancak çaresizlik onları görevlerinden uzaklaştırmıyor.

Uluslararası çağrı: Bu bir insanlık krizidir


Gazze Sağlık Bakanlığı, yayımladığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler, Kızılay, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve dünya genelindeki insani yardım kuruluşlarına acil destek çağrısında bulundu. Açıklamada, “Bu sadece bölgesel bir kriz değil, insanlık onurunun test edildiği bir andır. Gazze halkı ölümle yaşam arasında sıkışmış durumda,” ifadeleri yer aldı. Tıbbi malzeme, yakıt, anestezik ilaçlar ve kan ürünleri eksikliği yaşamsal müdahaleleri olanaksız hale getiriyor.

Tıbbi ekipman yok, enerji yok, oksijen yok


İsrail ablukası nedeniyle Gazze’ye yeni tıbbi ekipman girişleri yapılamıyor. Elektrik kesintileri yüzünden hastane jeneratörleri yakıt bulamıyor, bu da yoğun bakım cihazlarının ve kuvözlerin çalışmamasına neden oluyor. Yenidoğan bebekler oksijensiz kalıyor, ameliyathaneler karanlıkta işlevsiz hale geliyor. Durumu değerlendiren bir doktor, “Artık tıbbın değil, mucizelerin zamanı,” diyerek sağlık sisteminin tükenmişliğine dikkat çekti.

Enkaz altından çıkarılanlar da çaresiz


Saldırılarla birlikte evleri yıkılan binlerce insanın enkaz altından çıkarılarak hastaneye taşındığı, ancak birçoğuna müdahale edilemeden hayatlarını kaybettikleri bildirildi. Gazze’nin merkezinde bulunan Şifa Hastanesi, hem fiziksel hem de işlevsel olarak çökme riskiyle karşı karşıya. Gelen her yeni ambulans, başka bir çaresizliğin taşıyıcısı haline geldi.

Dünya sağlık örgütü: “Bu yükün altından tek başına kalkamazlar”


Dünya Sağlık Örgütü, Gazze'deki sağlık sisteminin “tam anlamıyla çöküşe geçtiğini” belirtti. WHO Sözcüsü, “Gazze’deki hastaneler, fiziksel olarak ayakta görünseler de, sistemsel olarak artık işlevlerini sürdüremiyor,” dedi. WHO, acilen sınır kapılarının açılarak ilaç, cihaz ve sağlık personelinin bölgeye sevk edilmesi gerektiğini vurguladı.

Çocuklar, yaşlılar, kadınlar hedefte


Gazze’de saldırılarda yaralananların büyük bir bölümünü çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Yatak kapasitesi yetersiz kalan hastanelerde, anneler çocuklarını ellerinde tutarak tedavi bekliyor. Onlarca bebek, kuvöz olmadığı için yaşam savaşını kaybediyor. Gazze’deki hastaneler artık sadece birer sağlık kurumu değil, yaşamla ölüm arasında kurulan geçici sığınaklara dönüşmüş durumda.

Kaynak: haber merkezi